• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/pages/Abdülkadir-Geylani-Derneği/449321835176851
  • https://twitter.com/KADRDERV
SİTE MENÜSÜ
GÖRÜNTÜLÜ MEALLİ KUR'AN-I KERİM HATMİ ŞERİFİ
NAMAZ VAKİTLERİ
Site Haritası

MEHMET ÖZDEN BİÇER / TASAVVUFİ ŞİİRLER

Çalış, çabala; yapış, bırakma. Sana lazım olan şey kendiliğinden gelmez. Rızkını kazanmak için nasıl çabalıyorsan, manevî çöküntü­den kurtulmak için de öyle çabala. Kendini iyi işler yapmaya zorla.

(Şeyh Abdülkadir Geylani k.s.)

GAYRET ET


Gayret eyle ey talip, Maksudun olsun nasip,
BazAllah derde tabip, Allah için gayret et.

Seherlerde kıl talep, Hakk rızasın gözle hep,
Gayret vuslata sebep, Allah için gayret et.

Şu nefsin bir yana ko, Bu yolda engeldir o,
Himmet eyler Şeyh Ciddo, Allah için gayret et.      

Aşkın ateşine yan, Hakk'ı can-ı dilden an,
Der ki Şeyh Hacı Rıdvan, Allah için gayret et.

Hakkın gülleri solmaz, Heyben gayretsiz dolmaz,
Bu yol gayretsiz olmaz, Allah için gayret et.

Kendinden bilme sakın, Gayret lütfudur Hakk'ın
Esrarını gör farkın, Allah için gayret et.

Hele geç nefsi hazdan, Alırsın nasip yazdan,
Elbet lütfeder Yezdan, Allah için gayret et.

Vakit kısa yol yaman, Sarıl gayret et aman,
Boşa gitmez hiç çaban, Allah için gayret et.

Şeyh Rıdvan gibi sen de, Ol Özden yola bende,
Görürsün canı tende, Allah için gayret et.


12.09.2010


 
DERVİŞLİK ATEŞTEN GÖMLEK

Dervişlik ateşten gömlek, giyebilene aşk olsun,
Hakk'ın rıza lokmasını yiyebilene aşk olsun.

Yollar çetin menzil uzak, bu yollarda her şey tuzak,
Çağırıyor Hazreti Hakk, gidebilene aşk olsun.

Veda edip külli vara, şu nefsini çeken dara,
HalilUllah gibi nara, girebilene aşk olsun.

Arama hiç derde çare, derviş isen ol biçare,
Mansur gibi canı yare, verebilene aşk olsun.

Çözüp enel Hakk sırrını, bir eyleyen tüm varını,
Mansur gibi esrarını serebilene aşk olsun.

Gözle, Özden sen hedefi, Hu bilerek her nefesi,
Meydanda bu sırla defi, vurabilene aşk olsun.


10.09.2010

GİRDİM KIRKLAR MECLİSİNE

Girdim kırklar meclisine Abdülkadir (k.s.) Pir dediler.
Tekkesinin eşiğine yüzün gözün sür dediler.

Hizmet eyler derviş her an, bulur himmet bulur eman,
Hakk'ı görür hep o zaman, göremeyen kör dediler.

Bu yol dervişlik yoludur, talip isen edepli dur,
Edep eden lütuf bulur, bu gerçeği gör dediler.

Kadiridir gül derenler, Gönlünü Hakk'a verenler,
Onlardır işte erenler, sen de gönlün ver dediler.

Kurulur aşk ile meydan, defe vurur şah-ı merdan,
Geçilir aşk ile serden, Nefsi posta ser dediler.

 Artık bu gafletten uyan, Sıdk ile Allah'a dayan.
Şeyh Ciddo gibi sen de yan ki olasın er dediler.

İşit esma zikrini duy, Kalmaz Özden, hiç çirkin huy.
Şeyhin Hacı Rıdvan'a uy, sen de Hakk'a er dediler.


09.09.2010
 


GEL ALLAH'A DÖNELİM GEL

Ey gönlüm dünya fani,gel Allah'a dönelim gel.
Ecel gelmeden ani, gel Allah'a dönelim gel.

Baharın kışa döner, devranın boşa döner,
Yolun hep başa döner, gel Allah'a dönelim gel.

Dünya zehirli oktur, derdi elemi çoktur,
Asla vefası yoktur, gel Allah'a dönelim gel.

Sayılı günler bitip, gençlik solmadan yitip,
Nefsi kenara itip, gel Allah'a dönelim gel.

Zevki sefası yalan, sonunda hiçtir kalan,
Olmadan her şey talan, gel Allah'a dönelim gel.

İçip o aşk-ı meyi, yare veren her şeyi,
Neyi kaybeder neyi, gel Allah'a dönelim gel.

Tut Kadiri yolunu, şu Hüseyni kolunu,
Gözle sağın solunu, gel Allah'a dönelim gel.

Hakk'a ermekse gayen, zayi olmadan payen,
Yen Özden, nefsini yen, gel Allah'a dönelim gel.


Nisan 2010


YA BAAZALLAH! HİMMET EYLE

Ya BazAllah! Ebu Salih, el Hasani vel Hüseyni,
Ya Abdülkadir Geylani! Himmet eyle himmet eyle

Kışa döndü gönlüm yazdan, nasibim yoktur niyazdan,
Ey Hakk dostu ! Şir-i Yezdan, Himmet eyle himmet eyle.

Seherleri gözledim hep, yıllar geçti bitmedi şeb,
Gavs-ül Azam Baaz-ül Eşheb, Himmet eyle himmet eyle.

Amellerim geçmez pula, giremedim ben bir yola,
Ne olur bu kemter kula, Himmet eyle himmet eyle.

Şu Bağdat'tan bir yel eser, hep hasretlik bana düşer,
Gelsin vuslat gitsin bu şer, Himmet eyle himmet eyle.

Hakk'a olsun gidişimiz, Rıza olsun her işimiz,
Ey batmayan güneşimiz, Himmet eyle himmet eyle.

Bu derdime derman sende, vuslatıma ferman sende,
Vuslat için geldim ben de, Himmet eyle himmet eyle.

Gül-i handan har olur mu, aşıklara nar olur mu,
Hakk'tan gayrı yar olur mu, Himmet eyle himmet eyle.

Kandil-i nuranisin sen, sen Pir-i piranisin sen,
Dilenciyim kapında ben, Himmet eyle himmet eyle.

Özden derki yüzüm kara, yüreğimde binbir yara,
Öyle düşmüşümki dara, Himmet eyle himmet eyle.


09.07.2010


FERYAD-I FİGAN ETME BELADAN

Feryad-ı figan etme beladan ey biçare,
Daimi şükür eyle, tevekkül edip yare.

Bildin ise vereni, bela sefadır sana,
Bilmedin ise eğer, dünya cefadır sana.

O'nsuz sarayda olsan, saray sana dar gelir,
O'nunla zindanda ol, o zindan gülzar gelir.

İşit Özden esrarı, her nefesin Hu işte,
Allah'tan uzak olmak, asıl bela bu işte.


28.09.2009

NEFS VE BEN


Bir ben var ki içimde, varlığı bende sancı,
Sahibine isyankar iki yüzlü yalancı,
Bu kendinden habersiz bu kendine yabancı,
Bu kendini bilmeyen bu kişi ben değilim.


Bend vurulabilir mi suların sinesine,
Sen bir adım gel dağlar  ses vermez mi sesine,
Engeli kendisidir insanın kendisine,
Bu bendini bilmeyen bu kişi ben değilim.

Kendinle savaştır bu ömrümce akın akın,
Ne kendine uzaksın ne de kendine yakın ,
Sürünmekten perişan, bu çaresiz, bu şaşkın,
Bu fendini bilmeyen bu kişi ben değilim.


2009

HAYAL  DENiZi 


Bu dünyanın cümbüşü önce bana hoş geldi
ölüm düştü aklıma sonra her şey boş geldi

Bir başkaları vardı bizden önce bu yerde
Bu tenha sokaklarda, bu sufli caddelerde

Bizden sonra da yine başkaları olacak
Çift kapılı bir han bu boşalacak dolacak

Gidenler her şeyini bırakırlar bu handa
Bir yanda vuslat varken ayrılık var bir yanda

Ne mal ne mevki ne yar dünyadan elde kalan
Yalnız iman ve amel  bundan gerisi yalan

Dünya koca bir hayal her zevkinde bir son var
Bir hayalin peşinde geçip gidiyor yıllar

Kimse kalıcı değil bu hayal denizinde
Ne mutlu gidenlere son resulün izinde


2009

YEN ŞU EMMARE NEFSİ


Yen şu emmare nefsini yen Allah'a dönsün artık,
Heva heves yangınların edebiyyen sönsün artık.

O'nu bulan O'nla olan gönüller neyi kaybeder,
O'nsuz dünya senin olsa hepsi tasa hepsi keder.

Solup gitmeden gençliğin, nefs söndürmeden şanını,
Gel Yar ile vuslat ol da, Hak ile kes nişanını.

25.08.2010


O' Aramakla bulunmaz ancak bulanlar devamlı arayanlardır.

(Beyazıd-ı Bistami k.s.)

  
ARAMAKLA BULUNMAZ


Gel ara o yari sen talip ol da ,
Yüreğin bulsa da hoş, bulmasa da,
Aramak marifet zaten  bu yolda,
Hakikat olsa da hoş, olmasa da.

Yen aşıksan önce emmareyi yen,
İç aşkın meyini geç can-u tenden,
İçmeden de sarhoş olursun zaten,
Kadehin dolsa da hoş, dolmasa da.

Boş gelir bu yolda çoğu gidenler,
Talihsizse yanar  ruhlar ve tenler,
Boş ver be ey talib sen canını ver,
Talihin gülse de hoş, gülmese de .

Aşıkların kalbi olur hep yanık,
Bilmez el bu sırrı sen kal uyanık,
Deli derler sana boş ver ey aşık,
El seni bilse de hoş, bilmese de.

Gel Özden hep yalvar ol niyaz  ile,
Tevhidin sırrından  ol avaz ile ,
Beklemek de güzel yari naz  ile ,
Sonunda gelse de hoş, gelmese de.

 13.09.2010


Tövbe edin. Acziyetinizi ve kusurlarınızı itiraf edin. Tövbe Hak’kın (c.c.) Yeryüzünü öldükten sonra suyla tekrar dirilttiği ‘Hayat’ sıfatıdır. Hak, kalpleri öldükten sonra tekrar tövbe ve uyanıklık ile diriltir.

(Hazreti Pir Abdülkadir Geylani k.s.)

TÖVBEYE GEL TÖVBEYE

Yakin almak istersen tövbeye gel tövbeye,
Hakk'a varayım dersen tövbeye gel tövbeye.

Geç şu nefs-i hevadan, uzaklaş masivadan,
Ne buldun bu dünyadan, tövbeye gel tövbeye.

Çevir yüzünü halktan, lütuflar gelsin Hakk’tan,
Bin pişman olaraktan tövbeye gel tövbeye

Gider yüzün karası, geçer kalbin yarası,
Her günahın sonrası tövbeye gel tövbeye.

Gönülden eyle ahı , şevk ile an Allah’ı,
Siler cümle günahı tövbeye gel tövbeye

Aldanma dünyaya sen, dünyadır rüsva eden,
O son vakit gelmeden tövbeye gel tövbeye.

Günahlarından arın, gelir dile dildarın,
Çok geç olmadan yarın Tövbeye gel tövbeye.

Veda et cismü cana,  eresin o  sultana,
Söz verdin Şeyh Rıdvan'a, tövbeye gel tövbeye.

Eğer ettiysen biat, sadık ol sivayı at,
Ne güzeldir sadakat  tövbeye gel tövbeye.

Yol kadiri  yoludur, tövbe eden uludur,
Hakk'ın gerçek kuludur tövbeye gel tövbeye.

Özden sen de dervişsen geç bu can ile tenden,
Hayır çıksın hep senden tövbeye gel tövbeye.

 13.09.2010


VELİLER SULTANI PİR ABDÜLKADİR (k.s.)


Ey baazül eşheb sahibüz zaman,
Veliler sultanı Pir Abdülkadir (k.s.)
Medet et methine destur el aman,
Veliler sultanı Pir Abdülkadir (k.s.)

Ateşlere girse yanmaz dervişin
Keramette yoktur senin bir eşin
Kıyamete kadar batmaz güneşin
Veliler sultanı Pir Abdülkadir (k.s.)

Ey kutbul muazzam  ey siyer-i pak
Miracda resule sen oldun Burak
Sana dostum demiş ol hazreti Hakk(c.c.)
Veliler sultanı Pir Abdülkadir (k.s.)

Orucun tutardın daha bebekken
İsa nebi gibi konuştun erken
Musa gibi kelam oldun Hakk’a sen
Veliler sultanı Pir Abdülkadir (k.s.)

Senin dervişindir Hakk yolu bilen
Senin himmetindir hicabı delen
Ey çağırılınca imdada gelen
Veliler sultanı Pir Abdülkadir (k.s.)

Söylemedin asla hayatta yalan
Sen'le felah buldu her darda kalan
Sen’ ki peygamberden iltifat alan
Veliler sultanı Pir Abdülkadir (k.s.)

Sen himmet etmesen feyiz alınmaz
Sen izin vermesen veli olunmaz
Senden daha eri asla bulunmaz
Veliler sultanı Pir Abdülkadir (k.s.)

Ne olur himmet et Özden kuluna
Ben de dahil olam kutlu yoluna
Himmetin üstümde daim buluna
Veliler sultanı Pir Abdülkadir (k.s.)

14.09.2010

Kal ehli olma, Hal ehli ol. Sözün amelinin yavrusu olsun.

