O YAR BANA AĞYAR OLMUŞ
O yar bana ağyar olmuş, vuslat artık zan olmaz mı,
Hüzün gönlüme yar olmuş, göz yaşlarım kan olmaz mı.
Bu ne gece, bu ne firak, şu gönlümün işine bak,
Sökmez mi şu kanlı şafak, bu gece hiç tan olmaz mı .
Yar gönlünden ret eyledi, aleme ibret eyledi,
Bunca eziyet eyledi, bana acıyan olmaz mı.
Hem sevmez yar, saymaz hem de, saymaz beni elalem de,
Acep şu koca alemde, beni bir sayan olmaz mı.
Dediler solmuş hep yüzün, ne bu tasa, ne bu hüzün.
Haykırır dururum her gün, sesimi duyan olmaz mı.
O yar halka ihsan eder, derdi alır derman eder,
Beni dertsiz mi zanneder, bana da derman olmaz mı.
Sormasın kimse ne bu gam, kimedir bu kara sevdam,
Özden der;kendimle kavgam, hala anlayan olmaz mı.
21.10.2010
NE HALDEYİM HİÇ SORMAZ MI
Ne haldeyim hiç sormaz mı, o yar beni hiç anmaz mı,
Niçin çare kılmaz bana, beni çaresiz sanmaz mı.
İbret oldum düştüm dile, bakmadı yar hiç kalime,
Ağyar yandı bu halime, yarin içi hiç yanmaz mı.
Halka derman ihsan eder, niçin beni efgan eder,
Beni dertsiz mi zanneder, melalime inanmaz mı.
Ruhum bezgin, gönlüm mahzun, aşk yüzünden olmuşum hun,
Leyla’dan incinen Mecnun, beni görse utanmaz mı.
Gün görmedim şu dünyadan, bezdim yalandan riyadan,
Ben uyandım o rüyadan, hala gönlüm uyanmaz mı.
Herkes derki yeter bu gam, bekleme bu sevdadan kam,
Usandırdı halkı sevdam, deli gönlüm usanmaz mı.
Bilmem bana kim acıya, muhtacım bir duacıya,
Özden, artık bu acıya, dayanır mı dayanmaz mı.
22.10.2010
HİCRAN
Gidişinin hüznüyle, savrulan kum tanesi,
Ve yağmurun usulca sokuluşu toprağa,
Ve boş kalan rıhtımda esen rüzgarın sesi,
Hep seni anlatıyor, sensiz kalan bu çağa.
Gölgeler düştü sanki, güneş görmedi camlar,
Yaz bahçeleri soldu, kalan bir tek güz şimdi,
Sensiz geçti kandiller, yaşanmadı bayramlar,
Tesbihin boynu bükük, seccaden öksüz şimdi.
“Hastayım yaşıyorum görünmez hayaliyle”
Bu şarkıdır; duyunca, böyle dolmama sebep,
O hüzünlü nağmesi ve sonsuz melaliyle,
Bu şarkı ah bu şarkı, seni hatırlatır hep.
Erguvan bahçeleri artık geride kaldı,
Ve dal uçları öksüz, zerdaliler düşeli,
Bu vakitsiz sonbahar beni hicrana saldı,
Güzden mayınlar şimdi yollarıma döşeli.
Elem yüklü o gemi, hangi koyda demirli,
Hangi yolcu yollara şimdi düşmek üzere,
Zaman ürkek bir çocuk, saçları tozlu kirli,
Rıhtımda boynu bükük, el sallar gidenlere.
Dünya hayal iklimi, hayat örümcek ağı,
Bu bilmece bitmeli, bu çıkmazı aşmalı,
Bırakıp da gitmeli bu iki yüzlü çağı,
Her şeyden ah her şeyden artık uzaklaşmalı.
05.11.06(Dedemin vefatı üzerine yazılmıştır)
İKİNDİ VAKTİ
İkindi vaktinde çöker hep hüzün
Ve gün batımları çekilmez olur
Son hıçkırıkları gelir gündüzün
Akşamın bileği bükülmez olur
İkindi vaktinde çöker hep hüzün
Sessizce ayrılır gün batımında
Güz yapraklarıdır kırık gönüller
Ölümdür duyulan her adımında
Bu yüzden hazana dönüşen güller
Sessizce ayrılır gün batımında
Ve göklerden yağan yaşlar kesilir
Kalplerde dolaşan zehrin yasıyla
Issız zindanlarda başlar kesilir
Bu zehir içilir kafa tasıyla
Ve göklerden yağan yaşlar kesilir
Ruhuma işler bir hicran deseni
Savrulup kalbime düşen yapraklar
Ben her şeye rağmen anarken seni
Bu gün batımları ve bu firaklar
Ruhuma işler bir hicran deseni
Sessizce kesilir birden dermanım
Ve sinsice düşer geceme hüzün
İkindi vaktidir ölüm fermanım
İkindi vaktidir vuslatı güzün
Sessizce kesilir birden dermanım
Kah gün batımları kah bu firaklar
Bahtımın açmayan gülüdür sanki
Kanımı donduran ah bu firaklar
İçimde yaşayan ölüdür sanki
Kah gün batımları kah bu firaklar
10.02.2004
İKİNDİ YAĞMURU
İkindi yağmuru başlar birazdan
Ve güneş gurubda kızıl renk alır
Rüzgar hep hoyrattır dem vurmaz yazdan
Bana kala kala sonbahar kalır
İkindi yağmuru başlar birazdan
Karanlık usulca kasavet gibi
Esrarlı rengiyle çöker sokağa
Bir girdaptır artık görünmez dibi
Dermansız derdini döker sokağa
Karanlık usulca kasavet gibi
Kurşun geçirmeyen düşler vurulur
Bir çocuk kalbiyle başlar endişe
Bülbül susar artık ve güller kurur
Saatler bozuktur yaramaz işe
Kurşun geçirmeyen düşler vurulur
İkindi yağmuru geceme tuzak
İkindi yağmuru sağnak biçimde
Uzak mı yakındır yakın mı uzak
Mesafeler benim kendi içimde
İkindi yağmuru geceme tuzak
2006
BAHARIN ÖZLEMİ
Kaçarım kendimden ben bazı bazı
Uzak limanlara demir atarım
Hüzündür alnıma işlenen yazı
Hep hüzün rengidir benim baharım
Kaçarım kendimden ben bazı bazı
Ay ışığı kadar uzaktır bana
O yazdan bahçeler ve ılık düşler
Ve hatıraları katıp ardına
Tozlu aynalarda kalan gülüşler
Ay ışığı kadar uzaktır bana
Yalnızlık kapımı çalar sürekli
Ve hüzün getirir bana hep güzden
Zaman bir cellattır yufka yürekli
Ve hüzün dostumdur belki bu yüzden
Yalnızlık kapımı çalar sürekli
Turnalar bir haber verin bahardan
O dost kervanından gül bahçesinden
Bilseniz ne kadar uzağım yardan
O seher vaktinden yağmur sesinden
Turnalar bir haber verin bahardan
Vuslattan uzakta bu ücra yerde
Yıllardır boş yere bekleyen kimdir
Her gün batımında inerken perde
Beni ilk terk eden hayallerimdir
Vuslattan uzakta bu ücra yerde
Her baharı vuslat o sıcak ili
Şimdi anıyorum her dem duada
Ey en hakiki yar ve en sevgili
Ne olur görseydim bari rüyada
Her baharı vuslat o sıcak ili
2006
SONSUZ AŞK
Renkler eğleşirken yaz düşlerinde
Zemheri saatler geçmek bilmez hiç
Baharım gizlidir gülüşlerinde
Sulardan med cezir ah çekilmez hiç
Renkler eğleşirken yaz düşlerinde
Efsunla yayılır bu aşk büyüsü
Tütsüdür yakılır hep saçlarından
Sonra duyulur bir hasret türküsü
Bingöl dağlarının yamaçlarından
Efsunla yayılır bu aşk büyüsü
Zaman zindanlarda, saatler tutsak
Sensizlik kırbacı ruhumda desen
Senin göz rengindir artık her sokak
Var olma kaygısı ve sen yalnız sen
Zaman zindanlarda, saatler tutsak
Adım attığın yol, doğduğun o yer,
Solhan, sokak sokak kutsanmalıdır
Ey bahar bakışlı güzel yüzlü yar
Seni gören herkes kıskanmalıdır
Adım attığın yol, doğduğun o yer.
