PEYGAMBER EFENDİMİZ (SAV)'E DUYULAN SAYGI VE SEVGİ
HZ. ÖMER (RA) VE OLUK
Hz. Ömer bi duvarın dibinden geçiyordu. Dalgındı, belki minbere çıkmanın heyecanlarını yaşıyordu iliklerine kadar, halka nasihat edeceği şeyleri düşünüyordu; ihlas kendisini düşündürüyordu. Resul-i Ekrem’a mülaki olmanın heyecan içindeydi. Nasılsa dalgındı.
Hz. Abbas’ın duvarının dibinden geçerken, ancak omuzuna bir iki damla kan damladığı zaman, kendisine neyin geldiğini ancak o zaman hissetmişti. Geri dönmüş, sırtındaki ridâsını atmış, ayrı bir ridâ sırtına almış, biraz da gecikmiş olarak cumaya gelmişti. Minbere çıkmış ve hutbesini irâd etmişti. Hutbede cemaate duyrulması gereken herşeyi duyurdu ve sonra da şunu duyurdu :
“Ey cemaat!” dedi, “Müslümanlara eziyet ediyorsunuz. Ben evimden çıktım, felan binanın yanına geldiğimizde, duvardan benim omuzuma kan damladı. Bende o oluğu tuttum kopardım aşağıya attım. Ve sonra da gittim eve elbisemi değiştirdim camiye geldim; gecikmiş oldum.” O sözlerini bitirmişti ki, çok sevdiği bir sîma halkın içinden kalktı Ona doğru geldi. Rengi benzi kaçmıştı. Hz. Ömer onu hemen tanıdı. Peygamerin (SAV) amcası Hz. Abbas’tı. Onu çok severdi, o olmadan yağmur duasına çıkmazdı, yolculuğa çıkmak istemezdi. Onun yanında durur “Bu Peygamberin amcasıdır” derdi.
Hz. Abbas : “Ya Ömer!” dedi. “Ne yaptın sen?”, “O oluğu ben bu gözlerimle gördüm, Resul-i Ekrem kendi elleriyle yerleştirmişti onu.”
Hz. Ömer’in ayaklarının bağı çözüldü ve minberden aşağıya yıkılıverdi. Heyecan soluyordu, heyecanları gırtlağına gelmiş kendisini boğacak hale gelmişti. Soluklarına kulak verince : “Ya Abbas!, ben şimdi gidecek ve o duvarın dibine yatacağım, sen benim bu kir..(hâşâ o temiz yüzüne) ayağını koyacaksın, Peygamberin (SAV) eliyle yerleştirdiği o oluğu yerine yerleştireceksin. Bende ancak ondan sonra bu başımı yerden kaldıracağım. Belki böylece affolunurum.” diyordu.
İnce saygı; koca Peygamber Halifesi;
Camiden sonra herkesin duyabileceği görebilceği şekilde, geliyor up uzun bir duvarın yanına uzanıyor ve Hz. Abbas onun başının üstüne çıkıyor ve eliyle alıyor Resul-i Ekrem’in yerleştirdiği oluğu, demir parçasını, teneke parçasını oraya koyuyor. Demir parçasıda olsa, teneke parçası da olsa Allah Rasulu (SAV) onu oraya eliyle yerleştirmişti.