• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/pages/Abdülkadir-Geylani-Derneği/449321835176851
  • https://twitter.com/KADRDERV
SİTE MENÜSÜ
GÖRÜNTÜLÜ MEALLİ KUR'AN-I KERİM HATMİ ŞERİFİ
NAMAZ VAKİTLERİ
Site Haritası

ÖMER-ÜL FARUK BİN HATTAB (RA)

ÖMER-ÜL FARUK BİN HATTAB (RA)

      (Adaleti idareden diyarlara taşıyan insan) Hz. Ebû Bekir, hastalandığında vefat edeceğini hissedince, ölümünden önce Müslümanlara halife olacak kişinin belirlenmesinin faydalı olacağını düşündü. Zira halife seçiminin yeni karışıklıklara sebep olacağından endişe ediyordu.

      Bulduğu çözüm yolu, Müslümanlara bir kişiyi teklif etmesi, onların da onu seçmeleri ve bîat etmeleriydi. Buna bir nevi «Veliaht» denebilirdi. Bu sırada kendisini halife olmaya ehliyetli gören birçok sahabe vardı. Hz. Ebû Bekir ise, daha çok Hz. Ömer'i tercih ediyordu. Hz. Ömer'in halifeliği konusunda, sahabeden bazılarıyla istişare etti. Onlardan her biri ayrı ayrı şeyler söyledi. İçlerinde Hz. Ömer'i beğenenler de vardı, tasvip etmeyenler de. Çünkü Ömer'i aşırı asabi, öfkesini kontrol edemeyen gergin ve şiddet yanlısı görenler vardı. Önce Âbdurrahman b. Avf'la görüşerek, fikrini sordu. Abdurrahman "Senin görüşün mutlaka en faziletli olanıdır" dedikten sonra, «Ömer' in sert mizaçlı olduğunu» söyledi. Hz. Ebû Bekir ise, Ömer'in hilâfet sorumluluğunu üstlendiği zaman yumuşayabileceğini belirtti. Âbdurrahman b. Avf ayrılırken Hz. Ebû Bekir ona, konuşulanları kimseye, söylememesini tembih etti. Daha sonra Osman b. Affan'ı çağırarak onun da görüşünü aldı. Hz. Osman, Hz. Ömer'i överek «Onun içi dışından daha hayırlıdır. Onun benzeri aramızda yoktur» dedi ve hilâfete ehil olduğunu söyledi. Hz. Ebû Bekir, ona da konuşulanlardan kimseye bahsetmemesini tembih etti. Yapılan bu tür görüşmeler sonunda, Hz. Ömer' in halifeliğine genel anlamda bir direniş olmayacağı anlaşıldı.

OSMAN B. AFFAN'I ÇAĞIRARAK ŞUNLARI YAZDIRDI

      "Bismillâhirrahmanirrahim" ,

      Ebû Bekr b. Ebî Kuhâfe'den Müslümanlara taahhüttür. Şöyle ki? (bu ibareyi yazdırdıktan sonra baygınlık geçirdi. Sonra kendisine geldi ve devam etti.) "Ömer b. Hattab'ın size halife olmasını istiyorum. Âdil davranacağını ümit ve temenni ediyorum, eğer zulüm ederse ben gaybı bilemem. Ben sizin için hayırlı olanı tavsiye ediyorum ". Sonra Hz. Osman'a, "Yazdıklarım oku" dedi. Okudu. Hz. Ebû Bekir tekbir getirdi ve vasiyetin halka tebliğini istedi. Vasiyet tebliğ edildikten sonra yanında bulunanlara seslendi: "Size bir kişiyi halife olarak teklif ediyorum ki, o benim akrabam değildir. Ömer b. Hattab'ı halife kabul ediyor musunuz? Bence hilâfete en yakın olan odur." Hep birden, "Kabul ediyoruz" cevabını verdiler.

BİYOGRAFİSİ

      Ömer b. Hattab Hz. Peygamber'den on üç yaş küçüktür. Doğruluk, mertlik, cesaret, âlicenaplık gibi üstün meziyetlerle yetiştirildi. Doğruluktan ve doğruyu söylemekten ne pahasına olursa olsun çekinmez¬di. Hz. Peygamber'e risalet geldiğinde yirmi yedi yaşındaydı. İslâm'a ilk davetinde risaletin gerçekliğine inanmamış, üstelik Müslümanlara karşı mücadele edenlerin başında yer almıştı. Müslümanların ondan çok canı yandı. Öyle ki Ömer'in ezasından cefasından kurtulmak için Habeşistan'a göçe başladılar. Hz. Ömer, bu kadar işkenceye rağmen Müslümanların dinlerine olan bağlılıklarında en küçük bir zayıflama görmeyince bunun sebebini araştırdı. îşte bu araştırma, onun hidayete ermesini sağladı, İslam'a girmeye karar verdi ve doğru Hz. Muhammed'in yanına gitti ve şahadet getirdi.