(Hazreti Pir Şeyh Abdülkadir Geylani k.s.)


HABERİN VAR MI ?


Ey! Derviş, durmadan cevher saçarsın,
Saçtığın cevherden haberin var mı,
'Kurban ol' denilse, ilk sen kaçarsın,
Senin dervişlikten haberin var mı ?

Ene-l Hakk sırrından hep dem vurursun,
Hakikat, marifet deyip durursun,
Tarikat alırsın, def'e vurursun,
Senin şeriatten haberin var mı ?

Mecnun olunmadan leyla bulunmaz,
Şu tenden geçmeden canla olunmaz,
Masiva içinde Mevla bulunmaz,
Ey! Gafil, nefsinden haberin var mı ?

Kah cennete girer, koşar durursun,
Kah yıkar bendini aşar durursun,
Lafla derviş olur, coşar durursun,
Hiç senin halinden haberin var mı ?

Düş aşk'a, aldığın nefes 'Hu' olsun,
Her nereye baksan o Ahu olsun,
Sözün amelinin yavrusu olsun,
Senin, amelinden haberin var mı ?

Daha haberin yok fıkıhtan dinden,
Sen bahsediyorsun ilm-ü ledünden,
İnsaf et gel utan biraz Rabb’inden,
Ey! Gafil, kendinden haberin var mı ?

Bu gönül işidir mal ile olmaz,
Takkeyle, yelekle, şal ile olmaz,
Bu yolda dervişlik kal ile olmaz,
Ey! Talip, bendinden haberin var mı ?

Dervişsen yari de, kali de bırak,
Hal ehli ol sonra hali de bırak,
Koy tüm varlığını bir yana bırak,
Ve hiç ol, hiçlikten haberin var mı ?

Derviş tevazuda olur yer gibi,
Nefsinle savaşır bir nefer gibi,
Şeyh Rıdvan’a bak da, ol O' er gibi ,
Ey Özden, şeyhinden haberin var mı ?


15 Eylül 2010 Çarşamba


OL MUHAMMED EMİNDİR

Kadiridir yolumuz,
Hüseynidir kolumuz,
Sofi bizim gülümüz
Ol Muhammed Emindir
Şanlı Peygamberimdir.

Şeyh Geylani Pirimiz
Kurbandır her birimiz
Sofi bizim yarimiz
Ol Muhammed emindir
Şanlı peygamberimdir

Selam sana Medine
Sende meftun nebime
Nasıl yanmaz bu sine
Ol Muhammed Emindir
Şanlı Peygamberimdir

Miraçta peygamberler
Saf tutmuş O'nu bekler
Hayran ona melekler
Ol Muhammed emindir
Şanlı peygamberimdir

Özden, gönül gözün aç
O’nun sevgisi ilaç
Hepimiz o’na  muhtaç
Ol Muhammed emindir
Şanlı peygamberimdir

15.09.2010

                                

 

DERVİŞ OLALIM GÖNÜL 

Geçip mülkü fenadan, derviş olalım gönül,
El çekip masivadan, derviş olalım gönül.

Yeter karardı mahın,  yeter bunca günahın,
Oniki imam şahın, derviş olalım gönül.

Pirimiz Şeyh Geylani, himmet eyler alani
Nedir seyrine mani, derviş olalım gönül.

Gel himmet iste pirden, arın günahtan kirden,
Hu diyelim hep birden , derviş olalım gönül.

Ba'zAllah Abdülkadir, cümle tarikatta pir,
Destur al meydana gir,  derviş olalım gönül.

Varıp şeyh'ler şeyh'ine, yüz sürüp eşiğine,
Şeyh Ciddo Hüseyin'e, Derviş olalım gönül.

Rehbersiz yol virandır, Rehber yüce Kur'an ‘dır ,
Şeyhin Hacı Rıdvan'dır, derviş olalım gönül.

Taatten alalım tat, feyizler gelsin kat kat,
Sevenler buldu vuslat, derviş olalım gönül

Özden, kimlerdir yanan, Allah aşkıyla her an ,
Kuruldu yine meydan, derviş olalım gönül

                                                
16.09.2010


 DOST BAĞININ GÜLÜYÜM

Dost bağının gülüyüm, 
Kadiri bülbülüyüm,
Pir Geylani yanmış aşka,
Ben o aşkın külüyüm.
Hacı Rıdvan yanmış aşka,
Ben o aşkın külüyüm.

Turnalar allı olur,
Aşıklar halli olur,
Aşka düşen dervişler de, 
Meydanda belli olur.
Aşka düşen aşıklar da,
Meydanda belli olur.

Şah-ı merdane misin,
Hakk ka pervanemisin,
Şahım Ali serden geçmiş,
Sen de serdane misin.
Şeyhim Rıdvan serden geçmiş,
Sen de serdanemisin.

Aşıksan vur aşkla defi,
Vur ki Şeyh Ciddo duysun,
Coşkumuzu, Pir Geylani,
Yükseltsin arşa sunsun. 
Tevhidleri Pir Geylani,
Varıp Mevlaya  sunsun.


17.09.2010


            

Hz. Pir'in sözü: (Hazihî kademenî küllü veliyyullah) "Benim ayağım, bütün evliyaların başının ve omuzunun üzerindedir " Yine Hz. Pir'in sözü: (İzzeti Rabb'i lâ yezalü yediy Alâ Re'si mürîdî) "Ben, Rabbımın izzetine yemin ederim ki, müridimin başının üzerinden elim eksik olmaz, kıyamete kadar", diye buyurmuştur. 


YA HAZRETİ PİR ABDÜLKADİR GEYLANİ


Velayette eşi yok, Şeyh Geylani tek,
Hakk yolu Kadirilik, cümle yoldan  yek
Tut elimden beni de Hak yoluna çek ,
Ya hazreti pir Abdülkadir Geylani.

Himmetin çare olur her müşgul işe,
Himmetinle gider gam, kalmaz endişe,
Ne olur himmet eyle, bu hor dervişe,
Ya hazreti pir Abdülkadir Geylani.

Sensin çağırılınca tez yetişen hep,
O yüce himmetindir  felaha sebep,
Ey sultanül evliya Baazül eşheb,
Ya hazreti pir Abdülkadir Geylani.

Nasıl anlatsın dilim kerem kanını,
Acizim söylemekten ol nişanını,
RasülUllahtır öven senin şanını,
Ya hazreti pir Abdülkadir Geylani.

Ayağın her velinin başında taçtır,
Çünkü cümle evliya sana muhtaçtır,
Himmetin velayette Hakk'a araçtır,
Ya hazreti pir Abdülkadir Geylani.

Himmetinle atılır vuslata kemend,
Himmetinle veliler olur Hakk’ka bend,
Senin nakşınla olmuş Şah-ı Nakşibend,
Ya hazreti pir Abdülkadir Geylani.

Bütün güneşler battı batmayan sensin,
Sen sahibüz zamansın himmet edensin,
Bütün tarikatlarda vasla nedensin,
Ya hazreti pir Abdülkadir Geylani.

Ey Allah’ın şahini beni de avla,
Avla ki Özden olsun talib-i Mevla
Yolunda talip olmak cümleden evla,
Ya hazreti pir Abdülkadir Geylani.


20.09.2010


Muttakilerden olunuz. Şirk dışta da olur, içte de. Dıştaki şirk putlara tapmaktır. İçteki şirk ise ALLAH’ı (c.c.) bırakıp insanlara dayanmak, onlara güvenmek ve zararı da, faydayı da onlardan bilmektir.
( Hazreti Pir,  Şeyh Abdülkadir Geylani k.s. )

                                              

HU  DİYEREK  


Hırkamızı haydardan biçelim Hu diyerek,
Bir yar için bin yardan  geçelim Hu diyerek.

Çıkıp aşkla meydana, Allah de yana yana.
Aşk meyin kana kana içelim Hu diyerek.

Hakk’tan bilip her işi, terk edelim  teşvişi,
Hak ile Hakk dervişi olalım Hu diyerek.

Gönülden edip ahı, terkeyleyip günahı,
Haydi güzel Allah’ı bulalım Hu diyerek.

Kadiriysen kalk davran, işte aşk işte meydan,
Meydanda aşkla devran edelim Hu diyerek.

Gel sofi bundan gayrı , olalım candan  ayrı ,
Anıp vuslatı Yarı coşalım  Hu diyerek.

Biz de yanalım Hakk’a, yar mi var O’ndan başka,
Şehy Ciddo gibi aşka düşelim Hu diyerek.

Gel Özden Hakk'ı anıp, boyasıyla boyanıp,
Şeyh Rıdvan gibi  yanıp  pişelim Hu diyerek.

  
23.09.2010

YANDI 


Bende bir aşk ateşi var, yele döktüm yel de yandı,
Sana olan aşkımı yar, sele döktüm sel de yandı.

Bu aşkımı yoktu bilen, ben yanardım sümbül ilen,
Sonra garip bülbül ilen, güle döktüm gül de yandı

Yollarımı baş eyledim, yüreğimi yaş eyledim,
Hep sırrımı faş eyledim, dile döktüm dil de yandı.

Nasıl çıkarım serine, ateş düşmüş en derine,
Hep içimi yar yerine, ele döktüm el de yandı.

Yandı Özden, Hakk’a yandı, boyasıyla hep boyandı,
Bu aşk kapıya dayandı yola döktüm yol da yandı.


23.09.2010

Sakın yaptığınız işlerde ve bulduğunuz manevi halde kendi gücünü görmeyin. Bu hal kişiyi azdırır ve yaratanın rahmet nazarından uzak bırakır.

(Şeyh Seyyid AbdülKadir Geylani k.s. )  

Yine Hazreti Pir şöyle buyurmuştur: 
Bu yolda gayret göstermek gereklidir fakat; gösterdiğin gayretin ve yaptığın amelinle bir yere gelebileceğini asla düşünme, böyle düşünmek kendinde varlık görmektir.Böyle düşünmek bu yoldaki en büyük felaket ve nasipsizliktir. Senin amelin beş para etmez. Bu yolda ilerlemek senin amelinle değil, Allah’ın rahmeti ve lütfu ile olur.

                                                                       

KENDİNDEN BİLME SAKIN 


Derviş terk et teşvişi,kendinden bilme sakın,
Yaptığın hiçbir işi, sen senden bilme sakın,
Nefsine aldanma sen, topraktır bu can bu ten,
O’dur gören işiten, sen tenden bilme sakın.

Hakkın rızasıyladır bu yolda ilerlemek,
Hak nasib eylemese boşadır bütün emek,
Şirktir sana ey derviş! Şirktir sana ben demek,
Aman! kendi kendini benlikten bilme sakın.

Kali bırak Hakk için, hal eyle kanaatı,
Sen kendini görürsen,vaslın yok mümkünatı,
Bu ilmi bu irfanı, cihandaki sanatı,
Ol’ emridir eyleyen  sen  fenden bilme sakın.

Ey Özden, amelleri, kıldığın namazları,
O’na talip olark ettiğin niyazları
Hastalığı şifayı  yorgunluğu  hazları,
O’dur sana hep veren, bedenden bilme sakın.

23.09.2010


Ve andolsun ki insanı Biz yarattık. Ve nefsinin ona ne vesveseler vereceğini biliriz. Ve Biz, ona şah damarından daha yakınız.

Kaf Süresi Ayet:16

Sonra onu düzenli bir şekle sokup, içine kendi ruhundan üfledi. Ve sizin için kulaklar, gözler ve gönüller var etti...

Secde Süresi Ayet:9


Ruh O'ndan başkası değildir.

(Hazreti Pir Abdülkadir Geylani k.s.)


 

İmam Şibli k.s. Hazretlerine sorarlar:

Allah’ı sevdiğin halde bedenin nasıl şişman olur.

Şöyle cevap verir;

Bedenimle değil, kalbimle sevdim, seven kalbimdir, tenim yabancı.

BANA BENDEN DE YAKIN


Sen Özden! Ne ararsın yaban elde hele dur,
O yar yakınındadır , tenden içredir o yar,
Farkına var gözün aç, senin içinde durur,
Sana senden de yakın senden içredir o yar.


Sen gurbette değilsin, gurbet içinde senin,
Ne uzak var ne yakın, kurbet içinde senin,
Ruhun zaten o yardır, gurbette olan tenin,
Sana genden de yakın genden içredir o yar.


Bu alem bir muamma, içinde ben yabancı,
Ruhum O'na aşina, içimde gen yabancı,
O’na müştak gönlümdür, yoksa bu ten yabancı,
Bana benden de yakın benden içredir o Yar.

24.09.2010


                                                     

 Yan! diyorum içime! Sadece sen yan !.. Ve
"Dayan!" diyorum gönlüme!.. " Herkes mutlu olsun ! Sen dayan!.. Aşk
dediğin ya Allah'tan gelmeli... Ya Allah İçin Olmalı... ya da Allah' a
ulaştırmalı ; Yoksa yerle bir olmalı... (Hz. Mevlana)

                                                
YAK BENİ DE  


Yanan yanmış aşkına pervaneler misali,
Düşer mi Özden'e de  bir paresi aşkının ,
Duydumki ne teselli ne de bir vuslat  hali,
Yanmakmış aşıklara tek çaresi aşkının.

Zemheri oldu gönlüm, hiç baharım kalmadı,
Düştüm halkın gözünden bak ağyarim kalmadı,
Yak beni de aşkına gayri yarim kalmadı,
Razıyım düşse bana  bir zerresi aşkının.

Yak kalbimi kararan şu mahıma hiç bakma,
Sen Gafursun Rahimsin günahıma hiç bakma,
Feryadı figanıma ve ahıma hiç bakma,
Gitmesin yüreğimden  hiç yaresi aşkının.