Nadan akşamlarla çöker gariplik
Ruhumun yarısı artık sendedir
Hüzün nakış nakış ve iplik iplik
Kalbime attığın her desendedir
Nadan akşamlarla çöker gariplik
Ihlamur çiçeği dal uçlarından
Ayrılınca başlar vuslatın akti
Kurtulup rüzgarın avuçlarından
Pencereme düşer her seher vakti
Ihlamur çiçeği dal uçlarından
Mademki bir son var her başlayanda
Sonun da elbette sonu olmalı
Her son başlangıçtır, yaşanır canda
Özden der; işte aşk, aşk bu olmalı
Mademki bir son var her başlayanda
22.11.2006
VAKİTSİZ VE ANSIZIN GELDİ HAZAN
Vakitsiz ve ansızın geldi hazan ,
Henüz konmamıştı bülbül, dallarına gülümün,
Henüz hissetmemişti nefesini içimde can çekişen çocuk ölümün
Henüz başlamamıştı oyun ve henüz yanmamıştı bu oyunda hakkım ,
perdeler kapanmamıştı henüz.
Ve bir yağmur bulutu gibi uzaklarda rüzgarı bekleyen güz.
Henüz düşmemişti mevsimlere, hava hüzne çalmamıştı
İçimde yaşayan, koşup oynayan o çocuk,
henüz oyundan hevesini almamıştı
Ve değişmemişti ,küsmemişti aynada her sabah gördüğüm o yüz.
Çizgiler belirmemişti ve solmamıştı henüz.
Vakitsiz ve ansızın geldi hazan ,
Kendisini hissettirmeden an be an
Çarptı neyimiz varsa yere ve neyimiz varsa aldı bizden,
Önce gençliğimiz sonra hayallerimiz gitti elimizden
Sonbahar yaprakları ve küflenmiş anılar kaldı şimdi geriye güzden
Belki unutmuştuk
belki de unutulduğumuzu sanmıştık kim bilir belki de bu yüzden
Vakitsiz ve ansızın geldi hazan , haber vermeden…
11.07.2008
VUSLAT VE HÜZÜN
Hüzün renksiz geceme gölge gölge düşüyor
İşgal olmus bu şehir bölge bölge düsüyor
Tutunmak mümkünmüdür hayatın kıyısına
Vuslatım çekip gitmis bak yüregim üşüyor.
Bülbüller seherleri gülüstanı unutmus,
Güllerde bir sarhostuk vasl-ı anı unutmus,
Bir kac hazan cicegi birkac zehirli zakkum,
Bir de sarmasık kaldı kurumaya yüz tutmus.
Bozulmus saatlerim dura dura ilerler
Zaman bir kursun gibi vura vura ilerler.
Beyhude gecen yıllar hüzün olup dönerken
Bu halime vuslatlar acı acı gülerler.
Zaman sanki rüzgardır öyle eserek gecer.
Zaman serkes gönlüme sanki küserek gecer.
Kendisidir insanin kendine en büyük dert.
Herkes kendi gönlüne ektigi seyi bicer.
2004
RUHUMDA DERİNDE O YILLARIN İZİ VAR
Ruhumda derinde o yılların izi var.
Nedendir Ya Rabbi içimde bir sızı var.
Bir deli fırtına anlatsın o yılları.
Açılsın yeniden üç kıtanın kolları.
Nerede Barboros nerede Sultan Selim.
Bir şanlı hatıra şimdi bütün tesellim.
Kalk ta bir bakıver dağları duman aldı.
Aslana düşen pay kurda çakala kaldı.
Kalmamış mı şimdi ecdattan hiç bir eser
Nerede Yavuz'lar nerede o Fatih'ler
Nerede şahadet için bekleyen ordu
Nerede zafere zafer ekleyen ordu
2004
GURBET MAHKUMU
Bir hicran rüzgarına kapıldı hayallerim,
Yad ellere savruldum, hasretlik yaman oldu,
Garipliği sarıyor şimdi bomboş ellerim,
Sıladan ayrılalı, bir hayli zaman oldu.
Sel oldu geçti yıllar, bende bitirdi beni,
Hiç dinmeyen bir sızı, yedi bitirdi beni,
Takatim yok gelmeye, özlediysem de seni,
Dizimde fer kalmadı, baharım hazan oldu.
Vuslatı düşleyerek, maziyi ansam da ben,
O hercai yıllara, oturup yansam da ben,
Vuslat benimle desem, böyle inansam da ben,
Kara bahtıma gülen, her zaman hicran oldu.
Her dem andım adını, hicranıma bakmadım,
Vuslata ermesem de, dilimden bırakmadım,
Kapılsam da her güle, yüreğimi yakmadım,
Hayalin candan yakın, gönlüme canan oldu.
Keder yüklü bir gemi demirledi ruhuma,
Aldırmadı hiç benim feryadıma, ahıma,
Kınama beni ey yar, bakıp da günahıma,
Yad ellerde ah etmek, gönlüme ferman oldu.
Ateş topu birkaç yaş süzülüyor gözümden,
Halimi arz etsem de, anlayan yok sözümden,
Kavrulsam da, yansam da, vurulsam da özümden,
Razı oldum derdime, dert bana derman oldu.
Maziyi anma sakın, eşme içim yanıyor,
Hatıralar bir kızıl nehir gibi kanıyor,
Dışarıdan görenler beni mutlu sanıyor,
Bilmiyorlar can evim, ne denli viran oldu.
Senden ayrı kalalı, dünya bana zindandır,
Savaş yeridir kalbim, gönül bahçem hazandır,
Gördüğüm o rüyalar şimdi bir hüsnü zandır,
İstemeyerek her şey şimdi birer zan oldu.
Bir sonbahar hüznüydü, vuran yapraklarıma
Hazan veren, yemyeşil duran yapraklarıma
Harap olan, dökülen, viran yapraklarıma,
Bu apansız ayrılık, ağır imtihan oldu.
Pencereme yansıdı ruhumun alevleri,
Hüzün bir akşam gibi gölgeledi evleri,
Bir oyunsa yaşamak, kim oynadı devleri,
Cüce kalmış hayatlar, ben gibi ziyan oldu.
Kurşuna döndü zaman, hülyalarımı deldi,
Kırılmış aynalardan kahkahalar yükseldi,
Bir ışıksız aydınlık belki aklımı çeldi,
Kaçtım kendi kendimden, her şeyim yalan oldu.
Yine esmez mi şimdi başımda bir dost rüzgar,
Yine açmaz mı gülüm, geri gelmez mi bahar,
Mecalsizim, halsizim, anla beni be ey yar,
Yollarda kalakaldım, yollar bana han oldu.
Yıllarca düşlerimin saçlarını taradım,
Kaybettiğim huzuru, düşlerimde aradım,
Bir sürgün ülkesinde, mecnuna çıktı adım,
Ey sevgili gel artık, her şeyim talan oldu.
Buğulu hülyalarla Özden'i tekrar yad et,
Bir daha an adımı, beni bir daha şad et,
Bir gurbet mahkumuyum, kurtar beni azad et,
Hicran sardı gönlümü, vuslatım nihan oldu.
12.03.2003
SENSİZLİK ÖLÜM
Kuruyan bahçemin gülüdür yanan,
Közlenen aşkımın külüdür yanan,
Vuslatın duvağı, tülüdür yanan,
Vuslat bana düşman sensizlik zulüm,
Razıyım al da at en dibe beni,
Yeter ki uzak et fendime beni,
Ne olur bırakma kendime beni,
Kendim bana cellat sensizlik ölüm.