      Hz. Ömer, Hz. Peygamber'in bütün savaşlarına katıldı. Hiç birinde bulunmazlık etmedi. Hz. Ebû Bekir Hz. Peygamber'in istişare ettiği iki önemli müşavir idiler. Peygamber ile akrabalığı vardı. Dul kalan kızı Hafsa, Hz. zevceleri arasına girmişti. Hz. Peygamber'in vefatından sonra Ebû Bekir'in halife seçilişinde Hz. Ömer büyük rol oynadı. Bu tartışmaların ve fikir ayrılıklarının önünü almak için Hz. Hz. Ebû Bekir'e ilk biat eden kişi oldu. Diğer sahabe de onu takip etti. Kendisi Hz. Ebû Bekir'in âdeta sağ koluydu. Adalet mekanizmasını ismen değilse bile fiilen o yönetiyordu. Halifeye istişarî görüşlerini sunuyor, gerektiğinde onun adına tayinlerde bulunuyordu. Hz. Bekir'in sohbetleri ona vakar ve merhamet kazandırmış ve onun daha da geliştirmişti.

HUTBESİ

      Hz. Ömer, halife seçildikten sonra, Hz. Ebû Bekir'in başlattığı geleneğe uyarak ilk hutbesini okudu. Bu hutbede o da, Hz. Ebû Bekir gibi takip edeceği siyaseti anlattı. «Mümin çekingen bir deveye benzer. Binicisinin kırbaçlarına maruz kalmamak için, onun reflekslerini daha, önceden anlar ve ona tam itaat eder. Ben, Kabe'nin Rabbine yemin ederim ki, bu ümmeti en doğru yola yönelteceğim.» Hz. Ömer, bu kısa hutbesi ile Müslümanlın itaatkâr bir deveye benzetiyordu. Mesele deveyi iyi yönetmekti. Bunun gibi Müslümanlar da iyi îdare edilirse, bütün engelleri aşabilirlerdi. Bu bakımdan Müslümanları yönetecek kimseler, büyük sorumluluk taşıyorlardı. «Sizi en doğru yola yönelteceğim» derken bu sorumluluğun idraki içinde olduğunu vurguluyordu.

İCRAATLARI

      Hz. Ömer Suriye'nin fethedilmesine önem verdi. Görevlendirdiği birlikler kısa sürede Suriye'nin tamamını fethettiler. Fethedilen şehirlerdeki Hıristiyanlar din ve ibadetlerinde serbest bırakıldılar. Suriye'nin fethi tamamlandığında Filistin ve Kudüs hariç her yer fethedilmişti. Kudüs halkı sıranın kendisine geldiğini görerek Bizans'tan yardım istedi. Deniz yoluyla büyük bir Bizans ordusu Filistin'e geldi. Ecnadin denilen yerde yapılan savaşı İslam ordusu kazandı. Böylece Suriye ve Filistin'de Müslümanların karşısına çıkacak bir Bizans ordusu kalmadı. Savaşın sonunda Kudüs kuşatıldı. Kudüs patriği şehri ancak halifeye teslim edeceğini söyleyince Hz. Ömer Kudüs'e gelerek şehri teslim aldı. Sasanilerle yapılan Kadisiye ve Nihavent savaşlarının sonucunda İran ve Irak toprakları Müslümanların eline geçti. Bu yenilgiler sonucunda Sasani İmparatorluğu 651 yılında yıkılmıştır.

      İslam orduları Hz. Ömer döneminde Azerbaycan, Yukarı Mezopotamya ve Mısır'ı fethederek Trablusgarp'a kadar ulaşmıştır. İslam devleti'nin sınırlarının hızla genişlemesi ve nüfusun artması yönetim konusunda bazı sorunların ortaya çıkmasına neden oldu. Bu sorunların çözümlenmesiyle;

      -Fethedilen yerler yönetim birimlerine ayrılarak büyük iller oluşturulmuş ve bu illere valiler tayin edilmiştir.