24.09.2010

“Gerçekten biziz sana Kevser (Hz. Fatıma ile Ali’den devam eden günahsızlar) veren. Rabbin için namaz kıl kan akıt-kurban kes. (Ya Muhammed) Sana laf atanın soyu kesilecektir”. (Kevser:1-3)

Allah, siz Ehl-i Beyt’den bütün kötülükleri kaldırmayı irade etti ve sizleri tertemiz kıldı”. (Ahzab-33)

İslâmın esası, bana ve Ehl-i beytime sevgidir " [İbni Asakir]

Ehl-i beyti seveni Hak teâlâ sever, buğz edene de buğz eder " (İ Asakir)

Ehli beytime, cehennemlikten başkası buğzetmez " [İ Ahmed]

Vallahi Ehl-i beytimi sevmeyenin kalbine iman girmez " [İ Ahmed]

Ya Rabbi, Hasan'la Hüseyin'i seviyorum Sen de sev Bunları sevenleri de sev!" [Tirmizi]
 
Kızım Fatıma'nın adı "Allah onu ve sevenlerini Cehennemden korur" manasındadır [Deylemî]

Ali'yi sevmek, ateşin odunu yaktığı gibi, Müslümanların günahını yok eder "[İ Asakir]

Ali'yi seven, beni sevmiştir Ona düşmanlık, bana düşmanlıktır Onu inciten beni " incitmiştir Beni inciten de Allahı incitmiş olur " [Taberânî]

Ali'yi ancak mümin olan sever ve ona ancak münafık olan buğzeder "[Nesâî]

                                          

METH-İ EHL-İ BEYT    


Ey nebiler serveri, makam-ı Mahmud sahibi,
Güzel ahlakın menbaı, Ey Allah’ın habibi,
Şefaatını umarız biz de ceza gününde,
Şefaat et bize de ey gönüllerin tabibi.

Cüret etmiştir gönlüm, ehli beytinin methine,
Bakmadan hiç aczine, günahına ve haddine
Ya Hazreti Muhammed, sen şefiul mücriminsin
Affeyle cüretimi, sığınmışım himmetine

O’ Allah’ın aslanı,  yiğitlerin şahıdır O,
Zalimlerin kabusu, mazlumların ahıdır O,
O’ hazreti imam Ali, KeremAllahü veche,
İlm şehrinin kapısı, feleklerin mahıdır O.

Serveri nebinin kızı, takva abidesidir,
O Cennet kadınlarının hanım efendisidir,
Nesl-i Nebi kevseri, Fatımatüz Zehradır O,
İmam Ali'nin zevcesi, bizlerin annesidir.

Dedesi Rasülullaha çekmişti huyu suyu,
Hilim şevkat sahibiydi, pek yumuşaktı huyu,
O hazreti imam Hasan, müttakilerin başı,
Çokça ibadet ederdi, sevmezdi hiç uykuyu.

O yiğitler yiğidi, zalime bükmeyen boyun
Zulüm karşısında arslan, Hakk karşısında koyun,
O Hazreti Hüseyin,  Rasülullahın evladı,
Övüncü ehli beytin, o pak ve o kutlu soyun.

Ehli beyti sevmek bilki farz-ı ayındır bize,
Ehl-i beytin himmetiyle çıkar yokuşlar düze,
Onların sevgisiyle kavuşur gece gündüze ,
Onların himmetleri daim olsun üstümüze.

Onlara ram olmayan kalp, serkeştir hep huysuzdur,
Nasipsizdir hayırlardan, rahmete aç suzuzdur,
Ehl-i beyt sevgisini Mevlam versin gani gani ,
Bilki onları sevmeyen, ya imansız ya soysuzdur.

27.09.2010

“Ey Muhammed! Heva ve Hevesini kendine İlâh edineni gördün mü? Ona sen mi vekil olacaksın?”Furkan Süresi Ayet:43,

Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor: “Yüce Allah’ın yanında gök kubbe altında Allah’tan başka tapınılan tanrılar içinde, kendisine uyulan heva (aşırı istek ve tutkular)dan daha büyüğü yoktur.”  

Hz. Ali (r.a.) buyuruyor: “Hakkınızda iki şeyden endişe ederim: Heveslere uymak ve tul-i emel... Heveslere uymak, hakk’ı görmeyi, hakk’a uymayı önler; tul-i emel de ahireti unutturur”.

Nefsin, hevayı hevesten kaynaklanan arzularına meyil etmek, tapınmak için put yontmak gibidir. Arzuya uyulursa put yontulmuş tapınma gerçekleşmiş demektir. Çünkü Allah'tan gayrı her arzu bir puttur.İşte bu yüzden  hevayı hevese uymak , cahiliye dönemindeki put yontup tapmak ile aynıdır.


                                
İÇİNDEKİ PUTLARI KIRMADAN OLMAZ

Hakk’a ermek dilersen, ben de yanayım dersen,
İçindeki putları kırmadan olmaz gönül,
Makbul olacak sanma  canını bile versen,
İçindeki putları kırmadan olmaz gönül.


Düşüp aşka yanmadan, yar yolu mu gözlenir,
Hiç tadını bilmeden, aşk meyi mi özlenir,
Heva heves putları hep içinde gizlenir
İçindeki putları kırmadan olmaz gönül.


Ömür gelip geçiyor oyalanma günahla,
Sonra pişman olursun kalırsın ahla vahla,
LAİLAHEİLLALLAH  denen eşsiz silahla,
İçindeki putları kırmadan olmaz gönül.


Şirk putları kırıldı ve Kabe  temiz oldu,
Ondan sonra orası  bizim kıblemiz oldu,
Yeter heva putların iyice semiz oldu,
İçindeki putları kırmadan olmaz gönül.


Cansız ceset gibidir hep senin amellerin,
Ruhun hangi diyarda namazda iken tenin,
Ne namazın namazdır ne duan dua senin,
İçindeki putları kırmadan olmaz gönül.


Özden der hevadan geç, ilah edinme onu,
Putlar yontma arzundan, feci azaptır sonu,
Bu sözümü destur al iyice belle bunu,
İçindeki putları kırmadan olmaz gönül.

28.09.2010

İlk başlarda kendimi talip Allah’ı Matlub sanırdım yanılmışım, ben talip olmadan önce o bana talip olmuş, ben sevmeden önce O beni sevmiş.Talip de O’ymuş Matlup da,  Seven de O, sevdiren de ( Beyazıd-ı Bistami k.s.)

                                                                                   

O DOSTTUR 

Gül mü yoksa bülbül mü, bu ahü  zar eyleyen,
Alev mi  yoksa kül mü, gönlümü nar eyleyen .

Körükleyip közümü, nedir yakan özümü,
Dosttur yaşlı gözümü, böyle pınar eyleyen.

Gül-i zarım hardır hep, gönlüm ahü zardır hep,
Hep aynı rüzgardır hep, bu tarumar eyleyen .

Bir yakıp bir söndürüp, kalbimi hep döndürüp
Beni gurbete sürüp dosttur ağyar eyleyen.

Özden dosttur öldüren , sana seni bildiren,
Önce talip olduran, sonra da yar eyleyen.

                                           
29.09.2010 

                                  

OL YAR İLE SEHERLERDE 


Garip bülbül ne ağlarsın, hep zar ile seherlerde,
Bu gönlümü ne dağlarsın sen nar ile seherlerde.

Yetmez midir gülün nazı, bak geçiyor ömrün yazı ,
Sil o gülü kalpten kazı, bizar ile seherlerde.

Gülü niden gülzar varken, külü niden sen nar varken,
Ne yanarsın o yar varken, ağyar ile seherlerde.

Dertli dertli hep inlersin, ne söz anlar ne dinlersin,
Aşkı bulmak mı dilersin, bul yar ile seherlerde.

Özden derki yeter firak, dünyadan geç gülü bırak,
Hakk aşkına gönlünü yak, ol yar ile seherlerde.

                                               
30.09.2010

 

Ey oğul! Eğer bütün kalbin ve himmetinle O’na (CC) döner ve O’nun (CC) rahmet kapısına yapışırsan, kendin ile şehvetler arasına demirden bir set çekersen, kabri ve ölümü baş ve kalp gözünün önüne dikersen, Hakk’ın (CC) seni gördüğü, senin yaptığını bildiği ve senin yanında olduğu şuurunu gözetirsen, fakir ile yetinir, iflasa razı olur, hudut içerisindeki aza kanaat edersen ki bu, emirlere sarılmak ve nehiylerden kaçınmanın ta kendisidir. ve kaderin getirdiğine sabredersen Allah’ın (CC) senin hakkındaki hükmü senin için ayan beyan olur. Bu hal üzere devam edersen kalbin Rabbin (CC) ile mülaki olur. Sırrın O’nun (CC) katına girer. İşte o zaman eşya sana keşfolunur. Gözün gözünü görürsün. Emirül-mü’minin Ali bin Ebu Talibin (KV) dediği gibi olursun: “Perde kaldırılsaydı dahi yakinim artmazdı.” Yine, O’na (KV) derler ki: “Rabbini (CC) gördün mü?” Şöyle cevap verir: “Görmediğim Rabbe (CC) kulluk etmem!”


(Hz. Pir Abdülkadir Geylani k.s.)

 EY GÖNÜL KULAK VER PİR'E

Gel Özden kulak ver de piri dinle,
Sana Hakk sırrını, pir beyan eder,
Dönersen Hakk’a sen bütün kalbinle,
Hakk sana hükmünü hep ayan eder.

Aza kanaat et hududu gözet,
Kaim ol geceye sücudu gözet,
Terk eyle dünyayı Hakk’a rücu et.
Cümle işlerini Hakk payan eder.

Gafil olma sakın neyhten, emirden,
Şehvetle arana set çek demirden,
Kim tövbe eder de arınır kirden,
Ona yollarını Hakk, asan eder.

Aldanma meyletme kul yapısına,
Dön artık yüzünü Hakk kapısına,
Kendini vereni Allah aşkına,
Her iki cihanda Hakk, sultan eder.

Hakk seni görüyor bu şuru gözet,
Nefsine kabirden, ölümden söz et,
Gafletten uyandır hep nasihat et,
Gafiller her daim bil ziyan eder.

Dünyada kör olan ahrette de kör,
Hakk ile ol Hakk'ı bu dünyada gör,
Günahla arana çelikten ağ ör,
Rıza ve lütfunu Hakk ihsan eder.

Özden, sevgisinde kaim olanın,
İstikamet edip daim olanın,
Günahtan dönenin nadim olanın,
Hakk cümle harını gülistan eder.

05.10.2010


Seyr-i sulûk ehli kendi kemalatına doğru uruç ederken iki tür hareket eder. Biri mertebeleri merdiven basamakları gibi çıkar. Her basamakta irfanı artar, ama yorulur da; zira merdiven çıkmak yorucudur. Kendi yürür, yolu kendi kademiyle alır. Bir türü de vardır ki taşınır; refref gibi, burak gibi binekler buna işarettir. Taşınan insanlarla diğerleri arasındaki fark sadece taşındıklarını fark etmeleridir. Yoksa iki grup da taşınır. Ancak biri kendi yürüyorum sanır, diğeri taşındığının farkındadır. Kendi yürüyorum sananın benliğine bir pay çıkarması mümkündür. Taşınan ise sadece şükretme ve hamdetme makamındadır. (Hazreti Şeyhü’l Ekber Muhyiddin İbn-i Arabi k.s.)  

 SEYRİ SÜLÜK


 Seyri sülük ettirilir, seyri sülük edilmez
Kimisi bu sırrı bilir, kimisi de hiç bilmez.

Kimi kendinden sanır bu Hakk yolda yürümeyi,
Bilmez ki bu Hakk yol asla tek başına gidilmez.

Burak gibi ref ref gibi taşırlar her saliki,
Ki bir taşıyan olmasa asla seyir edilmez.

Saliki erdirirler emareden, raziyeye,
Bil ki hiçbir makama kendi çabanla erilmez.

Özden,senden sanma sakın eğer ilerliyorsan,
Ki seyri kendinden sanan asla ilerletilmez.

06.10.2010

                                                      
BÜLBÜL 


Mecnun gibi ne inlersin
Niçin bunca keder bülbül
Sineleri sin edersin
Mecnundan da  beter bülbül

Begayet edip zarını
Har etmişsin gülzarını
Bir gül için tüm varını
Harcamışsın yeter bülbül

Hani aşıktın O’ yare
Neden kapıldın ağyare
Seni kandırmış emmare
Deme sakın kader bülbül

Güle verdin nazarını
Kendin kazdın mezarını
Bul da Hakk’ın pazarını
Tezgahını git ser bülbül

Özden der geç emelinden
Neler çektin gül elinden
Fani aşkı temelinden
Yık kalmasın eser bülbül


27.04.1997

 

                                                    
GÖNLÜM 


Bakamazsan kalp gözünden
Alamazsın ta özünden
Çıkma artık Hakk sözünden
Beni nara atma gönlüm

Bilmez misin bu yol ince
Geçitleri pek derince
Bende dert var yeterince
Bir dert de sen katma gönlüm

Hakk yoluna dalan gözler
Özden derki neyi özler
Gece gündüz yari gözler
Seherlerde yatma gönlüm


02.07.1997

                                              
 
DÜNYA PAZARI  

Fani dünya bir han mıdır
Lezzetleri yalan mıdır
Söyle bana be ey bülbül
Gül mevsimi bir an mıdır

Hakk katından nazar oldu
Güzide bir pazar oldı
Kimi aldı kimi sattı
Son tezgahı mezar oldu

Boş gidenler püryan oldu
Özden gibi giryan oldu
O diyarda karlı olan
Bu pazarda alan oldu
  

22.10.1997

           


GÖNLÜME NASİHAT 

Ey gönül ne bu halin ne bu gümrahın senin
Har olmuş gülistanın kararmış mahın senin

Boş hevesler yüzünden bak ne hale gelmişsin
Koskoca gök yüzünü kaplamış ahın senin

Şu yatan mevtalardan hiç ibret almaz mısın
Ey asi gönül niçin bunca günahın senin

Hastalıktan mıdır bu zifirden kara halin
Yoksa yas mı tutarsın nerde sabahın senin

Artık dinle sözümü vaz geç yalan dünyadan
Yoksa böyle giderse bitmez eyvahın senin

Yaradandan geçip yaradılana sığınma
Hakk’a içten duadır bir tek silahın senin


Özden, durma tövbe et mağfiret sahibidir
Rahman ve Rahim olan yüce ilahın senin

  
01.10.1998

                                                

AŞK ATEŞİ 

Hiç alışamadığım gurbet ellerde, yıllarca seyran eyledim,
Yakıp yıktım gönül sarayımı, her bir katını viran eyledim.


