iNSANIN AKRABASI (YAKINI) SÜLBÜNDEN GELEN DEĞİL, YOLUNDAN GELENDİR...
Allah (cc) Hz. Nuh (as) 'a bir gemi yapmasını emrettiğinde kavminin ileri gelenleri onunla alay ettiler. Bunun üzerine Allah'ü Teala onları bir azapla uyardı.
Emir gelip de sular yükselmeye başlayınca Allah'u Teala "(Canlı çeşitlerinin) her birinden iki eş ile -(boğulacağına dair) aleyhinde söz geçmiş olanlar dışında- aileni ve iman edenleri gemiye yükle!" diye emretti.
Hz. Nuh (as) inananları gemiye çağırdı. Gemi, dağlar gibi dalgalar arasında onları götürüyordu. Hz. Nuh, gemiden uzakta bulunan oğluna: Yavrucuğum! (Sen de) bizimle beraber bin, kâfirlerle beraber olma! diye seslendi.Oğlu çok iyi yüzme biliyordu ve tırmanmada usta idi.Buna güvendi. Oğlu: Beni sudan koruyacak bir dağa sığınacağım, dedi. (Nuh): "Bugün Allah'ın emrinden (azabından), merhamet sahibi Allah'tan başka koruyacak kimse yoktur" dedi. Aralarına dalga girdi, böylece o da boğulanlardan oldu.(Hud Suresi,43)
Sular çekilip de gemi Cudi Dağı'na oturunca ailesinin kurtulacağı vaadini almış olan Hz. Nuh, oğlunun boğulmuş olmasına anlam veremedi. Rabbine dua edip dedi ki: "Ey Rabbim! Şüphesiz oğlum da ailemdendir. Senin vâdin ise elbette haktır. Sen hakimler hakimisin." (Hud Suresi,45)
Allah (cc) ayet-i kerimede apaçık bir şekilde yakınlığın, akrabalığın kan bağı olmadığını buyurdular:
Allah buyurdu ki: Ey Nuh! O asla senin ailenden değildir. Çünkü onun yaptığı kötü bir iştir. O halde hakkında bilgin olmayan bir şeyi benden isteme! Ben sana cahillerden olmamanı tavsiye ederim.(Hud Suresi,46)
Nuh dedi ki: Ey Rabbim! Ben senden hakkında bilgim olmayan şeyi istemekten sana sığınırım. Eğer beni bağışlamaz ve esirgemezsen, ben ziyana uğrayanlardan olurum!
(Hud Suresi,47)