Muson iklimimin yağmuru dindi,
Hercai hüzünler gönlüme indi,
Gün batmak üzere vakit ikindi,
Kavurur içimi sensizlik çölüm.
Çalacak kapım yok hepsi tükendi,
Yüzüme kapandı ve sürgülendi,
Boş yere bekleme yar gelmez dendi,
Gel de bitsin artık sensizlik gülüm.
03.06.2010
BİR KIRIK PENCERE
Bir kırık pencere, bir yıkık duvar,
Tozlanmış düşlerden geriye kalan,
Üstünde yılların yorgunluğu var,
Sen gittin gideli bu şehir talan,
Bir kırık pencere, bir yıkık duvar
Gerisi boş hayal gerisi yalan.
Ruhum firaridir, gönlüm zır deli,
Şimdi hangi bahar saklıyor seni,
Bir kısır döngüdür gittin gideli,
Çözemedim hala öldürür beni,
Ruhum firaridir gönlüm zır deli,
Bırakmaz yakamı hicranın eli.
Sürgündür saatler, mahkumdur gece,
Perili köşklerde söner şamdanlar,
Bir gölge sırtımdan vurur sinsice,
Zaman hüküm giyer ve geçmez anlar,
Sürgündür saatler, mahkumdur gece,
Zamandan mekendan uzaktır canlar.
Hakk için sevmektir en büyük erdem,
Hakk’a kul olmaktır en baki hayat,
Hayaller kurdukça tazedir her dem,
Unutulan düşler ne kadar bayat,
Hakk için sevmektir en büyük erdem,
Ve erdem emektir sevmek sadakat.
Neden bitmez hiç bu yalancı bahar,
Ve neden kendime geçmez hiç sözüm,
Kemirir içimi hep azar azar,
Bu müzbin derdime yok mu bir çözüm,
Neden bitmez hiç bu yalancı bahar,
Ve neden yabancı bana can özüm.
30.11.2009
APANSIZ GEÇTİ BAHAR
Apansız geçti bahar geceye döndü günüm,
Aydınlığı olmayan bir nehar oldu bana,
Sis çöktü yollarıma görünmez oldu önüm,
O nazenin gül bahçem birden har oldu bana.
Sel olup geçti yıllar, soldu gönlüm nakışı,
Bir meçhule yöneldi hayatımın akışı,
Yaz ortasında sanki yaşadım kara kışı,
Ne kışım tam kış oldu ne bahar oldu bana.
Gurbet ellerde değil sıladaydı sürgünüm,
Ben kendimde mahkumdum yoktu bir tek hür günüm,
Yasla doldum her bahar, yasla geçti her günüm,
Aldığım her bir nefes sanki nar oldu bana.
Varsın vefasız gülüm varsın hazanla solsun,
Varsın kar yangınlarım garip gönlüme dolsun,
Razıyım ah etmeye her ne olursa olsun,
Ah eyleyip inlemek artık kar oldu bana.
Aşk meyinden nasibim her zaman zehir oldu,
Kan aktı yüreğimden durmadı nehir oldu,
Vuslatım rüyalarda bir uzak şehir oldu,
O yar ne ağyar oldu ne de yar oldu bana.
2003
EYLÜL VE HAZAN
Başımda eylül yağmuru, ruhumda hoyrat bir ok,
Battı pembe gemilerim artık hayallerim yok.
Madem solacaktın gülüm niçin açtın kalbimde,
Bir kurumuş yaprak kaldı şimdi senden elimde.
Bak nasibi yok dilimin duadan ve niyazdan,
Haydi bir hatıra göster bana şimdi o yazdan.
Yalnız sen olmasın giden, sam yellerimde gitti,
Yüreğimde demirleyen emellerimde gitti.
Ve gitti bende ne varsa gülüşlerim de gitti,
Şarkılarım umutlarım ve düşlerim de gitti.
Kayboldu tüm hatıralar yadımdan yavaş yavaş,
Bir hüzün kaldı geriye yüreğime arkadaş.
Başımda eylül yağmuru, ruhumda hoyrat bir ok,
Battı pembe gemilerim artık hayallerim yok.
Hazan oldu bak her şeyim pencereme yağdı kar,
Zamansız geldin ah eylül zamansız bittin bahar.
23.08.2000
GÜZ VE HÜZÜN
Güneş solgun gök dertli, ruhumu sardı hüzün,
Birkaç saatlik ömrü kaldı artık gündüzün.
Yüreğime ektiğim zehir şimdi kök saldı,
Hayallerin yerini katil kabuslar aldı.
Hüzzam mı olmalıydı gönlümdeki son şarkım,
Biçare bir mecnundan kalmadı hiçbir farkım.
Hangi kapıyı çalsam, karşıma çıkan hicran,
Bunca hicrana bilmem dayanır mı artık can.
Hastalandı ümitler, solup gitti gül gibi,
Maziye figan eden bu dertli gönül gibi.
Vurulan düşlerimden akan şimdi kan mıdır,
Nedir bu üstümdeki yoksa hafakan mıdır.
Üşüyen yüreğimde dualar bican kaldı,
Üşüyen yüreğimde son bir heyecan kaldı.
Hazan rengi düşlerde kaybolmuş bir nergisim,
Hazan rengi düşlerde kaldı gelmiyor sesim.
Akşam eteklerini indirdi pencereme,
Ve perdeler çekildi gündüzüme geceme.
Kor ateşler gibidir ruhumu saran hüzün,
Kurbanı oldum yazık hazin geçen bir güzün.
1999 Ocak
ZAMAN
Farkına varmadan geçti o bahar,
Geriye bir uzun kara kış kaldı,
Maziye gömüldü tüm hatıralar,
Gönlümde hüzünlü bir nakış kaldı.
Ayların üstüne seneler bindi,
Mutluluk sır oldu düşlere sindi,
Üstüne simsiyah perdeler indi,
Düşlerden geriye haykırış kaldı.
Dünyada vefa yok lezzetler zehir,
İçimde zehirden bir akış kaldı,
Zamandan ürpermiş sisli gözlerde,
Derinden derine bir bakış kaldı.
19.12.1996
KARARTILAR
Şen şakrak rüzgarlarla dans ederken laleler,
Hicran bir kurşun gibi sineme saplanıyor,
Zavallı düşlerimde sönüyor meşaleler,
Bahtımın karanlığı ruhuma kaplanıyor,
Şen şakrak rüzgarlarla dans ederken laleler.
Hasret devriye atıp dolaşalı her yerde,
Sükuta büründü ay, etraf kapkara oldu,
Karartılar çekildi içime perde perde,
Neredesin ah vuslat, gönül hicranla doldu,
Hasret devriye atıp dolaşalı her yerde.
Düşlerimde hazan var, gözlerimde ise kan,
Bahtımın bu hicranı hiç bitmeyecek gibi,
Vuslat rengi hayaller şimdi birer hafakan,
Karartılar içimden hiç gitmeyecek gibi,
Düşlerimde hazan var gözlerimde ise kan.
Hicranımla büyüyen kan kırmızı kor güller,
Bırakın dertli gönlüm yine hicranda kalsın,
Ve rahm etmeyin sakın solsun lale sümbüller,
Son demini yaşarken bahar her şeyi alsın,
Hicranımla büyüyen kan kırmızı kor güller.
Teselli etmeyin ha bana bırakın beni,
Boş verin karartılar aşkımı vurup gitsin,
En deli fırtınayla sonsuza atın beni,
Ve bu hicranlı hayat böylece burda bitsin,
Teselli etmeyin ha bana bırakın beni.