Yıllar yılı ruhum, sarhoş rüzgarların önünde sürüklendi,
Bekledim heva rıhtımında, her dem gönlüme bin dert yüklendi.


Sonra görmediğim bir güzelin aşığı oldum ,hayranı oldum,
Hiç tatmadığım, yaşamadığım esrarlı bir aşkın ramı oldum.


Uzaklarda aramışım yıllarca O'nu, ruhumun yakınlarında buldum,
Yüreğimin sahile vuran dalga dalga akınlarında buldum.


Kaçma ne olur artık kaçma benden, yüreğimin fermanı oldun,
Gel ey güzel yüzlü sevgili gel , zalim derdimin dermanı oldun.


İstersen yak hicran ateşini yüreğimde mahşere kadar yansın,
Hep peşinde koşayım, bir yudum su verme, gönül ateşinle kansın.


Ancak saklama benden yüzünü, saklama göreyim bir kez olsun,
Sonra razıyım gönül vapurum yine en ağır yüklerle dolsun.


Hiç alışamadığım gurbet ellerde, yıllarca seyran eyledim
Yakıp yıktım gönül sarayımı , her bir katını viran eyledim.


Çorak yerlerde açmış yağmuru bekleyen bir ümitsiz gül oldu kalbim,
Ey ta özden yakan aşk ateşi aman ver, aman ver yandı kül oldu kalbim.


01.06.1999

                                      

EYÜPTE BİR AKŞAM 

Akşam oldu Eyüp’te her taraf tenhalaştı
Sabah yola çıkanlar menziline ulaştı


Bir ben kaldım burada böyle çaresiz bir ben
Yüreğime amansız bir hastalık bulaştı


Gönül yorgun bir asker atsız silahsız şansız
Yıllar yılı dinmeyen arzularla savaştı


Ey sultanlar sultanı Eyüp’ün onur tacı
Bir deva bul derdime ki dert başımdan aştı


Sen ki misafir ettin ah o yüce serveri
O andaki telaşın kim ne güzel telaştı


Şimdi belalı bir dem yaşanan bu akşamda
Kararan ruhumuzla şevkimiz vedalaştı


Özden'in yadı gibi öksüz kaldı hayaller
Kurumuşken göz yaşı şimdi böylesi taştı


1999(Eyüpte bir Ramazan)

                                          


KAPINA GELDİM


Bir ismin Gaffar bir isminde Kahharmış
Kahhar isminle denizler çarkalanmış
Dağlar bir pamuk yığını gibi atmış
Kahhar isminle nice kavimler yerin dibine batmış
Ancak duydum ki mücrimlere affın da varmış
Mücrimim kapına geldim Ya Rabbi


Sensiz güller bülbüllere harmış
Sensiz bahçeler aşıklara mezarmış
Her günahı ve sevabı meleklerin yazarmış
Ancak duydum ki tövbe edenlere affın da varmış
Tövbekarım kapına geldim Ya Rabbi


Sensiz saraylar zindan yürekler hep zarmış
Sensiz nefesler zehir eller ayaklar  marmış
Zikrinden bir an gafil olmak aşıklarına armış
Ancak duydum ki gafillere affın da varmış
Gafilim kapına geldim Ya Rabbi

06.11.1997

 

 

KOR GECELERDE


Kaybettiğin ruhunu ara sor gecelerde
Aşıkları kavuran yakan kor gecelerde


Daha ne zamana dek sürecek sarhoşluğun
Haydi uyan dost için dili yor gecelerde


Böyle miskince yatmak sana reva mı gönül
Bilmez misin yaradan ne diyor gecelerde


Bölük bölük açarak rahmet kapılarını
Dağ gibi günahları siliyor gecelerde


Aşıklar sadık yardan bir yakınlık umuyor
Ne cennet ne de huri diliyor gecelerde


Sense hala isyanda ve hala gaflettesin
Yatıyorsun kaygısız böyle hor gecelerde


Ey Özden, uslan artık ömür gelip geçiyor
Bir daha bu fırsatı bulmak zor gecelerde


Kaybettiğin ruhunu ara sor gecelerde
Aşıkları kavuran yakan kor gecelerde

  
11.11.1998

                                          

UYAN GECELERDE 


Ey gönül koy gafleti gel uyan gecelerde
Bu aşkın ateşine sen de yan gecelerde


O dostun kapısını bulup sen de çalıver
Hiç bıkkınlık gösterme gel dayan gecelerde


Şu ömür sermayedir yele verme ha sakın
Yaşlar akıt gözünden yari an gecelerde


Günahla dopdolusun haydi tövbe et artık
Dök bütün günahları gel ayan gecelerde


En içten dualarla o dosttan meded iste
Hıçkırıklarda ağla ol giryan gecelerde


Bunca günahın pası nasıl çıkar sanırsın
Mevlanın boyasıyla gel boyan gecelerde


Ey Özden, koy gafleti gel uyan gecelerde
Bu aşkın ateşine sen de yan gecelerde


1998

                               

KEREM KIL BU GÜNAHKARA


Kerem kıl bu günahkara, Ya Abdülkadir Geylani,
Ziyanımı döndür kara,  Ya Abdülkadir Geylani.


Ben ezelden beridir hep böyle virane gelmişim,
Gülizarım dönmüş hara, Ya Abdülkadir Geylani.


Dervişlerin içersinde var mı acep benim gibi,
Günahkar ve gönlü kara, Ya Abdülkadir Geylani.


Bunca mevsim içersinde hep zemheri yaşadım ben,
Eremedim hiç bahara, Ya Abdülkadir Geylani.


Dönemedim vatanıma gurbet eli mesken tuttum,
Bu yüzden hep gönlüm yara, Ya Abdülkadir Geylani.


Kerem kıl bu günahkara, Ya Abdülkadir Geylani,
Ziyanımı döndür kara,  Ya Abdülkadir Geylani.

  
25.10.2010

Bizim uğurumuzda mücahede edenlere gelince elbette biz onlara yollarımızı gösteririz ve şübhesiz ki Allah her halde muhsinlerle beraberdir. / Ankebut Süresi 69. Ayet    

Yolun başlangıcında mücahedesi olmayan , yoldan hiçbir nasip alamaz.Mücahede de murakabesiz tamam olmaz. Hz. Pir Abdülkadir Geylani  k.s.                                    

Yine bir sohbetinde hazreti pir şöyle buyurur:Tasavvuf yolu ancak iki şekilde katedilir:1- Mücâhede etmek, savaşıp didinmek, meşakkate alışmak ve yorulmak ile -sâlihler arasında mâruf olan ve yaygın olan yol budur-.2- Hakk’ın (CC) mevhibesi, karşılıksız bağışı olarak -bu da nâdir olur ve çok az kişiye nasip olur. 

Saadete kavuşmak, mücahedeyle  nefsin rızasını terk edip, Allahü tealanın rızasına koşmakla mümkündür. Saadete kavuşanlara müjdeler olsun. ( Ahmed er Rufai k.s.)

 Zühd sahibi olmak, dünyaya düşkün olmamak demektir, dünyevi arzu ve istekleri terk etmek adına, nefsle mücahede etmektir. Harama düşmek korkusundan dolayı, yetmiş tane helali terk etmektir. (Ahmet El Bedevi k.s.)

Bir mürid Allah'tan baska hatirina gelen her seyi terketmedikçe, bu yolda mesâfe katedemez.Ey evlâtlarim! Biliniz ki: Yolumuz hakîkate erme, tasdîk, dogru sozlülük, çalisma, amel, maddî-manevî temizlik, gozleri haramdan sakinma, eli, edep yerini ve dili koruma, mücahede yoludur. Her kim bunlara riâyet etmezse, istese de istemese de yolumuz onu reddeder. ( İbrahim Desuki k.s.)

 Sâdık müridin alâmeti şudur: Bir ân bile, Rabbini zikretmekten ve Murakebeden(Allah’ı devamlı hatırlayıp huzurda olduğunu düşünmek) ayrılmamalı ve O'nun hakkını gözeterek, farz ve sünnetlere devâm etmeli, dünyânın geçici zevklerinin sevgisini kalbe sokmayıp mücahede etmeli ve kalbinde dâimâ cenâb-ı Hakk'ın sevgisini bulundurmalıdır" (Hayat Bin Kays El Harrani k.s.)

Nefsinin arzu ve istekleriyle mücâhede eden kimse, Allahü teâlâya karşı irfân sâhibi olur. Kalben, mücahedeyle nefsin arzularından ve halktan kurtulursan, Allahü teâlâyı tevhîd etmiş, bir olduğunu yakîn olarak anlamış olursun." (Ukayl-el Münbeci k.s.)

                                     
MÜCAHEDE ET GÖNÜL 


Nefsi düşman bilmişsen, mücahede et gönül ,
Geylani'ye dervişsen, mücahede et gönül.


Gafil olma zikr eyle, Hakk’ı daim fikr eyle
Her dem murakebeyle mücahede et gönül


Seni yıkan varlıktır,  var sandığın darlıktır,
Bu nice ağyarlıktır,  mücahede et gönül.


Geç nefsin hoşluğundan, dünyanın boşluğundan,
Kurtul sarhoşluğundan, mücahede et gönül


Hakk yollarını açar, üstüne rahmet saçar,
Bilip kendini naçar, mücahede et gönül.


Arttır mücahedeni, feda et canı teni,
Hakk aziz eyler seni mücahede et gönül.


Hakk’a uy sözün dinle, seherde ah et inle.
Böylece hep  nefsinle mücahede et gönül


Hakk yolu şeydan ise, meydanın meydan ise
Şeyh Ciddo seydan ise  mücahede et gönül


Şeyh Rıdvan’dır nişanın, O’na benzet her anın,
Özden ise hicranın mücahede et gönül

    
26.10.2010

                                 

VARDIM PİR DERGAHINA 


Hasta idim vardım pir dergahına,
Hali Muhammed’in halidir diye,
Dediler şifa bul gir dergahına,
Rasül Muhammed, şah Ali’dir diye.


Pirim Şeyh geylani fedadır canım,
Kurban olsun O’na dökülsün kanım,
O’nun kapısında ben asitanım,
O veliler şahı velidir diye.


Vardım geldim ciddo şeyh Hüseyin’e
Sarıldım eline ve eteğine
Baş koydum Hacı’nın ol eşiğine
Yolu Muhammed’in yoludur diye.


Vardım dergahında taat eyledim,
Derviş oldum aza kanat eyledim,
Uzattım elimi biat eyledim,
Eli Muhammed’in elidir diye.


Girdim de meydana devrane geldim,
Arşı felekleri seyrane geldim,
Ezelden Ciddo’ya hayrane geldim,
Ciddo evliyanın gülüdür diye.


Özden derki ben de sararıp soldum,
Ölüydüm önceden ben diri oldum,
Tarikler içinden  kadiri oldum,
Cümle tarikatdan alidir diye.


01.11.2010


İnsanlardan kimi de Allah'tan başka şeyleri O'na eş tutuyorlar da onları, Allah'ı sever gibi seviyorlar. Oysa iman edenlerin Allah sevgisi daha kuvvetlidir. O zulmedenler, azabı görecekleri zaman bütün kuvvetin Allah'a ait olduğunu ve Allah'ın azabının gerçekten çok şiddetli bulunduğunu keşke anlasalardı. (Bakara / 165.Ayet)
                                                

                                                   
YA ALLAH   


Gafillerden yazma beni, ya Hannan ya Mennan Allah
Yak aşkınla canı teni, ya Hu Allah, Deyyan Allah

Rahman Allah Rahim Allah, Ya Gani ya Hakim Allah
Gönüllerde Mukim Allah. Hak la ilahe İllalah,

Yollarımı  küşad eyle, yak gönlümü de şad eyle
Aşkın ile irşad eyle, Ya Hayy Allah, Kayyum Allah.

Gaffar Allah Gafur Allah, Ya Melik Ya Sabur Allah.
Ya Samed, Ya Şekur Allah, Hak la ilahe illallah

Ersin Özden kemaline, kavuşsun can hayaline
Bakayım hep cemaline, Ya Cemil Ya Sübhan Allah

Semi Allah Basir Allah, ya Ehad ya Kebir Allah
Her halimden Habir  Allah, Hak La ilahe illallah

Açılır rahmet  gülleri , aşka düşer hep kulları,
Daimi söyler dilleri  La ilahe illallah 


08.11.2010

         

     

"Ömrün en kıymetli zamânı gençlik zamânıdır. En kıymetli şey ise mârifetullahdır. Gençliğini en kötü şey olan hevâ ve heves peşinde harcayıp, mârifetullahı, ömrün en kötü zamânı olan ihtiyârlık zamânına bırakanlara yazıklar olsun!"
 Muhammed Masum Faruki (k.s.)


