İnsanın Esfel-i Sâfiline Reddi
Allah-ü Teâla; lahut âleminde kudsî ruhu, tam kıvamında yarattıktan sonra, onu aşağılara göndermeyi diledi ve gönderdi. Bundan kasdı; güçlü padişahın katındaki doğruluk otağında, yakınlık bulmak ve ünsiyetin artmasıydı. Ki orası, evliya ve enbiyânın makamıdır.
Allah-ü Teâla o kudsi ruhu önce, ceberut âlemine gönderdi. Beraberinde TEVHÎD tohumu bulunuyordu. Uğradığı âlemde onun benliğine nuraniyet hali emânet edildi. Ve orada bir kisve giydi.
Oradan mülk âlemine geçti. Orada kendi benliğine has, Hakkın yarattığı kisveyi giydi. O kisvenin giydirilmesindeki murad; bu mülk âleminin yanmamasını temindi... işte bu yoğun ceseddir.
Bu kudsi ruha, giydiği ceberut kisvesi dolayisiyle, sultanî ruh, tabir edilir. Meleküt âleminden aldığı kisve icabı, ona seyranî ve revani ruh, tabir edilir. Mülk âlemine nisbeti ile ona cismani ruh, tabir edilir.
Bu esfel âleme gelmeden maksud, kalb ve kalıp vasıtası ile, yakınlık ve derece kazanmaktır. Bu âleme gelecek, kalb arzına TEVHÎD tohumunu ekecek ve orada TEVHÎD ağacını bitirecek... "O ağacın aslı, olduğu yerde durur" ve dalları sürür boşluğunu doldurur. Ve orada Allah nzası için, TEVHÎD meyveleri .verir.
Ve sonra, kalb arzına, şeriat tohumu ekti. Orada şeriat ağacını büyütmeyi istedi. Ve derecelere ait meyvelerin hâsıl olmasını istiyordu.
Allah-ü Teâla ruhlara cesetlere gitmeyi emredince, her birine has yer ayrıldı.
Cismanî ruhun yeri etle kan arası oldu. Kudsi ruhun yeri sırda yapıldı. Bu iki ruhtan, her birinin ayrı ayrı yerleri ve bu vücud ülkesinde metaı, kârı ve ticareti vardır. O ticaretler bol ve bereketlidir.
Allah-ü Teâla onları anlatırken şöyle buyurdu:
- "Gizli ve aşikare bol ve bereketli kâr ümit ederler.." (Fatır, 29)
Her insana lâyık olan odur ki, bu vücud âleminde yapacağı işi bile.. anlaya.. Çünkü bu âlemde, boynuna hangi hüküm asılmış ise, o hâsıl olmaktadır. Ama bir Ayet-i Kerimede zikredilen, o hırs ve dünya düşkünü insan için şöyle buyurulur:
- "Kabirlerin açılacağı, ve sinelerde olanların aynlıp ortaya atılacağı zamanı düşünmez mi?" (Adiyat, 9-10)
- "Biz, insanların yapacağı işin özetini boynuna taktık" (Îsra, 13)