01.10.1998
HÜZÜN VE AKŞAM
Akşamın kor güneşi ufuklarda batarken
Bir hüzzam şarkı ile boyandı hayallerim
Hazan vurdu gönlümü tam vuslata yatarken
Beklememiştim bunu bomboş kaldı ellerim
Akşamın kor güneşi ufuklarda batarken
Medhuş oldu düşlerim kalması tek bir ışık
Seraire karıştı tebessümü yüzümün
Sanki mavi bir alev içimdeki sarmaşık
Ve her nefeste kopan fırtınası güzümün
Medhuş oldu düşlerim kalması tek bir ışık
Kara bir hicab örttü akşamlar visalime
Ve hüzün rengi bir ok gelip geçti içimden
Ne çıkar ağlasam da şimdi bakıp halime
Nasibim var mı benim düşten renkten biçimden
Kara bir hicab örttü akşamlar visalime
Penceremin ardında ağıt yaktı perdeler
Bir ben duydum onları ve bir tek ben anladım
Başıboş saatlere sordum şimdi nerdeler
Toz pembe gündüzlerde geçen pembe anlarım
Penceremin ardında ağıt yaktı perdeler
Ve bir rüzgar savurdu kanayan düşlerimi
Alay edercesine çarptı mermer üstüne
Hıçkırığa çevirdi akşam gülüşlerimi
Hüzün ve ızdırap da serpti yer yer üstüne
Ve bir rüzgar savurdu kanayan düşlerimi
2000 Nisan
DELİ BİR SONBAHAR
Deli bir sonbahardı
Önce bir yaprak düştü dalından rüzgarın ellerine çıkmıyor hiç aklımdan
Sonra onu bir başkası izledi
Sonra da başkaları düştü birer birer
Derken sapsarı yapraklarla doldu her yer
Düşünemezdim böyle olacağını
bir vefasız sevgili gibi çekip gittiler
düşünmediler düşünemediler kahrolacağımı
gözlerimin kıpkızıl kanlarla dolacağını
ya o vefasız gül’e ne demeli
neden söylemedi bana bir gün solacağını
boş emeller besler miydim pembe akşamlarda
bilseydim böyle olacağını
ya o beyaz zambaklar ya o leylaklar
onlara ne demeli kaçırdılar benden gülüşlerini
artık göstermiyorlar renklerlini
sessizce hissettirmeden çekip gitmişler ömrümden
şimdi hatıralar bir kızıl nehir gibi akar önümden
Deli bir sonbahardı
Önce bir yaprak düştü dalından rüzgarın ellerine çıkmıyor hiç aklımdan
15.10.1998
HÜZÜN
Dertler sanki çığ gibi
Yüreğime yığıldı
Sevgiler heder oldu
Sefası hüzün şimdi
O masmavi hayaller
Hatıralarda kaldı
Ümitler keder oldu
Cefası hüzün şimdi
Gönüller bir cam gibi
Paramparça dağıldı
İlaçlar zehir oldu
Şifası hüzün şimdi
15.07.1994
SİZ GİDELİ
Siz gideli sanki asırlar oldu
Hasretinizden güli zarım soldu
Gözlerim yollara bakarken doldu
Siz gideli sanki asırlar oldu
Siz gideli öksüz kaldı Üsküdar
Caddeleri sessiz sokakları dar
Yağmurları tadsız yağmarları dar
Siz gideli öksüz kaldı Üsküdar
Siz gideli bana dünya dar oldu
Ağlamak nasibim gülmek ar oldu
İçimde hüzünden bir pınar oldu
Siz gideli bana dünya dar oldu
06.01.1997
SOKAKLAR
Bu gece derdime, yıldızlar tanık,
Düştüğüm bu çıkmaz, dar sokaklarda,
Birde bir türkü var, ben gibi yanık,
Duyarım söylenir çok uzaklarda,
Bu gece derdime, yıldızlar tanık.
Ne bir ayak sesi, ne bir dev, ne cin,
Kendi korkularım düşer peşime,
Sokaklar hep ıssız, sokaklar sakin,
En amansız korku, benim kendime,
Ne bir ayak sesi, ne bir dev, ne cin.
Vuslatı düşünmek teselli etmez,
Düşündükçe artar endişe, keder,
Yollarım bitse de, sokaklar bitmez,
Sokaklar içimde uzayıp gider,
Vuslatı düşünmek teselli etmez.
Karanlık geceme vermiyor ışık,
Gizliyor gerçeği, tozlu aynalar,
İçimde bir his var, karmakarışık,
Kırılsın bu iki yüzlü aynalar,
Karanlık geceme vermiyor ışık.
Şu sokak lambası, ne cimri yanar,
Ram olmuş gecenin karanlığına,
Rüzgara baş eğen şu dertli çınar,
Düşürür beni de hüznün ağına,
Şu sokak lambası, ne cimri yanar.
Ne bir ay ışığı var sokaklarda,
Ve ne de artık o çınar gölgesi,
Yalnızım derdimle dar sokaklarda,
Ne bir sıcak gülüş, ne bir dost sesi,
Ne bir ay ışığı var sokaklarda.
Söyleyin sokaklar, güller mi haklı,
Ben miyim terk eden hep bu masalda,
Güllerin yalanı, baharda saklı,
Yemin olsun gördüm bir kırık dalda,
Söyleyin sokaklar, güller mi haklı.
Ben ki sokakların dertli aşığı,
Neden duymaz beni sokaklar neden,
Karanlık geceme bir ay ışığı,
Beklerim yıllardır sokaklarda ben,
Ben ki sokakların dertli aşığı.
Boş verin sokaklar, göz yaşlarımı,
Yalancı gülleri derin gönlüme,
Ciddiye almayın telaşlarımı,
En ıssız geceyi serin gönlüme,
Boş verin sokaklar, göz yaşlarımı.
Sokaklar, sokaklar; ıssız sokaklar,
Kelepçe vurdunuz hayallerime,
Derdimi bilmeyen, hissiz sokaklar,
Başı boş yürürüm; nereye, kime,
Sokaklar, sokaklar; ıssız sokaklar.
18.03.2003
ELVEDA
Toz pembe hayaller, silinip gitti,
Ey! Beni eyleyen hazım, elveda,
Yapraklar yırtıldı ve takvim bitti,
Hiç bitmez sandığım yazım, elveda.
Yabancıdır artık bana yarenler,
Yüzüme bakmadan geçiyor günler,
Bir uzak hayaldir içimde dünler,
Bir dostum kalmadı, nazım elveda.
Bu hazan mevsimi gönlümü sardı,
Bir zaman meşk eden güller sarardı,
Perdeler çekildi, düşler karardı,
Şarkılar da bitti , sazım elveda.
01.08.2000
EYLÜL
Eylül, niçin bu kadar acımasızsın eylül,
Bozuldu bak bahçeler, virane oldu gönül.
Niçin sen geldiğinde, bir hüzün çöker bana,
Niçin kopar içimde bu delice fırtına.
Birkaç sıcak hatıra kaldı içimde yazdan,
Onlarda fırtınada savrulacak birazdan.
Bulutlarsa kan rengi, akşam bir garip akşam,
Bir efsuna bürünmüş, hangi tarafa baksam.
Mavi bir hüzün bazen alıp gider gönlümü,
Ah bu düşen yapraklar törpülüyor ömrümü.
Ya sen biricik gülüm, niçin büktün boynunu,
Bu kadar mıydı vefan, geldi mi yolun sonu.
O yaz akşamlarından kalan bir tek sen vardın,
Niçin uydun eylüle; niçin sen de sarardın.
Hani sen değil miydin, umut saçan yarına,
Niçin kapılıp gittin bir eylül rüzgarına.
Hazan oldu bak her şey, tüm bahçemiz har oldu,
Birkaç kırık hatıra şimdi bize kar oldu.
Aldırmazdım ya eylül, gelseydi inan ölüm,
Yeter ki solmasaydı daha açmadan gülüm.
Eylül, niçin bu kadar acımasızsın eylül,
Bozuldu bak bahçeler, virane oldu gönül.
Birkaç kırık hatıra kaldı içimde yazdan,
Onlarda fırtınada savrulacak birazdan.
03.05.2001
KIRIK GÖNÜL
Gönlümde kara sevdam, o solan gülle bitti,
İçimde kor yangınım, bir avuç külle bitti,
Düşlerim renksiz kaldı, bahtıma hicran düştü,
Meftun olduğum o yaz, işte eylülle bitti.