ALLAH ADIN ZİKR EYLE


Allah adın zikr eyle, gecelerde kaim ol,
Daim yari fikr eyle, gündüzlerde saim ol.

Terk eyleyen leylayı, bulur yüce Mevla'yı,
Gel bırak masivayı, Allah ile daim ol.

Uyup nefsin fendine, zulüm etme kendine,
Bir darbe vur bendine, Hakk katında fahim ol.

İtibar etme halka, dön yüzünü gel Hakk’a,
Aşka kendini yak ta, dünyadayken naim ol.

Her seher ahu ile, aşk ile hu hu ile,
Her daim huşu  ile, Hakk yolunda salim ol.

Geçmeden gençlik çağın, hazan olmadan bağın,
Savrulmadan ocağın, sırrı aşkla talim ol.

Ver canı canan için, can içinde can için, 
Özden sen Yezdan için, bil kendini alim ol. 

26.11.2010

İnsanın çocukluğu, oyun ve eğlenceyle geçiyor
Gençliği, heva ve heves peşinde geçiyor.
Yaşlılıkta ise acizlik geliyor.
Peki Allah’a kulluk ne zaman olacak ?
Gönül Allah’a ne zaman dönecek?

Muhammed Masum Faruki (k.s.)


DÖN YÖNÜNÜ GEL ALLAH'A

Bu dünyadan geçip gönül, dön yönünü gel Allah’a,
Dervişliği seçip gönül, dön yönünü gel Allah’a.

Şu gençliğin solmadan gel, ömrün zeval bulmadan gel,
Haydi çok geç olmadan gel, dön yönünü gel Allah’a.

Bu dünyaya sakın kanma, ağyarı yar olur sanma,
Yeter artık oyalanma, dön yönünü gel Allah’a.

Sen ırak ol sen'liğinden, kurtulursun den’liğinden *
Geçip aşkla benliğinden, dön yönünü gel Allah’a

Kıyamazsan eğer cana, ne girersin şu meydana,
Ermek için o sultana, dön yönünü gel Allah’a .

Çekil artık sen aradan, kalsın bir tek O yaradan,
Gel sıdk ile olup nadan, dön yönünü gel Allah’a.

Çevir halktan gel yüzünü, tevhid eyle her sözünü
Düş bu aşka yak özünü, dön yönünü gel Allah’a

Gençliğini ganimet bil, her vaktini sen nimet bil,
Aşk ile gel ibadet kıl,dön yönünü gel Allah’a.

Gel bu gençlik bitmeden gel, ömür geçip gitmeden gel,
Gayrı amaç  gütmeden gel, dön yönünü gel Allah’a

Eylenme ki ağyar ile , kavuşasın o yar ile,
Sıdk ile ve ezkar ile, dön yönünü gel Allah’a.

Bu dünyada kararın yok,  Hakk’tan gayrı bil yarin yok
Dün geçti belki yarın yok, dön yönünü gel Allah’a

Terk eylersen sen tüm varın, gelir dile ol dildarın,
Gel dağılır tüm efkarın, dön yönünü gel Allah’a.

Dön yönünü Hakk’tan yana ki yar olsun Mevla sana
Ciddo gibi yana yana, dön yönünü gel Allah’a.

Hacı Rıdvan defe vurur, meydanı Hakk aşkı bürür
Özden seven bunu görür, dön yönünü gel Allah’a.

29.11.2010

* Den: Zelillik, horluk

 

GARİP YÜREĞİM SENSİZ


Garip yüreğim sensiz, gurbette yada düştü,
Ey Allah’ım bu gönlüm, her dem feryada düştü.

Bilen yoktu halimden, tutan yoktu elimden,
Gurbette melalimden, yüreğim geda düştü.

Şu bülbül niye inler, gül onu niye dinler,
Bu sevda beni eyler, vuslatım cüda düştü.

Vardım ben de meydane, girdim anda devrane,
Oldum aşka pervane, herşeyim heba düştü.

Pir acıdı halime, elin verdi elime,
Özdenim nasibime,  sonunda Hüda düştü.

29.11.2010

 

 

DÖN GEL MEVLAYA MEVLAYA

Bülbül niçin  tan eylersin, dön gel Mevlaya Mevlaya.
Fani aşkı sen neylersin, dön gel Mevlaya Mevlaya.

Niçin senin bahçen hardır,  daim işin ahüzardır.
Gülün aşkı sana ardır, dön gel Mevlaya Mevlaya .

Aşıklar her daim mesttir, şeyhten aldıkları desttir,
Gülün aşkı boş hevestir, dön gel Mevlaya Mevlaya .

Derviş bağrı yanık olur, her daim uyanık olur
Dönüp gelen Hakk’ı bulur, dön gel Mevlaya Mevlaya

Solar gençlik, geçer yaşlar, gelir zulmet ve telaşlar
Vakit varken akıt yaşlar, dön gel Mevlaya Mevlaya

Gel yanalım yanalım gel,  aşk meyine kanalım gel
Daim Hakk’ı analım gel, dön gel Mevlaya Mevlaya.

Kalmasın benlikten eser, benlik seni aşktan keser
Özden nefsin post eyle ser, dön gel Mevlaya Mevlaya.

30.11.2010


DESTURLA GİRİP MEYDAN YERİNE

Desturla girip meydan yerine,
Allah diyerek devran edelim,
Dalıp aşk ile bahri derine,
Arşı kürsüyü seyran edelim.

Arşı kubbeyi karış eyleyip,
Mülhimeyle biz barış eyleyip,
Bülbüller ile yarış eyleyip,
Gonca gülleri hayran edelim.

Vuslata giden yollar aşkına,
Hakk’ın aşığı kullar aşkına,
Aşk ile açan güller aşkına,
Defe vuralım meydan edelim.

Bitmeden ömür, geçmeden şu yaz,
Haydi Allah’a edelim niyaz,
Özden aşk ile Allah de biraz,
Levvameyi biz gel ram edelim.

Kadirileriz biz şan bizimdir,
Canı neyleriz canan bizimdir,
Haydi bu gece meydan bizimdir,
Allah diyerek bayram edelim.


30.11.2010


Maruf-i Kerhi (k.s.) Hz.leri, İslam’a girişini ve tasavvuf yoluna kendini verişini şöyle aktarıyor: “Camiye gittim. Vaaz eden bir zatı muhterem vardı. Cemaat onu dinliyordu. Şöyle diyordu:
 ‘Kim Allah-ü Teâlâ (CC) Hz.leri’nden yüz çevirirse, Allah-ü Teâlâ (CC) Hz.leri de ondan yüz çevirir. Kim kalbiyle Allah-ü Teâlâ (CC) Hz.leri’ne kavuşmayı arzu ederse ve O’na (CC) koşarsa, Allah-ü Teâlâ (CC) Hz.leri onu rahmetiyle karşılar.’

Ma'rûf-ı Kerhî'ye (k.s.)"Dünyâ sevgisi kalbden nasıl çıkar?" diye sorulduğu zaman buyurdu ki: "Allahü teâlâya karşı hâlis sevgi, tam bir muhabbet ve hüsn-i muâmele yâni Allahü teâlânın râzı olduğu işleri yapmak ve men ettiklerinden sakınmak ile" cevâbını verdi.


DERVİŞSEN GEÇ CAN-I TENDEN

Dervişsen geç can-ı tenden, can olsun o canan sana,
Sen uzaklaşırsan senden, dost olur o Yezdan sana

Sen sevginde gel halis ol,  Hakk'a karşı hep muhlis ol
Zorluk dolu bu ince yol, olu verir  asan sana.

Gel yok eyle sen varlığın, gider kalpten tüm darlığın
Terk eyle bu ağyarlığın, yar olsun o sultan sana.

Sarfetme zayi vaktini, bozma şeyhinle aktini,
At kalbinden hırsı  kini, kalbin olsun seyran sana.

Zikir ile kalbi akla, gayret ile nefsi hakla,
Bulunursan daim Hakk'la , vuslat olur ihsan sana.

Şeyhe Özden gel biat et, Hakk emrine itiat et,
Burhan sorma hep taat et, taat olsun burhan sana.

Derde ahu zar eyleme, gülizarın har eyleme,
Yok bil kendin var eyleme, derdin olur derman sana.


01.12.2010

 

 

KIŞI GÖRMEDEN BAHARI GÖZLERSİN


Daha kışı görmeden, sen baharı gözlersin,
Leyli ihya etmeden, sen neharı gözlersin.

Nedir seni ram eden, nedir gafına neden,
Sen ağyardan geçmeden, gafla yari gözlersin.

Terk etmeyen Leylayı, nasıl bulsun Mevlayı,
Atmadan masivayı, o dildarı gözlersin.

Dervişliği bilmeden, nefse galip gelmeden,
Benliğini silmeden, sen hünkarı gözlersin.

Dünya seni yutmuşken, vuslatı unutmuşken,
Başka yolu tutmuşken, yar diyarı gözlersin.

O pazara ermeden, tezgahını sermeden ,
Sermayeni vermeden,  sen ol karı gözlersin.

Belli değil bucağın, tutuşmamış çerağın,
Kapalıyken ocağın, hala narı gözlersin.

Çekmeden nefsi dara, veda etmeden vara,
Ermeden o bahara, sen gülzarı gözlersin.

Dervişliği seçmeden, narı aşkta pişmeden,
Özden katre içmeden, sen pınarı gözlersin.

02. 12. 2010

Başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir. (Bununla beraber) Allah çoğunu affeder. Şura  Süresi- 30. Ayet

İnsanın kendi kendisine yaptığı kötülüğü, bütün dünya bir araya gelse yapamaz. (Bütün dünya düşmanın olup bir araya gelse, sana kendi nefsinin verdiği kadar zarar veremez.)
 ( Hadis-i Şerif)


BİLDİM HATAMI KENDİMDEN İMİŞ

Dost kervanından bu geri kalışım,
Anladım ki kendi fendimden imiş.

Biraz geç olsa da  farkına vardım,
Bildim ben hatamı kendimden imiş.

Şu dağlar değilmiş seyrime engel,
Engelim hep kendi bendimden imiş.

Hiç kimseye bulmam günahı suçu,
Sormam hiç cefayı ben kimden imiş.

Çünkü başa gelen her bir kötülük,
Bilirim kendi ettiğimden imiş.

Özden anladı ki en büyük zarar,
Asi ve emmare  nefsimden imiş.

06.12.2010


 

Allah rızası dışında olan şeylere kalbinde bir nohut miktarı meyil olsa, dünyanın manevi pisliklerinden âri ve beri olamazsın. Böyle devam ettikçe dünya sevgisi seni sarar. Nefsini şehevi arzuların peşinden kurtaramazsın, yerinde dur haline şükret,dünyada ve ahirette sabır, her şeyin başıdır. İman sahibi sabrı kadar yükselir. Muvafakat ve rıza derecesine sabırla kavuşulur. Daha sonra sabırla ilâhi fiilde yokluğa kavuşulur. Bedeliyet hali ve sonsuz ferahlık alemi ondan sonra başlar.Sakın sabrı bırakma; rezil olur, utanırsın. Dünya ve ahiretini kaybedersin. Allah esirgesin her iki alemin hayrı da elinden uçar.

Hazreti Pir Şeyh Abdülkadir Geylani k.s.

 SABRET EY GÖNÜL SABRET

Dinleyip pir sözünü sabret ey gönül sabret,
Görürüz dost yüzünü sabret ey gönül sabret.

Sakın sabrı bırakma, kendini oda yakma,
Sen emmareye bakma, sabret ey gönül sabret.

Leyl gider nehar gelir, kış biter bahar gelir,
Sabredersen yar gelir, sabret ey gönül sabret.

Hakk yolunda ye’s etme, yıkılsan da ses etme,
Hiçbir zaman pes etme, sabret ey gönül sabret.

Sabır dervişe şarttır, dervişsen sabrı arttır,
Yardımcın yüce Hakk’tır, sabret ey gönül sabret.

Sabreden ari olur, dünyadan beri olur,
Gerçek Hakk eri olur, sabret ey gönül sabret

Sabır dervişin işi, ekmeği suyu aşı,
Sabır her hayrın başı, sabret ey gönül sabret.

Aldanıp da dünyaya, uyma nefsi hevaya,
Düşmemek çün sivaya, sabret ey gönül sabret.

Şikayet edip harı,ağlama zarı zarı,
Sabreden bulur yarı, sabret ey gönül sabret.

Özden der rah aşkına, çektiğin ah aşkına,
Sabret Allah aşkına, sabret ey gönül sabret.

Acıdır bidayeti, tatlıdır nihayeti,
Bulursun hidayeti, sabret ey gönül sabret.


08.12.2010

 

ESMA’ÜL HÜSNA

Esirgeyen bağışlayan, Rahman sensin ey Allah’ım,
Dertli nice  gönüllere, derman sensin ey Allah’ım.

Ahrette, yalnız müminleri esirgeyen Ya Rahim,
Senin rahmetin olmasa,  müminin de hali vahim.

Kainatın hükümdarı, tek hakimi Melik’isin,
Mülkün gerçek sahibisin, sen her şeyin malikisin.

Her noksanlıktan münezzeh, sen El Kuddüs olansın sen,
Tüm kemal sıfatlarıyla, muttasıf bulunansın sen .

Ey esenlik veren Selam, kurtar beni bu horluktan,
Selamate çıkaransın sen kulunu her zorluktan.

Ey Mümin sıfatı ile emniyet ve eman veren,
Sensin dilediği kalbe,  hidayet ve iman veren.

Sen gözeten ve koruyan , cümle işi yönetensin,
Ya Muheymin, kullarını, murakebe eden sensin.