      -Mali ve askeri amaçlı divan örgütü kurulmuştur.

      -Devlet hazinesi( Beytülmal) oluşturulmuştur. Böylece maliye sistemini kurmuştur.

      -Adli teşkilat kurularak yönetim birimlerine kadılar gönderilmiştir.

      -İlk ordu teşkilatı kurulmuştur. Sınırlarda ordugâhlar kurularak savunma ve fetih hareketleri kolaylaştırılmıştır.

      -Fethedilen bölgelerde yeni şehirler kurularak buralara Müslümanlar yerleştirilmiştir.

      -İkta sistemi uygulanmaya başlanmıştır

      -Hicri takvim kabul edilmiştir

      Hz. Ömer İslam devletine ayrı bir yapılandırma getirmiş, kamu güvenliği ve yararını gözeterek idari konularda halkın fikir ve görüşlerinin alınması için mahalli-yerel meclisler kurdurmuştur. Ayrıca coğrafyası geliştikçe gelişen İslam devletinin aksamadan icrası için sistematik mekanizmaları devreye koymuş, halkın birbirini denetlediği ve sorumluluk altına girdiği bir anlayış ile huzur ve güven toplumu kurmuştur. Hz. Ömer döneminde genişleyen topraklarda yaşayan her etnik kökenden ve inançtan yelpaze oluşturan halk kavgasız çatışmasız bir hayat sürmüş bu hususta halifeye şükranlık duymuşlardır. Adli ve mülki idari yenilikler huzur toplumunun adalet damarını beslemiştir.

      Merkezi yönetiminde bu sayede yükü hafiflemiştir. Hz. Ömer, valilerden ayrı ve müstakil olarak kadılar hak tayin eden ilk halifedir. Kûfe'ye tabiînden, Şureyh'i kadı olarak tayin etmişti. Kûfe'de elli yedi yıl kadılık yapan Şureyh bu süre içinde gayri Müslimlerin dahi haklı takdirini almıştır. Kadı tayininde ve kadılık müessesesinde, Hz. Ömer'in metodunu anlamak için, halife tarafından Abdullah b. Kays'a gönderilen bir genelgeyi burada sunmak gerekir: "Bismillahirrahmanirrahim, Mü'minlerin emiri ve Allah'ın kulu Ömer'den Abdullah b. Kays'a. Selâmdan sonra. Kaza, muhkem farz ve uyulan sünnettir. Şunu bil ki sana bir dava getirildiği zaman tatbiki mümkün olmayan delillerin faydası olmaz."

      İnsanlara karşı şahsi münasebetlerinde ve adaletinde, eşit muamele yap ki, kuvvetli senin nüfuzundan korksun, zayıf da adaletine sığınsın. Davalara bakarken telâşa, çığırtkanlığa ve tarafların kırıcı davranışlara asla müsaade etme. Çünkü adaletin oluşması için sükûnet ve ciddiyet şarttır. Hakkın tecelli etmesi adaletin itibar kazanmasına sebep olur. Bir müslümanın niyazı Allah, onun insanlarla olan münasebetlerini ıslah eder. Ancak iç başka dışı başka olursa, Allah ona musibet verir. Bu durumda görevi Allah'ın rızk ve rahmet hazinelerinin kullan arasında dağıtılmasını sağlamaktır. Vesselam» Hz. Ömer'in, bu mektubu, kadıların meslekî rehberi olarak tarihe geçmiştir.

      Hz. Ömer kamu hakları hususunda aşırı bir titizliğe sahipti. Kendisi makamında devletin işlerinde devlet malı, özel işlerinde ise kendinsin harcamada bulunduğu kişisel giderlerden karşılardı. Devlet malı konusunda duyarlıydı ve devlet memurlarını bu konuda uyarırdı. Devlete ait eşyaların özel işlerde kullanılmasında ağır cezalar uygulardı. Hatta bir keresinde vergi memuru olan oğlunun maliyenin parası ile (ki hazineden alınan bu para kısa süreli ödünç alınmış ve yerine konulmasına rağmen) devlet memuru ticaret yapamaz ve hazineden para alamaz diyerek kendi oğlunu memuriyetten kovdu. Ardından vasiyetinde benim ailemden kimse asla devlet kademesinde çalıştırılmayacak diye not aldırdı.

 Sonraki Sayfa

 

Üyelik Girişi
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi7
Bugün Toplam135
Toplam Ziyaret1337709
Hava Durumu
Saat
Takvim