Yüreğimde hazan var, güneş vursa da yer yer,
Giden o yazda kaldı; tebessümler, gülüşler,
Hülyalara dalarak kurduğum pembe düşler,
Pencereme çekilen bir siyah tülle bitti.
Eylül apansız geldi, apansız soldu güller,
Hazan çöktü her yere ve kırıldı gönüller,
Sonbahardan bir hazin türkü söylüyor diller,
O ilk bahar şarkısı, kırık gönülle bitti.
26.02.2004
PENCEREMDE AKŞAM
Pencereme o gün inerken akşam,
Sis dolu bir hüzün gönlümü sardı,
Tozlu bir hayaldi nereye baksam,
Mazinin silinmiş izleri vardı,
Vurulmuş düşlerden sızıyorken gam,
Hazana itilmiş güller karardı,
Pencereme o gün inerken akşam.
Sokağımdan düşler veda ederken,
Ruhuma akşamın elemi yağdı,
Dur dedim haykırdım, dur daha erken,
Yüreğimde hala umudum sağdı,
Bir hüzzam şarkı bu, bitecek derken,
Akşam yüreğime rengini sağdı,
Sokağımdan düşler veda ederken.
Maziden fırladı bir deli rüzgar,
Yorgun şarkılarla geçti kalbimden,
Nerde dedim şimdi, nerde gülizar,
Bir mavi fesleğen düştü elimden,
Artık bu yerlerde yalnız hüzün var,
Belli olmuyor mu yaslı halimden,
Maziden fırladı bir deli rüzgar.
Şimdi içimde bir yaradır akşam,
Durmadan kanayan ve acı veren,
Vuslatı bitiren aradır akşam,
Ufkuma simsiyah tülleri geren,
Artık karadan da karadır akşam,
Hicrani rengini bahtıma seren,
Şimdi içimde bir yaradır akşam.
21.01.2001
AKŞAMLAR
Sine-i pareme doldunuz yine,
Bi nişan ettiniz ümit varımı,
Akşamlar bir kabus oldunuz yine,
Güze çevirdiniz ilkbaharımı,
Sinei pareme doldunuz yine.
Kanına girdiniz gündüzlerimin,
Ah eder, dem be dem ağlarım şimdi,
Tümseği oldunuz hep düzlerimin,
Akşamlar, karalar bağlarım şimdi,
Kanına girdiniz gündüzlerimin.
Derdimin efkarı ayyuka çıktı,
Ufukta belirdi kor ateşiniz,
Göz ağlamaya, gönül derde bıktı,
Felaket müjdeler hep güneşiniz,
Derdimin efkarı ayyuka çıktı.
Her lahza meşk eden güller kanıyor,
Bülbülün hoş sesi, seherde kaldı,
Hüznü melalimden içim yanıyor,
Ümitler bilinmez bir yerde kaldı,
Her lahza meşk eden güller kanıyor
Tarumar ettiniz beni akşamlar,
Renginiz, bahtımın karası oldu,
Her tarafı sardı, tuğyan-ı gamlar,
Muştunuz, gönlümün yarası oldu,
Tarumar ettiniz beni akşamlar.
24.04.1998
SEN GİTTİN
Sen gittin, ardından bakmak kaldı bana,
Hicran selleriyle akmak kaldı bana.
Bir kor ateş gibi yakan hasretinle,
Gönlümü dağlayıp yakmak kaldı bana.
Sensiz dünya zindan, soframda aş zehir,
Artık ne lezzet , ne damak kaldı bana.
Firakın narıyla hülyalara dalıp,
Hep gizli gizli ağlamak kaldı bana.
Sensiz sevinçlerden ne bir dem haz duymak,
Ne de bir teselli almak kaldı bana.
Yaşlı gözlerle, simsiyah ufka bakıp,
Devasız dertlere dalmak kaldı bana.
Son demi sararmış güz yapraklarıyla,
Ruhumu rüzgara salmak kaldı bana.
29.10.1997
DERTLİ AKŞAMLAR
Akşamlar dostudur artık gönlümün,
Beraber tutulduk, dert kemendine,
Soldu yaprakları birbir gülümün,
Beraber ah ettik, aşkın fendine,
Tasası kalmadı şimdi ölümün,
Akşamlar benzetti beni kendine,
Akşamlar dostudur artık gönlümün.
Bir vefa kalmamış, yalan dünyada,
Kalplerde sevgi yok, aşkta sadakat,
Baykuşlar geliyor şimdi feryada,
Bülbüllerde elem ve hüzün kat kat,
Ya bırakın beni gideyim ya da,
Bu hüzünlü beste, son bulsun hey hat,
Bir vefa kalmamış yalan dünyada.
Akşamlar gitmeyin, kalın yanımda,
Nasıl olsa yollar hep hüzne çıkar,
Bu hazin ayrılık şimdi canımda,
Ruhuma taktığı kemendi sıkar,
Varsın zehir olsun gece kanımda,
Ve sabah olmasın artık ne çıkar,
Akşamlar gitmeyin, kalın yanımda.
Sesime ses verin, dertli akşamlar,
Neden böyle birden sessiz kaldınız,
Kapımı yoklarken acılar, gamlar,
Sizde benim gibi hissiz kaldınız,
Bak ne yar var şimdi, ne de bir dost var,
Derdimi dinleyen bir siz kaldınız,
Sesime ses verin, dertli akşamlar.
20.02.2002
GURBET ELDE
Gurbette yapayalnız, hayat bana bar olur,
Derlerki dost arama gurbette ağyar olur,
Gurbet elde kalana öyleyse kim yar olur,
Garibim gurbet elde gönlüm tarumar olur.
Bahs edilmez gurbette ne bülbülden, ne gülden,
Aşka dair iz yoktur ne ateşten, ne külden,
Bir hazan bırakır hep, dört mevsim de eylülden,
Aşka düşen gönüller gurbette humar olur.
28.12.2003
EYLÜLDE HÜZÜN
Yine eylül, yine hüzün, hüzün benliğimi sarmış,
Umutlarım, şu vefasız güller gibi hep kararmış,
Ne bilirdim, nasibimde böylesi bir hazan varmış,
Çekip gitti yaz treni, naçar kaldım güz garında,
Vurgun yiyen deli gönlüm , savruldu gam rüzgarında.
Eylül ayı hüzün dolu, gülizarım harab oldu,
Güneş doğmaz, bülbül ötmez, can kafesi turab oldu,
Teselliden nasipsizim, yaz günleri serap oldu,
Başka tren gelmez artık, kala kaldım güz garında,
Suya düşen hayallerim, uçuştu sam rüzgarında.
Hazan vakti geldi diye, böyle vefasızlık neden ,
Neden çekip gider böyle ve bir daha dönmez giden,
Aslında bu hazan değil şimdi beni mahzun eden,
Yapayalnız, boynu bükük, dururdum da güz garında,
Savrulmasaydı şu gönlüm, güzün haram rüzgarında.
01.04.1998
AYRILIĞIN ŞARKISI
Ayrılık şarkısı, dudağa düştü ,
Gözlerim yollara, uzağa düştü,
Deli divane oldu sensiz gönlüm,
Vuruldu, hain bir tuzağa düştü.
Rüzgarda savruldu bütün hayaller,
Hem suya, hem yere, hem dağa düştü.
Ve son ümidim de uçtu elimden ,
Hüsrandan örülmüş bir ağa düştü.
Böyle hırçın esme ey! deli rüzgar,
Saçlarım bir sola, bir sağa düştü.
Şimdi göz yaşımın sel zamanıdır,
Çünkü hıçkırıklar, kursağa düştü.
Dört bir yanı yaktı hicran güneşi,
Hüznümün gölgesi, çardağa düştü.
Artık dayanacak gücüm kalmadı,
Son damla da gelip bardağa düştü.
Devasız derdime deva aramam,
Devalar felaket bir çağa düştü.
30.10.1997
GİT
Düşünme beni var git, haydi akşam olsa da,
Öksüz kalsa da ruhum, hasretinle dolsa da,
Nevbaharın hüznüyle bu yüreğim solsa da,
Düşünme beni var git, haydi akşam olsa da,
Ürperten bu karanlık beni benden alsa da.