Sensin izzet sahibi, asla mağlup edilemeyen,
Kudretine Ya Aziz, sensin karşı gelinemeyen.

Eksikleri tamamlayan, Cabbar’sın sen kebir ile,
Diler isen uygularsın, iradeni cebir ile.

Her işte büyüklüğünü gösteren Ya Mütekebbir,
Azamet tek senin şanın, tek sensin ekber, sensin bir.

Sen ki yoktan var edensin, her zerreyi ve beşeri,
Bir “Ol” emrinle Ya Halık, yarattın tüm alemleri.

Yarattın tüm mahlukatı sen uyumlu ve örneksiz,
El Bari isminle Ya Rab, göğü yükselttin direksiz.

Ve tüm yarattıklarına suret verdin ya Musavvir,
Sen eyledin mahlukatı, en güzel şekilde tasvir.

Ey günahları af eden, bağışlaması bol Gaffar,
Mücrimim, cürmüm çoksa da, her günaha sende af var.

Sen zalimleri kahreden, helak eden el Kahhar’sın,
Sen inkarcılara ağyar , dostlarına gerçek yarsın.

Nimetini bağışlayan, hibe eden, yalnız sensin,
El Vehhab isminle Ya rab, sen karşılıksız verensin.

Her canlıya rızık veren, rızka kefil Rezzak’sın sen,
Sonsuz ikram sahibisin, noksanlıktan uzaksın sen.

El Fettah isminle ya Rab, kapıları açansın sen,
Mahlukatın üzerine, rahmetini saçansın sen.

Ey gizli açık her şeyi ilmi ile bilen Alim,
Gaybı bilen bir tek sensin, her hadise sana mualim.

Ey dilediğine, rızkı daraltan ve tutan Kabız,
Daraltma ki rızkımızı, ihsanına biz muhtacız.

Dilediğine de rızkı genişleten, açan Basıt,
Aç benim de nasibimi, geçimimi eyleme kıt.

Dilediğinin kadrini, yerle yeksan eden sensin,
El Hafıd isminle Ya Rab, yükseklerden indirensin.

Sen çıkaran en yukarı, sen yükselten Er Rafi’sin,
Yükselt benim derecemi, her şeyime sen kafisin.

İzzet sunan, aziz kılan, ey şeref veren el Muiz,
Şereflendir sen beni de, kalmasın zilletten bi iz.

Sen dilediği zengini, birden fakir edensin sen.
El Muzil isminle; zelil, hor ve hakir edensin sen.

El Semi isminle ya Rab, sen her şeyi işitensin ,
İçten geçen sözü bile, söylenmeden duyan sensin.

Gizli açık her bir şeyi, görensin sen El Basır’sın,
Her olayda ve her yerde, daim hazır ve nazırsın.

Her işinde hikmet ile, her zerreye hükmedensin,
El Hakem isminle ya Rab, hüküm veren yalnız sensin.

Her hükmünde adaletle hüküm vermektir adetin,
Ey haksızlık etmeyen Adl, kusursuzdur adaletin.

Tüm işleri incelikle  en  iyi  bilen  Ya Latif,
Sonsuz ihsan edensin sen, senden gelir her bir lütuf.

El Habir isminle Ya Rab, sen her hadisede varsın,
Gizli saklı yoktur sana, sen her şeyden haberdarsın.

Ey cezayı tehir eden, hemen vermeyen el Halim,
Bana da hilminle davran, ıslah olana dek halim.

Sen azamet sahibisin, kudretin en yüce senin,
El Azim ismi celilin, üstündür her güce senin.

Mağfireti bol olansın, sen Gafur’sun, af edensin,
Günah dolu gönülleri, temizleyip saf edensin.

Ey hayrın karşılığını, kat kat veren  Şekur Rab’bim
Yalnız ve yalnız sanadır, her hamd ile şükür Rab’bim

Ey en yüce ve en yüksek olan, el Ali Allah’ım,
Bizlerin  de  makamını  eyle sen  ali  Allah’ım.

Benzerin yok büyüklükte, tek sana yakışır kibir,
Kibriyana erişilmez,  sen en yücesin ya Kebir.

Sen korursun alemleri, sen eylersin her şeyi hıfz,
Cümle iş ve eylemleri, hıfzedensin  sen ya Hafız.

Tüm ihtiyaçları bilen ve tayin eden ya Mukit,
Gıdasını gönderensin mahlukatın sen her vakit.

Ey her şeyin hesabını, en iyi bilen el Hasib,
Sen kafisin kullarına, nusretini eyle nasib.

Ey günahkarlara kızan, şanı pek yüce Celil,
Kainattaki her zerre, senin kudretine delil.

Ey ikramı pek çok olan, ihsan eyleyen el Kerim,
Senin sonsuz kereminden, ben bir yakınlık isterim.

Sen her şeyi ve herkesi, tek tek görüp gözetensin,
Ya Rakib tüm mahlukatı, mürakabe eden sensin.

Sen duaya icab eden, cevap veren el Mucib’sin,
Kabul eyle duamı da, serkeşliğim artık bitsin.

Ey rahmeti ve ilmiyle, her şeyi kuşatan Vasi,
Seni hakkı ile bilen, nasıl olsun sana asi.

Hüküm ve hikmet sahibi, sen yegane el Hakim’sin,
Yerli yerindedir işin, sen her işinde mukimsin.

Sevgi senin eserindir, sevginin kaynağı sensin,
El Vedud isminle ya Rab, sen seven ve sevdirensin.

Sen övülen el Mecidsin, pek yücedir senin şanın,
Azametindendir ya Rab, kullarına kerem kanın.

Hazanından sonra tekrar, canlandıran sensin yeri,
El Bais isminle ya Rab, diriltensin ölüleri.

Şehidlere sen ebedi, hayat veren eş Şehid’sin,
Her yerde hazır ve nazır, her olaya sen şahidsin.

Ey vacibül vücud olan ve hiç değişmeyen el Hakk,
Her şeyin varlığı fani, bir tek senin varlığın hak.

Ya Vekil sen kullarının, cümle işine kefilsin,
Sen ne güzel yardımcısın ve sen ne güzel vekilsin.

El Kavi isminle ya Rab, sonsuz kuvvet tek senindir,
Hiç zaafa uğramayan, baki kudret tek senindir.

Ey hep sapasağlam duran, hiç sarsılmayan el Metin,
Zafiyetten berisin sen, eksilmez hiç mukavetin.

Seçtiğin kulunun dostu, el Veli’sin sen ezeli,
Seç beni de dostun eyle, ey dostların en güzeli.

Sen el Hamid’sin ya Rabbi, hamde layık yalnız sensin,
Sen hamd eden kullarına, nimetini bol verensin.

Her bir  şeyin sayısını ya Muhsi, bilen tek sensin
Ceza günü  amelleri bir bir sayıp da dökensin.

Mahlukatı sen örneksiz, ilk olarak var edensin,
El Mübdi isminle ya Rab, icad eden bir tek sensin.

Ölümden sonra alemi, sensin tekrar diriltecek,
El Muid isminle ya Rab, yaratman tekrar edecek.

Ya Muhyi sensin dirilten, hayat veren, ihya eden,
İhya eyle kalbimizi, ayrılmadan ruhla beden.

Ya Mumit sensin canları alan, yaratan ölümü,
İmanla ölmek nasip et, sonlandırırken ömrümü.

El Hayy’sın ey Allah’ım, ölmakten beri olansın,
Sen ezeli ve ebedi daima diri olansın.

Her varlığı yeri göğü, ayakta tutansın daim,
El Kayyum’sun sen ya Rab, varlık senin zatınla kaim.

Sen dilediğini, dilediği an bulan Vacid’sin,
Sen şan ve şeref sahibi, kadri en yüce Macid’sin.

Ey zat ve sıfatlarında, benzeri olmayan Vahid,
Kainatta her bir zerre, senin birliğine şahit.

Sen hiçbir şeye muhtaç değilsin, her şey sana muhtaç,
Ya Samed ihtiyacımı ver, rahmet kapılarını aç.

Sen her şeye gücü  yeten el Kadir’sin ey Allah’ım,
Dilediğini yapan el Muktedir’sin ey Allah’ım

Ey dilediği şeyleri, öne alan el Mukaddim,
Öne al beni sevginde, olmasa da yüzüm, haddim.

Ve ey dilediğini de geri koyan el Muahhir,
Geri koyma kulluğundan, beni eyleme ahir.

Sen her şeyden önce vardın, ya Evvel bidayetin yok.
Ve varlıkta sen daimsin, ya Ahir nihayetin yok.

Her zerre senden bir ayet, her mahlukta sen zahirsin,
İlmin ile aşikarsın, ya Rabbi sen ez Zahir’sin.

Ey varlığını gizleyen, her şeyde senden bir giz var,
Ya Batın görebilene, her gizde senden bir iz var.

Ey yöneten kainatı, idare eden el Vali,
Sensin yücelikte dengi olmayan el Müteali.

Ey kuluna iyilik ve ihsanı bol olan el Berr,
Bizlere de ihsan eyle, bizlere de iyilik ver.

El Tevvab’sın sen ya Rab, tövbeleri kabul edensin,
Kime gideyim sen varken, bağışlayan yalnız sensin.

Sen günahkar kullarını ya Rab cezalandıransın,
El Müntakim ismin ile intikamını alansın.

Bağışlayıp mücrimleri,  rahmetin izhar edersin
El Afüv isminle ya rab, affına mazhar edersin.

Er Raufsun kullarına pek bir yücedir şefkatin,
Azabını geçmiş ya Rab senin yüce merhametin.

Senindir tüm hükümranlık, mülkün gerçek sahibisin,
El Malikel Mülk ’sün ya Rab,  kainatın tek sahibisin.

Sen yüceler yücesisin, kereminden gelir ikram,
Celal ve Kerem sahibi, ya Zü'l-celâli ve'l-ikrâm.

Mazluma hakkını verip, bitirensin sen elemi,
Ya Muksit adaletinle yönetensin tüm alemi.

Sen dağılmışı toplayan, mahlukatı cem edensin,
Ya Cam’i nas’ı mahşerde, toplayacak olan sensin.

Çok ihsan edensin ya Rab, el Gani ve el Mugnisin,
Zatın ve sıfatlarınla, sen her şeyden müstağnisin.

Ey dilemediği işleri engelleyen el Mani,
Mağfiret eyleyip beni günahlarıma ol mani.

El Darr ismindendir zarar, Nafi ismindendir yarar,
Veremez senden başkası, ne bir fayda ne bir zarar.

Sen yer ve göklerin nuru, kalplere feyiz verensin,
El Nur isminle sen ya Rab, zulmetleri giderensin.

Emrine uymayan kullar düşse bile melamete,
Hidayet verip Ya Hadi, çıkarırsın selamete.

Sen örneksiz icad edip, yaradansın mahlukatı,
Bir “kün” emrindir  ya Bedi yaratmanın hakikatı.

Varlığının sonu olmayan, sen o yüce el Bakisin,
Her şey fanidir ya Rabbi, bir sen ebedi bakisin.

Hiçbir kula kalmaz mülkün, hep babadan oğla geçer,
El Varis sensin ya Rabbi, gelen gider konan göçer.

Doğru yola iletensin, kalpleri irşad edensin,
Er Reşid isminle ya Rab, kullarını şad edensin.

Günahkarlara sabreden, tez ceza vermeyen sensin,
Es Sabur isminle ya Rab, çok fazla sabır edensin.


15.12.2010

 
                                        MEDET ALLAH’IM MEDET 

 

Yel kopardı dalımı, medet Allah’ım medet,

Sel batırdı salımı, medet Allah’ım medet

 

Sarpa uğradı  rahım, karardı günüm mahım,

Sardı beni günahım, medet Allah’ım medet.

 

Gün gün arttı melalim, mecnuna döndü halim,

Kalmadı hiç mecalim, medet Allah’ım medet.

 

Zikreden dil aşkına, şükreden kul aşkına,

Rahmet et bu şaşkına, medet Allah’ım medet..

 

Göçtü gidiyor  kervan, geldi geçiyor devran,

Dağılmak üzre meydan, medet Allah’ım medet.

 

Andır seni mecd ile, şükür ile secd ile,

Aşka düşür vecd ile, medet Allah’ım medet.

 

Kalbim ölmüş virandır, sen kalbimi uyandır,

Lütfet aşkınla yandır, medet Allah’ım medet.

 

Ayırma canı tenden, razı olmadan benden,

Ayırma rahmetinden , medet Allah’ım medet.

 

Ya Rab ente maksudi, ve rızake matlubi

Özden olsun mahbubi,  medet Allah’ım medet

 

Yıllardır düşe kalka, eğlence oldum halk'a,

Erdir beni vuslata medet Allah’ım medet

  

15.12.2010

 

 

 

HAKK’TAN GAYRI YAR MI OLA

  
Bu alemde Mevla gibi bir dost daha var mı ola,
Aşıklara Hakk’tan gayrı sevilecek yar mı ola.


Aşık olan asla ölmez, çürüyüp de toprak olmaz,
Allah diyen darda kalmaz,  aşıklara bar* mı ola.


Bu aşıklık melamettir, maşuktan bir alamettir,
Ateş dahi selamettir, aşıklara nar mı ola.


Derviş olan aşık olur,  tek dileği maşuk olur,
Hardan içre gülzar bulur, aşıklara har mı ola.


Ver canını sen canana, boş ver alem gülsün sana,
Hu diyene yana yana, bu dünyada  ar mı ola.


Aksın gözden her dem zarın, göz yaşıdır Özden karın,
Hem bugün ve hem de yarın, aşıklara zar mı ola.


Derviş isen gir meydane, gel yanalım yane yane,
Aşık için bu meyhane cihan mülkü dar mı ola.