Dökülse de ardından, kan rengi, halsiz yaşlar,
Ölü ruhumda bir gün, yeni bir hayat başlar,
Ne çabuk geçti günler, o toz pembe telaşlar,
Dökülse de ardından, kan rengi, halsiz yaşlar,
Üzülme bir gün gelir, bu fırtına yavaşlar.
Döner yine mevsimler, sensiz de döner gülüm,
Önünde bir rüzgarın, savrulur gider külüm,
Nasıl gelse fark etmez, korkutmaz artık ölüm,
Döner yine mevsimler, ilkbahar gelir gülüm,
Üşüyen yüreğimde, sona erer eylülüm.
Düşünme hiç bırak git böylece beni gamda,
Önümde ümitler var, yas olsa da arkamda,
Nevbahar biter birgün, umutlardan bir camda,
Düşünme hiç bırak git böylece beni gamda,
Ürpersem de, korksam da, bu karanlık akşamda.
Değilmi ki aşk zaten, bir hayale kanmaktır,
Özde bulunan yari, başkasında sanmaktır,
Nedamet duyup sonra, yıllarca hep yanmaktır,
Dert etme beni çek git,gönlüm derde tiryaktır,
Üzülmem gidişine; bana yar artık Hakk'tır.
Düşen Hakk ateşine, ağyar bahrine dalmaz,
Özden söyler de sözü, kendisi ibret almaz,
Ne kadar istese de, o gerçek aşkı bulmaz,
Döndü sözden mademki o yar aşktan anlamaz,
Üzülme; giden gitsin, Hakk'tan gayrı yar olmaz
19.09.2000
BİR BAKTIM DA KENDİME
Bir baktım da kendime ben beni ben bulmadım
Yalancısın ey hayat ben seni sen bulmadım
Şu virane gönlümü bir lahza şen bulmadım
Bir batkım da kendime ben beni ben bulmadım
Kırılsın tüm aynalar bu yüz bana yabancı
Geçip giden bu mevsim bu güz bana yabancı
Gece bana yabancı gündüz bana yabancı
Yabancı tüm aynalar bu yüz bana yabancı
Bir ummandı hayaller su çekildi kum kaldı
Karaya vurdu gönlüm karada mahkum kaldı
Hazan oldu tüm bahçem bir sarhoş zakkum kaldı
Bir ummandı hayaller su çekildi kum kaldı
22.09.2001
MAHUR BESTE
Çalarken kalbimde bir mahur beste,
Hasretle kıvrılan yollara baktım,
Bir damla yaş gibi gözden aheste,
Ummanı düşleyen göllere aktım,
Bir sessiz, bir sözsüz, duyulmaz seste,
Ben seni duydum da çıldıracaktım,
Çalarken kalbimde bir mahur beste.
Bir mavi hüzündü sanki seneler,
Saatler şaşırdı ve ana döndü,
Yıkıldı şehirler ve neler neler,
Gönlümün ülkesi, virana döndü,
Şimdi yollarımda hep harabeler,
Baharım zamansız hazana döndü,
Bir mavi hüzündü sanki seneler.
Nedendir şimdi bu ağlamak gülüm,
Senin de gözlerin nehirden farksız,
Yakışır mı sana bu denli zulüm,
Yüreğim bir yıkık şehirden farksız,
Yazıktır, günahtır böylesi ölüm,
Sunduğun aşk meyi zehirden farksız,
Nedendir şimdi bu ağlamak gülüm.
25.05.2002
SENİN GÖZLERİN
Çaresi yok ne yapsam, gözlerin uzak gülüm,
Bir sürgün ülkesinde şehir senin gözlerin,
Gözlerin bana ecel, gözlerin tuzak gülüm,
Her bakışta öldüren zehir senin gözlerin.
Gözlerin mahzun eder, gözlerin üzer beni,
Beni uçurumlara iter senin gözlerin,
Bir hüzzam şarkı gibi bana anlatır seni,
Bir hüzzam şarkı gibi biter senin gözlerin.
Gözlerin sensizliktir, yansır hayallerime,
Kabus gibi karşıma gelir senin gözlerin,
Sensizliği gözlerin bıraktı ellerime,
Sen bilmesen de bunu bilir senin gözlerin.
Bakamam gözlerine, gözlerin haram bana,
Karşımda günah gibi durur senin gözlerin,
Zor olsa da vazgeçmek gülüm elveda sana,
Sanma ki artık beni vurur senin gözlerin.
25.10.2003
HÜZÜN
Hüzün yüreğimin eşiydi hüzün,
Hoyrat sabahların beşiydi hüzün.
Hüzün emeğiydi garip gönlümün,
En iyi bildiği işiydi hüzün.
Hüzünde buldum her yitirdiğimi,
Vuslatın doğan güneşiydi hüzün.
Hüzün yollarımın hazin sonuydu,
Hüzün keşkelerin başıydı hüzün.
Hüzün deyip geçme hüzün gönlümün,
Hasretle süzülen yaşıydı hüzün.
Issız zindanlarda kalan ruhumun,
Hüzün ekmeğiydi aşıydı hüzün.
Hüzün tek dostumdu kor gecelerde,
Gönlümün hep sabır taşıydı hüzün.
2004
SILA GURBETİM OLDU
Yaşamak mı ? “Sen’sizlik” , ezâ üstüne ezâ,
Çektiklerimi tartmaz, terazi olsa fezâ
Ben kendimim kendime, cezâ üstüne cezâ
Sıla gurbetim oldu, her yer sürgündür bana
Haykırsam da imdada, hiç kimseler gelmiyor,
El teselli etse de, hicranımı silmiyor,
Hüznüme demir atmış, zaman geçmek bilmiyor,
Gurbette bir an bile sanki bir gündür bana.
Hüznümün matemiyle, rüzgar yorgun esse de ,
Her nefes bıçak gibi, umudumu kesse de,
Maziyle yaşıyorum, mazi bana küsse de,
Her günüm ve her gecem sanki hep dündür bana.
Yalvarırım ne olur, ya Râb hicabı kaldır,
Ben, bende hükümlüyüm, sen beni benden aldır,
Aşkın ateşine at, bahr-i ummana daldır,
Aşkın dermanı yanmak, fermanı Kün’dür bana.
Bunca zaman ağladım n’olur yüzümü güldür,
Kurtar beni kendimden, bana kendini bildir,
Vuslata erdir beni, ölmeden önce öldür,
Sen’le kavuştuğum gün ancak düğündür bana.
05.04.2011
.
.
YORGUN AKŞAMLARDAN SEHER VAKTİNE
Hicran potasında eriyen yıllar,
Kor gibi kalbine akmaz mı ey dost!
Apansız kaçan yaz ve bu son bahar,
Burkmaz mı içini yakmaz mı ey dost!
Geçmişte kalan o güzel günlere,
Vuslatlarla geçen özel günlere,
Dem be dem yad edip hep o dünlere,
Gözlerin hasretle bakmaz mı ey dost!
Neyi umdu gönül yıllarca neyi,
Boş yere bekledi inan gülmeyi,
Şimdi sürüklerken zaman her şeyi,
Bizi de peşine takmaz mı ey dost!
Kınama sözümü kastım yok bunda,
Kabus görürsün ya bazı uykunda,
Maziyi andıkça şimdi ruhunda,
Senin de şimşekler çakmaz mı ey dost!
Hayat hep tuzaklar kurunca sana,
Yarin düşman gibi durunca sana,
Ve hüzün ok olup vurunca sana,
Kederin ayyuka çıkmaz mı ey dost!
Bir fırtına bizi kattı önüne,
Bunca yıl savurdu hicran yönüne,
Ne çare ansak ta vuslatı yine,
Limandan son gemi kalkmaz mı ey dost!
Hayat denilen bu garip sokakda,
Vuslatın yolunu bulup sapsak da,
Hicran ecel gibi her ne yapsak da,
Yine karşımıza çıkmaz mı ey dost!