                              
*Bar: Yük. Zahmet. Eziyet. Sıkıntı. 

30.12.2010

 

 

                                          ANIP DA KERBELA’YI  

Ya Hazreti Hüseyin! anıp da  Kerbela'yı,
Zari zari inleyen, dönen asuman ağlar,
Kanına giren eller buldu Hakk’tan belayı,
O zalimler azapta, şimdi an be an ağlar.

Ağlar hep Hüseyin’e göklerdeki melekler,
Utanır da durmaktan, geçen şu zaman ağlar,
Zalimlere ah eder kalem, kürsü, felekler,
Kerbela bu vahşete, herkesten yaman ağlar.

Su akmaktan utanır, göklerdir şahidleri,
Sen içemedin diye  şimdi her umman ağlar,
Susuz şehit oldular kerbela şehidleri,
Yürekteki yangından yayılan duman ağlar.

Her muharrem ayında  yas tutar şu gönüller,
Elbette bu vahşete insan sayılan ağlar,
Ötmez olur bülbüller, siyaha döner güller,
Kurt ağlar, kuzu ağlar, akrep ve yılan ağlar.

Yiğitliğin söylenir her müminin dilinde,
İntikam gününe dek sevenlerin kan ağlar,
Özden nasıl ağlamaz her Muharrem gününde,
Leyl ağlar, nehar ağlar, seherdeki tan ağlar.

05.01.2011

 

NEYLESİN AŞIK


Gelmiyorsa o bahar, neylesin gülü aşık,
Gelip geçmiyorsa yar,  neylesin yolu aşık.

 

Aşık çeker çileyi, köz olmuştur yüreği,
Hakk’tır bütün dileği, neylesin kulu aşık.

 

Dervişin aşktır hali, gitmez asla melali,
 Yar olmuştur hayali, neylesin eli aşık.

 

Derviş terk eyler halkı, gözetir daim Hakk’ı,
Söylemiyorsa hakkı, neylesin dili aşık.

 

Aşktır dervişin şanı, yoktur başka nişanı,
Halde bulmuş zişanı, neylesin kali aşık.

 

10.01.2011

 

 

GÖNÜL NEYLESİN

 

Bülbül’ün melaline, neylesin gül  neylesin,
Gül’ün bakıp haline, garip bülbül neylesin.

 

Ateş yanar köz olmaz, aşk’tan öte söz olmaz,
Çağırırım yar gelmez, neylesin dil neylesin.

 

Mevla'm vermiş hederi, derdi gamı kederi ,
Böyle yazmış kaderi, neylesin kul neylesin.

 

Erememiş makbule, duam uzak kabule,
Yaprağı solmuş güle, neylesin dal neylesin.

 

Vuslat bir dağ aşılmaz,  bu kapıdan şaşılmaz,
Çalarım hep açılmaz, neylesin zil neylesin.

 

Alev verip küllere, körükleme boş yere,
Ateş sönmüş bir kere,  neylesin kül neylesin.

 

Aşktır gönlüme ferman, Hakk’tır derdime derman,
Özden yanar an be an, deli gönül neylesin.

 

10.01.2011

 

 

CANINI TERK EDE GEREK

 

Canını terk ede gerek, vuslat-ı canan isteyen,
Derdine hamd ede gerek, lütf ile derman isteyen.

 

Külli düşsen bile nara, olur mu hiç sitem yara,
Katlanır dikene hara, ol gül-i handan isteyen.

 

Yolunda sadık ol aşık, ki lütf ede sana Maşuk,
Gözün eyler daim açık, sülükte seyran isteyen.

 

Sen Hakk yolda ol ki turab, yağsın sana rahmet-i ab,
Varlığını eyler harab, külli bi viran isteyen.

 

Masiyete olup nadan, el çek Özden bu dünyadan,
Tövbe eder masivadan, hicrine payan isteyen.

 

12.01.2011

 

 

BEN DE DOST’A VARAM DERSEN

 

Terk et gönül bu dünyayı, ben de dost’a varam dersen.
Talep etme sen Ukbayı, ben de dost’a varam dersen.

 

Gel sen senliğinden sıyrıl, her sevdiğin şeyden ayrıl,
Her gece kalk ibadet kıl, ben de dost’a varam dersen.

 

Varlığını eyle viran, gafil olma Hakk’tan bir an,
Verme sakın nefse eman, ben de dosta varam dersen.

 

Hakk’tan gayrı ne var ise, sana perde ve desise,
Yık engelin her ne ise, ben de dosta varam dersen.

 

Biat eyle şeyh elinde, tevhid olsun hep dilinde,
Hamd eyle sen her halinde, ben de dosta varam dersen.

 

Benliğini Hakk yola ser, yar ile ol  şam-u seher
Kalmasın hiç neftsen eser, ben de dosta varam dersen.

 

Gelse sana daim cefa, ya da lütuf veya sefa,
Rıza göster eyle vefa, ben de dosta varam dersen.

 

Bu dünyaya dalan dalsın, koy cenneti alan alsın,
Özden, arzun Mevla olsun, ben de dost’a varam dersen.

 

Enel Hakk sırrı ayandır, varlık ne can, ne canandır,
Bil varlığı ol Yezdandır, ben de dosta varam dersen.

 

13.01.2011

 

 

 

KİME GİDEM SEN VAR İKEN

 

Ey Allah’ım Rahman sensin, kime gidem sen var iken,
Gören sensin, duyan sensin, kime gidem sen var iken.

 

Ne güzellerde vefa var,  ne sevgilerde sefa var,
Hepsinde türlü cefa var, kime gidem sen var iken.

 

Düzeltensin araları, ak edensin karaları,
Saran sensin yaraları, kime gidem sen var iken.

 

Gönlümdeki melalimi, dilimdeki bu lalimi,
Kime diyem ben halimi, kime gidem sen var iken.

 

“Allah var gam yok”tur derim, gidi verir tüm kederim,
Sana tevekkül ederim, kime gidem sen var iken.

 

Kusur örten Settar sensin, bağışlayan Gaffar sensin,
Aşıklara tek yar sensin, kime gidem sen var iken.

 

Allah diyen darda kalmaz, hiçbir zaman mahrum olmaz,
Lokman gelse çare bulmaz,  kime gidem sen var iken.

 

Seni bulamayan gafil, neyi bulsa olur sefil,
Musa gibi önümde Nil, kime gidem sen var iken.

 

Özden derki bir gedayım, vuslatımdan ben cüdayım,
Yusuf gibi kuyudayım, kime gidem sen var iken.

 

14.01.2011

 

 

YANAR ALLAH DEYU DEYU

 

Kurban eden nefs-i postu, yanar Allah deyu deyu,
Olan Hakk’ın gerçek dostu, yanar Allah deyu deyu.

 

Ehli aşkın sermayesi, olmaktır Hakk divanesi,
Olan aşkın pervanesi, yanar Allah deyu deyu.

 

Bulma ile bilmez bilen, bilme ile bulmaz bulan,
Hakk’ın gerçek eri olan,  yanar Allah deyu deyu.

 

Derviş olan aşka düşer, ne hayır kalır ne de şer,
Birdir onda akşam seher, yanar Allah deyu deyu.

 

Şeyh elinden biat alan, söz veren Hakk’a kul olan,
Özden, Hakk’la meşgul olan, yanar Allah deyu deyu.

 

26.01.2011

 

 

 BİR GÜN 

 

Naçar kalmak istemezsen ukba'da,
Gözün aç gafletten kalma rüya'da,
Çok fazla kalınmaz yalan dünya'da,
Senin de mezarın kazılır bir gün.

 

Sanma ki bu düzen böyle gidecek,
Sayılı günlerin elbet bitecek,
Herkes ne ektiyse onu biçecek,
Hakk’ın huzurunda durulur bir gün.

 

Bir fakir kapısı bulup çaldın mı,
Anadan babadan rıza aldın mı,
Beş vakit namazı tamam kıldın mı,
Ameller mizana konulur bir gün.

 

Batıla mı gittin yoksa hakka mı,
Sünnete mi uydun yoksa akla mı,
Nefse mi kul oldun yoksa Hakk’a mı,
Herkesin ettiği sorulur bir gün.

 

İbret al bak da bir mezar taşına,
Haram lokma katma sakın aşına,
Riya karıştırma gözün yaşına,
Amelin Mevla'ya sunulur bir gün.

 

Özden Hakk’ın rızası peşinde koş,
Dünyayı bırak da Hakk aşkıyla coş,
Dünyanın zevki de lezzeti de boş,
Azrail(a.s.) yanına sokulur bir gün.

 

1998

 

 

GÖNLÜM DOST’A DÖNDÜ


Tövbe ettim ben sivadan, döndü gönlüm Dost’a döndü,
Geçtim neftsen ve hevadan,  döndü gönlüm Dost’a döndü.

 

Himmet etti Hazreti Pir ,  zehrim içre verdi zehir,
Oldu bana bir panzehir, döndü gönlüm Dost’a döndü.

 

Yüreğim ki döndü birden, heva odu söndü birden,
Ne olduysa oldu Pir’den, döndü gönlüm Dost’a döndü.

 

Bir ilim bu fenden öte, candan içre,  tenden öte,
Bir ben buldum ben’den öte, döndü gönlüm Dost’a döndü.

 

Nefs ki üstüme saldırdı, ben düştükçe Pir  kaldırdı,
Hakk aşkına hep daldırdı, döndü gönlüm Dost’a döndü.

 

Yanar içim yanar yanar, bir yara ki kanar kanar ,
Dışım soğuk içimde nar, döndü gönlüm Dost’a döndü.

 

Birdir bana kışla bahar, birdir bana gül ile har,
Özden arzum vuslat-ı yar, döndü gönlüm Dost’a döndü.

 

 02.02.2011

 

 

 

AŞK'A FEDA EYLE


Al beni de aşka feda eyle, ey canım benim,
Kalmasın gayrı hakikat, haydi cananım benim.

 

*Semme Vechullah sırrıyla, Hakk'el yakin'e erdir, 
  Bitsin artık bu hicranım, dinsin efganım benim.

 

Aşıklara cennet mi var, Sen'le olmaktan başka,

 Sen'sin hem cennetim hem de, *nar-ı suzan'ım benim.

 

Varlığımdan soyup beni, aşkınla eyle harab,
Derdim aşkın derdi olsun, sen ol dermanım benim.

 

Şeyda bülbül gibi her dem, ağlamadadır gözüm,
Ne biter ne de azalır, zar-ı giryanım benim.

 

Aşk şarabını içenler ummanını buldular,
Ararım ben içmek için, nerde ummanım benim.

 

Yıllar yılı dolaştım hep  yad elde bizar oldum.
Bulamadım vuslattan iz, geçti devranım benim.

 

Nasib eyle Ya Rab artık, vuslatımı ver bana,
Yetmez mi bunca gurbetlik, az mı hicranım benim.

 

Özden der ki terk edeyim, yar ile yaranımı,

 Yalnız sen ol ey Allah’ım, yar ve yaranım benim.

 

*Semme Vechullah: "Aşıkların kıblesi " manasına kullanılır , Bakara suresi 115. ayetinin son cümlesidir. "her ne yana bakarsan orada Allah'ın vechi(yüzü) vardır" anlamına gelir.

*nar-ı uzan : Yanılan yer, Cehennem

03.02.2011

 

 

 

ALİ (k.v) GİBİ YİĞİT YOKTUR


 

Bir kılıç ki şu Zülfikar, o’nun gibi kılıç yoktur,
Hakk katında ismi Haydar, Ali gibi yiğit yoktur.

 

O Mürteza  VeliUllah, Şah-ı Merdan, EsedUllah,
Ki aslanım demiş Allah, Ali gibi yiğit yoktur.

 

Feth etmiştir O’ Hayberi, titretmiştir göğü yeri,

Candan seven peygamberi, Ali gibi yiğit yoktur.

 

Peygamberden övgü alan, şehr-i ilme kapı olan,
Hakk katında rıza bulan,  Ali gibi yiğit yoktur.

 

O’nu sevmek imandandır,  çünkü eman hep O’ndandır,
Lakabı şir-i yezdandır, Ali gibi yiğit yoktur.

 

O’ Mürteza, rahmet-i ab, O’nsuz gönül mülkü harab,
Rasül demiş; "Ebu Turab" , Ali gibi yiğit yoktur.

 

O ki  Emire-l Mü’min’in, O’nu sevmek bil farz-ı din,
Şah-ı veli-ül alemin,  Ali gibi yiğit yoktur.

 

10.02.2011

 

 

EY DİL !  HAKK’A AŞIK OL

 

Ey dil! Hakk’a aşık ol ki, Hakk’a aşık olan ölmez,
Bu öyle bir sırlı yol ki, aşık olmayanlar bilmez.

 

Aşık beklemez vefayı, dilemez yardan sefayı,
Çeker gelen her cefayı, aşık olan ağlar gülmez,

 

Göz yaşları nehir olsa, verir canı mehir olsa,
Yar elinden zehir olsa, içer aşık sitem dolmaz.

 

Aşık sormaz neden niçin, verir canı canan için,
“Hu” der yanar için için, aşık olan zeval bulmaz.

 

Bülbül düşer har derdine, aşık düşer yar derdine,
Sorma aşık’a derdi ne? aşıklara sual olmaz .

 

10.02.2011

 

 

KABİRDEKİ  İLK  GECE

 

Nice padişahlar vardı, tahtını bıraktı gitti,
Nice güzel gözler vardı, topraklara aktı gitti,

Günahlarımın zulmeti şu gönlümü yaktı gitti,
Nasıl geçecek acaba  kabirdeki o ilk gece.