Ne yapsak olmuyor, gelmiyor bahar,
Her mevsim zemheri, her mevsim kış var,
Boş hayal kurmaktan gönlün inkisar,
Duymaz mı ve hala bıkmaz mı ey dost!
Yıkılmış can evim kırılmış camlar,
Dışarıda fırtına içerde gamlar,
Bu bitmek bilmeyen dertli akşamlar,
Senin de canını sıkmaz mı ey dost!
Sevilenler gider sevenler kalır,
Kalpleri bir sessiz ıstırap alır,
Ve seven gönüller hep harap kalır,
Bu haraplık bizi yıkmaz mı ey dost!
Yemin etsek şimdi gönlün aktine,
Yorgun akşamlara, seher vaktine,
Yeniden başlasak, inansak yine,
Umutlar mahşere sarkmaz mı ey dost!
.
12.02.2002
....(Bu şiir yakın dostum Murat DUMAN'a yazılmıştır. Hakk 'a vuslat yolu olan, Tasavvuf yolunda beraber yürüyemeyişimizin burukluğunu anlatmaktadır.)
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
BİR GÜL AĞIDI
Bendeki bu sevda ezelden gülüm,
Geçmişe hep ağıt yakışım ondan,
Bir vefa görmedim güzelden gülüm,
Sana hep o ürkek bakışım ondan,
Bendeki bu sevda ezelden gülüm.
Bir ıssız hayalin kor ışığıdır,
Gözlerimden girip gönlüme akan,
Ve gönlüm bu derdin alışığıdır,
Ağlatan, inleten, dem be dem yakan,
Bir ıssız hayalin kor ışığıdır.
Bakma gözlerime böyle yabancı,
Sen beni bir yerden tanırsın gülüm,
Sen belki yolcuydun, ben garip hancı,
Hoyrat bir bakıştan evladır ölüm,
Bakma gözlerime böyle yabancı.
Sensiz günlerde ben her akşam üstü,
Kabuslar yaşadım, kedere daldım,
Yüreğim herkese, her şeye küstü,
Ruhumu bir mavi sızıya saldım,
Sensiz günlerde ben her akşam üstü.
Kırıldım, gücendim, hep boyun büktüm,
Ne gelirdi elden bir garip kuldum,
Sevmekten usandım, sevmekten ürktüm,
Boşluğa savrulmuş, bir avuç küldüm
Kırıldım, gücendim, hep boyun büktüm.
Şikayet etmedim yine de sustum,
İçime attım hep kahırla doldum,
Derdime kızdım da dermana küstüm,
Sarardım sarardım, sarardım soldum,
Şikayet etmedim yine de sustum.
Belliydi bu zaten terk edecektin,
Bir derin sızıyla bırakıp beni,
Yolcuydun kalbimde ve gidecektin,
Hasretin narına ah yakıp beni,
Belliydi bu zaten terk edecektin.
Bu gece bir türkü söyleyin bana,
Ey gök yüzünde parlayan yıldızlar,
Umudum kalmadı sevdadan yana,
Zavallı yüreğim durmadan sızlar,
Bu gece bir türkü söyleyin bana.
Gönlümün bitmeyen bir yasıdır bu,
Beni müteessir eden bu hüzün,
Bir mavi sızının mirasıdır bu
Düşlerimi esir eden bu hüzün
Gönlümün bitmeyen bir yasıdır bu.
.
Birazdan ay gider, karanlık artar,
Sen de çek perdeni haydi yat artık,
Karanlık belkide hüznümü tartar,
Ne çıkar dinmese bu feryat artık,
Birazdan ay gider, karanlık artar.
Yorgun eser rüzgar, bir bitmez hazan,
Ve bir matemli renk kaldı içimde,
Ey gülüm bu gece, yalnız beni an,
Bir derin hülyayla başka biçimde,
Yorgun eser rüzgar, bir bitmez hazan.
İçimde kanayan sevgine bandım,
Sana doğru açık boş ellerimi,
Zakkum dallarının gölgesi sandım,
Gün yüzü görmemiş hayallerimi,
İçimde kanayan sevgine bandım.
Hayalin geçer bazı bahçemizden,
Pişman gibi üzgün ve boynu bükük,
Sanki bir hatıra var gibi bizden,
Bir köşede öyle kırık ve dökük,
Hayalin geçer bazı bahçemizden.
En hoyrat rengiyle gelirken akşam,
Ve uzak düşlerden firak sesleri,
Penceremde hazan yüreğimde gam,
Bitmeli gönlümün boş hevesleri,
En hoyrat rengiyle gelirken akşam.
Anla artık gülüm sevemem seni,
O kara sevdamı öteye sattım,
Artık bu yerlerde arama beni,
Ben kalbimi fani aşka kapattım,
Anla artık gülüm sevemem seni
Kaçmalıyım senden sonsuza kadar,
Anlamı yok artık geri dönüşün,
Bir kırık kalp kaldı senden yadigar,
Bir de o uzaktan bakıp gülüşün,
Kaçmalıyım senden sonsuza kadar.
10.10.1999
.
.
ROZA
Düşlerimin rengi ayazda kaldı,
Bu yüzden solgundur güllerim roza,
En ulvi hislerim niyazda kaldı,
Bu yüzden üşüyor ellerim roza,
Düşlerimin rengi ayazda kaldı.
Gülmeyi unuttum ne sorarsın ki,
Bilmez misin hadden efsun derdimi,
Yapma roza beni ne yorarsın ki,
Bir baksan görürsün füsun derdimi,
Gülmeyi unuttum ne sorarsın ki.
Gecemin içinden çakal sesleri,
Haince korkumun nabzını tutar,
Bu sesler ki roza sarar her yeri,
Bu sesler, bu sesler, beynimi yutar,
Gecemin içinden çakal sesleri,
Duygusuz saatler geçer hissizce,
Yelkovan ve akrep hülyamı deler,
Ağlarını örer zaman sessizce,
Aşkım can çekişir, ruhum sendeler,
Duygusuz saatler geçer hissizce.
Ne yöne dönüyor hayatın çarkı,
Gündüzün arkası neden gecedir,
Ve nedir gündüzün, geceden farkı
Bu müzbin derdimin sebebi nedir,
Ne yöne dönüyor hayatın çarkı.
Bir ipek kozası belki de hayat,
Düşüncede gizli bir sırdır koza,
Bu renkler bu sesler aynı nakarat,
Öyleyse duy beni yeniden roza,
Bir ipek kozası beklide hayat.
Sonbahar değil bu dağların yası,
Bir bahar olmalı daha derinde,
Silinirse bir gün kalbinin pası,
Göreceksin roza, her şey yerinde,
Sonbahar değil bu dağların yası.
Dönecektir bir gün her şey aslına,
Boş ver giden gitsin aldırma roza,
Fark ehli olmayan ermez vaslına,
Beni de hicrana daldırma roza,
Dönecektir bir gün her şey aslına.
Zaman gösteriyor şimdi her şeyi,
Mahkum düşlerimi salıp maziye,
Bitir bu oyunu, kapat perdeyi,
Daha ne durursun dalıp maziye,
Zaman gösteriyor şimdi her şeyi.
Beni uzaklıkla suçlama roza,
Gönüller yakınsa, uzaklık nedir,
Aşkımı haykırdım her yakamoza,
Uzaklık sadece mesafededir,
Beni uzaklıkla suçlama roza.
Bu kadar hoyratça kınama beni,
Vurmaya çalışma yerden yerlere,
Şu yalan aşklarla sınama beni,
Layık olsam bile en beterlere,
Bu kadar hoyratça kınama beni.
Beni ağyar ile bir tutma sakın,
Zavallı kalbim var avuçlarında,
Ve roza unutma, unutma sakın,
Bir bahar bulmuştuk dal uçlarında,
Beni ağyar ile bir tutma sakın.
Gün gelir anlarsın beni be roza,
Bin şebnem görürsün kor saçlarında,
Ve belki bulursun beni de roza,
O Allah aşkının yamaçlarında,
Gün gelir anlarsın beni be roza.
Düşlerimin rengi ayazda kaldı,
Bu yüzden solgundur güllerim roza,
En ulvi hislerim, niyazda kaldı,
Bu yüzden üşüyor ellerim roza,
Düşlerimin rengi ayazda kaldı.
26.08.2002
Roza, bu şiirde vicdanı temsil eden,insanın kendi içindeki kendisini temsil eden bir rumuz olarak alınmıştır.
TEYZEME AĞIT
Yıl İkibin oniki, yirmi yedisi martın,
Hakk'a vardın o gece, bizi hicrana attın,
Böyle öksüz, başı boş, yapayalnız bıraktın,
Çekip gittin dünyadan , bizi hasretle yaktın.
O gün hastaneye son çıkışınmış haneden
Yatışın hastaneye, son demlermiş vadeden,
Çıkmak istedin sonra bak çıktın hastaneden,
Gittin bırakıp bizi böyle yasla aniden.
Şehremini semtinde şimdi bir matem kaldı ,
Gönül “kader” dese de, gözümde bir nem kaldı,
Ah o eski günlerden, içimde bir dem kaldı,
Şimdi Saray meydanı, sensiz böyle kem kaldı.
Gittiğin yerde şimdi, güller derilsin sana,
Cefa çektin dünyada, ecri verilsin sana,
Sen bana teyze değil, oldun ikinci ana,
Allah rahmet eylesin, hakkın helal et bana.
27.05.2012
GÖNÜLLERİN GECESİ
Vefa bir semt ismi kalmış, manası da sözde şimdi,
Samimiyet gözden düşmüş, vefasızlık gözde şimdi,
Herkes dışını süslemiş, süs kalmamış özde şimdi,
Anladım ki tek hece aşk, kalpte uzun hece imiş,
Gönüllerin şu gecesi, ne bitmez bir gece imiş.
Hercai gecelerde hep, hüzün bulut bulut olur,
Derman dertte gizlenir de sevenlere umut olur,
Gönül inleyen bir ney’dir, ruh inleyen bir ud olur,
Anladım ki tek hece aşk, kalpte zor bir hece imiş
Gönüllerin şu gecesi, ne bitmez bir gece imiş.
Özen der ki ağyar oldu, gönlümdeki ece şimdi,
Nerededir o Hakk aşkı, gönlün hali nice şimdi,
Sessiz sedasız bir hüzün, geldi bak gizlice şimdi,
Anladım ki tek hece aşk, kalpte zor bir hece imiş,
Gönüllerin şu gecesi, ne bitmez bir gece imiş.
31.10.2012
HANGİSİ ZOR
Ey! Gönül bir defa sevmek; yoksa bin defa ölmek mi,
Sordum bunu hep kendime, ölmek mi zor ölmemek mi.
Bir aldanış mı yoksa aşk, ve sevmek boş bir emek mi,
Çözen var mı bu denklemi, sevmek mi zor sevmemek mi.
İtmek mi zor aşkı kalpten, yoksa tutmak itmemek mi,
Terk edip tüm varlığını, gitmek mi zor gitmemek mi.
Sıla dahi gurbet şimdi,sıla, "ayrılık" demek mi,
Hiç bitmeyen bu gurbeten, dönmek mi zor dönmemek mi.
Görmemek bir ölüm yari, görmek bin ölmeye denk mi,
Ey Özden hangisi söyle , görmek mi zor görmemek mi.
02.11.2012
.
.
BEN MİYİM
Ben miyim kendime böyle yabancı ,
Kendimi, kendimsiz, anan ben miyim,
Ben miyim yolcu, ya ben miyim hancı,
Kendi masalıma kanan ben miyim.
Ruhum ezelden mi bu aşkın eşi,
Yoksa bu hayale, dalan ben miyim,
Seni de yaktı mı aşkın ateşi,
Yoksa tek başına, yanan ben miyim.
Ben miyim hayatın bunca gizinde,
Her şeyi sendendir, sanan ben miyim,
Ben miyim bu ömrün hoyrat güzünde,
Gönlümü rüzgara salan ben miyim.
Ben miyim kendime böyle yabancı,
Kendimi, kendimsiz, anan ben miyim,
Özden , öz’den gelir kalbime sancı,
Kendi içimdeki yalan ben miyim.
04.06.2013
BİR BİLSEN
.
Kalbinin güzelliği yüzüne vurmuş,
Mevla sevgisi senin özüne vurmuş,
.
Hakk'a dır gülün aşkı, bülbüle değil,
Bu yüzden gül kendini hüzüne vurmuş.
.
Yüreğimde yanan bu gizli sızı,
Bu bedbaht ömrümün güzüne vurmuş,
.
Yanlış bir zamanda karşılaşmışız,
Hakikat, bu aşkın gizine vurmuş.
.
“Hep Sen” Bir Bilsen
.
Sana değildir bu meylim, aşkadır bilsen, bir bilsen,
Gönlümdeki itibarın başkadır bilsen, bir bilsen.
.
Bir kıvılcım var içimde, bir kıvılcım nokta kadar,
Bu öyle bir kıvılcım ki, vecde gelir dağlar taşlar,
.
Bir kıvılcım deyip geçme, küçümseme sakın ey yar!
Bilirsin büyük yangınlar, hep bir kıvılcımla başlar.
.
Bir gizli sözdür ki sözüm; kelimemden, söz habersiz,
Bir gizli yanmaktır ki bu; ateşimden, köz habersiz.
.
Özden, gizli sevmiş seni,"var"da değil, "yok"tadır, Aşk
Söz hep yanlış anlaşılır, sana sözsüz "nokta" dır. Aşk
.
Sana değildir bu meylim, aşkadır bilsen bir bilsen,
Hakk’tan geldi bu aşk bana , Hakk’adır bilsen bir bilsen.
.
11.06.2013
.
İMKANSIZ
Beni bende arama, ben sendeyim, sen bende,
Seni bende bulmuşum, kendimi ise sende,
Biz adeta tek ruhuz, iki apayrı tende,
Ne ayrılmamız mümkün, ne vuslata imkan var
Tenin benden uzaktır, ruhun ise yanımda,
Sevdan zehir misali dolaşıyor kanımda,
Keskin bir bıçak gibi saplanmışsın canımda,
Ne çekip atmak mümkün, ne ölmeye imkan var.
Tenler gurbettir ruha, aşk gurbetten dönüştür
Ölmek ile başlar aşk, aşk kendinde ölüştür.
Yarı hayal bir gülüş, yarı gerçek bir düştür.
Ne tam uyanmak mümkün, ne gülmeye imkan var.
Birbirlerine hasret gece ve gündüz gibi
Vuslatları olmayan rıhtım ve deniz gibi
Beni sana bağlayan, ezeldeki giz gibi
Ne çekip gitmek mümkün, ne kalmaya imkan var.
Bedenimde ruhumsun, damarımda kanımsın,
Senle dolu her anım, an içinde anımsın,
Özden derki ey canım, canda gizli canımsın,
Ne yitirmesi mümkün, ne bulmaya imkan var
|
Hicranınla
gönlümü hafakana düşürdün,
Sarmadın
da yaramı böyle kana düşürdün,
Yaktın
ruhunla teni, yaşattın sensiz seni,
Ne
bana verdin beni, ne de sana düşürdün.
Kıldın
hicrini seza, verdin üst üste eza,
Ceza
üstüne ceza, bu mizana düşürdün.
Bilmem
senin de için, yandı mı için için,
Bildirmedin
yar niçin, hep bu zanna düşürdün.
Aşka
düşen gönlümü, çiğken pişen gönlümü,
Ey yar
bu şen gönlümü, hep suzana düşürdün.
Gönlümün
közdür içi, Öz’dendir, öz’dür içi,
Sevmek
miydi ki suçu, uzağına düşürdün.
Özden
der ki eden sen; ruh sen, ruhta beden sen,
Yar,
gönlümü neden sen, tuzağına düşürdün.