 

Münker nekir kabre gelip sorgu ve  sual edince,
O anda döner mi dilim, dökülür mü birkaç hece,
Ağla gözüm durma ağla, vakit varken ağla nice,
Nasıl geçecek acaba  kabirdeki o ilk gece.

 

Ne bir dost gelir yanıma, ne teselli karım olur,
Ne evlattan, ne kardaştan, orada bir yardım olur,
İşlediğim günahların zulmetleri narım olur,
Nasıl geçecek acaba kabirdeki o ilk gece.

 

Gözlerime yaşlar doldu, yüreğimi yaktı ahım,
Başları  arşa değen dağları da geçti günahım,
Ağla gözüm durma ağla, sel götürsün secdegahım,
Nasıl geçecek acaba kabirdeki o ilk gece.

 

Özden der hazır edelim ey dostlar azığımızı,
Tutalım orucumuzu, kılalım namazımızı,
Dünyadayken düşünelim ahretteki halımızı,
Nasıl geçecek acaba  kabirdeki o ilk gece.

 

1997

 

 

VUSLAT’A  ÖZLEM


Hazan olmuş çayır çemen artık ne  kurt ne kuzu var,
Sensiz geçen ömrümün yar, ne tadı var, ne tuzu var.

 

Bitmiyor hiç hoyrat kışım, cemre düşmüyor gönlüme,
Sensiz gelen mevsimlerin, ne baharı ne yazı var.

 

Yad ellerde yapayalnız hafakanlar içindeyim,
Sıladaki günlerimin şimdi içimde izi var.

 

Yıllar geçti unutmadım soğumadı kalp ateşim,
Neredesin ey sevgili hala gönlümde sızı var.

 

Çekilmez oldu bu ömür, durdu hayatın akışı,
Şimdi sürgün yaşantımın ne sıhhati ne hızı var.

 

Vuslat dolu günlerimi yad ederek yaşıyorum,
Vuslat dolu o demlerin  hala içimde hazı var.

 

Senin Vedud ismin ile vasıl oldu gül’le bülbül,
Bu yüzden bülbülün zarı, gülünse hala nazı var .

 

Sana vasıl eyle artık bu Özden kulunu Ya Rab,
Hala gönlümün umudu ve sırrımın avazı var .

 

Sana bir adım gelene sen ki koşarak gelensin,
Lütfet bir adım geleyim, şu gönlümün niyazı var.

 

11.02.2011


 

İlmin amacı marifetullahtır. İnsanı Allah’a yakınlaştırmayan ve marifetini artırmayan ilim ilim değil, cehildir.


“Yavrum! Güzel bir amel yapmak ancak yakinî iman(Marifetullah) ile mümkündür. İnsan, ancak yakîni ölçüsünde hayır amel yapabilir. Kişi, yakîni noksanlaşmadıkça amelinde noksanlık yapmaz. Bazen insanın yakîn ile yaptığı az amel, yakîni zayıfken yaptığı çok amelden daha faziletlidir. Kimin yakîni zayıflarsa, önemsiz gördüğü günahlar kendisine hâkim ve gâlib olur. (Nefsin pençesinden kurtulamaz.) ” 

Ebu Talib El-Mekkî, (k.s.)

 “Allahu Teâlâ’ya yakınlığı artan herkesin gönlünde O’nun heybeti de artar.” Zünnûn el-Mısrî (k.s.)

 

MARİFETULLAH

Bil ki ilmin amacı, Yüce Hakk’ı bilmektir ,
Hakk’ı bilmek içinse, kendin bilmek gerektir.

 

Kendini bilmek için, ara canı can içre,
Geç canından bul anı, işte o canan işte.

 

Aynaya bakarsın da sen kendini görürsün,
Aynayı ki görmezsin, Hakk’ı nasıl bulursun.

 

Bilmezsin canda canı, sanırsın ki  gayrısın,
Göremezsin cananı hep o yüzden ayrısın.

 

Özden bil sen özünü, sen de bulursun anı,
Sen sen olmazsın artık, görürsün o cananı.


11.02.2011

 

 

TEVHİD SIRRIN BİLMEK İÇİN


Tevhid sırrın bilmek için,
Gel gir tekrar imana gel,
Sende sen'i bulmak için,
Gel oniki imama gel.

 

Aşk meyine kanmak için,
Hakk aşkıyla yanmak için,
Can-ı dilden anmak için,
Kadiri ol meydana gel.

 

Aşka vuslat dileklerle,
Arş ve kürsü feleklerle,
Dönmek için meleklerle,
Gir meydana devrana gel.

 

Hakk aşkıyla doldun ise,
Sen bu yolda soldun ise,
HalilUllah oldun ise,
Gir ateşe gel yana gel.


Buldun ise seni sende,
Gördün ise canı tende,
Ne ararsın sende bende,
Gel sendeki o sana gel.

 

Bir ettiysen her sözünü,
Açtın ise kalp gözünü,
Özden, bildinse özünü,
Özündeki sultana gel.

 

12.02.2011

 

KENDİNİ BİL SEN ÖNCE KENDİNİ


Bilmek ister isen eğer haddini,
Gel kendini bil sen önce kendini,
Tutabilmek için elest ahdini,
Gel kendini bil sen önce kendini.

 

Bendini bilenler fendini bilir,
Fendini bilense kendini bilir,
Kendini bilen kul Rabbini bilir,
Gel kendini bil sen önce kendini.

 

Arama o yari sen ırak yerde,
Düşünme sen nerde acep yar nerde,
Sen kendin olmuşsun kendine perde,
Gel kendini bil sen önce kendini.

 

Enel Hakk sırrını eğer sorarsan,
Hakk ile varsın sen ki eğer varsan,
Kendinde ara bul her ne ararsan,
Gel kendini bil sen önce kendini.

 

Vuslata götüren yollar sendedir,
Bekleyip durduğun bahar sendedir,
Arama ötede o yar sendedir,
Gel kendini bil sen önce kendini.

 

Sanma ki o yari sana uzaktır,
Kendini görmen hep sana tuzaktır,
Senden görüp duyan ol yüce Hakk’tır,
Gel kendini bil sen önce kendini.

 

Mesafe değildir kurbete sebep,
Uzaklık değildir gurbete sebep,
Mesafeler kendi içindedir hep,
Gel kendini bil sen önce kendini.

 

Bulmayı dilersen Özden o yarı,
Arama yad elde sen zarı zarı,
Yok eyle kendinde sandığın varı,
Gel kendini bil sen önce kendini.


13.02.2011


 
ENEL HAKK SIRRI

 

Ben ki ben değilim, bir ben var bende,
Ben'den de ziyade, benden içeri,

 

Ben’den görüp duyan, o ben’dir tende,
Ten'den de ziyade, tenden içeri.

 

Kırklar meclisine girebilirsen,
Enel Hakk sırrına erebilirsen,

 

Bir "sen" vardır sen'de görebilirsen,
Sen'den de ziyade, senden içeri.

 

Sen’i bilmemene nefsindir neden,
Çün nefsindir seni hep senden eden,

 

Bu öyle bir sır ki,  bu fen içre fen,
Fen'den de ziyade, fenden içeri.

 

Gel Özden, gafletle geçirme anı,
Sen senden uzakta sanma cananı,

 

Hal ehli olursan bulursun canı,
Can'dan da ziyade, candan içeri.

 

Erersen bu sırra hiç telaş etme,
Mansur gibi sen de halka  faş etme,

 

Bu sırda kalıp da mahv olup gitme,
Daha marifet var bundan içeri.

 

15.02.2011

 

 

  

 “De ki: Sapıklar dışında Rabbinin rahmetinden kim ümit keser?” (Hicr sûresi, 15/50.)

“Hatalardan dolayı Allah Teâlâ'nın rahmetinden ümidinin azalması, amele itimat ve güvenin işaretidir. Atâullâh el İskenderi (k.s.)


ÜMİTSİZ OLMA GÖNÜL


Ümitsizliğe çeker mel’un şeytan insanı,
Sakın ha ona kanıp, ümitsiz olma gönül.

Hilesini iyi bil, düşmanın iyi tanı,
Hilesine aldanıp ümitsiz olma gönül.

Şeytan der Hakk’ı bırak, nasılsa oldun ırak,
Sen ona aldanarak, ümitsiz olma gönül.

Girmiş olsan bin aha, düşsen de bin günaha,
Tövbe et dön Allah’a, ümitsiz olma gönül.

*Ye’s ne büyük günahtır,  amele itimattır,
Kır bu itimadı kır, ümitsiz olma gönül.

Kim ki ümitsiz olur,  Hakk’ı gazablı bulur,
Olma sen tövbeden dur, ümitsiz olma gönül.

Ümitsizlik bir tuzak, eder rahmetten uzak,
Zannın üzeredir Hakk, ümitsiz olma gönül.


*Ye’s : Ümidsizlik. Matlubunun hâsıl olmasına ümidini kesmek.


15.02.2011

 

 

 

YÜRÜ DİVANE GÖNÜL SEN DERVİŞ OLAMAZSIN


 

Olur sanma dervişlik ziyaretle tekkeyi,
Yürü divane gönül sen derviş olamazsın.
Derviş oldun sanma hiç giyme ile takkeyi,
Yürü divane gönül sen derviş olamazsın.

 

Herşeyi telef olsa, duymaz derviş hiç keder,
Yoktur dervişe kayıp, yoktur dervişe heder,
Derviş bulsa şükreder, bulamasa hamd eder,
Yürü divane gönül sen derviş olamazsın.

 

Derviş elin ayağın çeker cümle günahtan,
Her ne gelirse gelsin razı olur Allah’tan,
Derviş korur dilini,  isyandan ahtan vahtan,
Yürü divane gönül sen derviş olamazsın.

 

Derviş bu Hakk yolunda feda eder varını,
Rızkı Allah’tan bilir düşünmez hiç yarını,
Neyi varsa hep verir, hesap etmez karını,
Yürü divane gönül sen derviş olamazsın.

 

Gözün açık eyler hep, derviş görür tümseği,
Aşağıları sever, dilemez hiç yükseği,
Hiç kimseden incinmez, incitmez hiç kimseyi,
Yürü divane gönül sen derviş olamazsın

 

Derviş boş geçirmez her geceyi kadir bilir,
Geleni boş çevirmez  herkesi Hızır bilir,
Ölüm meleğin daim yanında hazır bilir,
Yürü divane gönül sen derviş olamazsın.

 

Derviş hiç gönül kırmaz  sövene dilsiz olur,
Asla karşılık vermez vurana elsiz olur,
Yunus ne güzel söyler, derviş gönülsüz olur,
Yürü divane gönül sen derviş olamazsın.

 

Eşrefoğlu da der ki; sıdk ile gelen gelsin,
Bu dervişlik yoluna nefsini bilen gelsin,
Kalbinde Hakk’tan gayrı ne varsa silen gelsin,
Yürü divane gönül sen derviş olamazsın.

 

Af eyler kusurları derviş kusura bakmaz,
Gıybet etmez, incitmez, derviş asla can yakmaz,
Asla yalan konuşmaz, asla harama bakmaz,
Yürü divane gönül sen derviş olamazsın.

 

Derviş korkar kibirden, hevadan ve hevesten,
Çünkü bilir ki kibir şeytandan ve nefisten,
Derviş aşağı görür kendisini herkesten,
Yürü divane gönül sen derviş olamazsın.

 

Derviş Hakk’a aşıktır görmez gözü leylayı,
Leyla'dan vaz geçmiştir bulmak için Mevlayı,
Feda etmiştir yare, dünyayı ve ukbayı,
Yürü divane gönül sen derviş olamazsın.

 

Dervişe bu dünyanın birdir kahyası, beyi,
Ne kimseye yaranır, ne hor görür kimseyi,
Tek arzusu Mevladır, görmaz başka bir şeyi,

 Yürü divane gönül sen derviş olamazsın.

 

 İyi dinle sözümü şu Özden, sana ne der,
Fani bu yalan dünya, buraya gelen gider,
Derviş olmak dilersen gönlünü Allah’a ver,
Yürü divane gönül sen derviş olamazsın.

 

16.02.2011

 

 

 

NASİHAT


Allah yaparsa eğer bir kulunun işini,
O kul mermere bile bil geçirir dişini,
Allah yapmazsa eğer bir kulunun işini,
Kul muhallebi yerken  kırıverir dişini.

 

El açıp da kimseye eyleme yüzünü ar,
Allah dilemedikçe veremez kimse yarar,
Allah’ın izniyledir bir fayda veya zarar,
Hakem yalnız Allah’tır bir Allah verir karar.

 

Hakk’ın iradesi var bil ki olan her işte,
Ne istersen ey gönül gel sen Allah’tan iste,
Kimin elinde ne var, kalma sakın teşvişte,
Kimseye kalmaz dünya, mevtle aşikar işte.

 

Sen sakın “ben” demekten, uzaklık “ben”le olur,
Sen can ile olursan o can da tenle olur,
Bil ki Hakk’ın rızası kendin bilenle olur,
Sen Allah’la olursan, Allah’ta senle olur.

 

Bülbülün efganını bilmeyen gülden sanır,
Yanmayı ve sönmeyi, ateşten külden sanır,
Kimi de saadeti paradan puldan sanır,
Her şeyi Allah yapar, bilmeyen kuldan sanır.

 

Hakk’tan izin olmazsa, sana kim ne eylesin,
Eğer vermezse Mabud, Sultan Mahmud neylesin,
Bırak Özden,bilmeyen varsın kendin eğlesin,
Bunca nasihat yeter dil daha ne söylesin.

 

16.02.2011

 

 

                                     YAD ELLERDE SEN NEYLERSİN  


Ne ağlarsın zari zari, bülbül niçin ah eylersin,
Bulmak mı dilersin yari, yad ellerde sen neylersin.

Niçin gülden ayrı düştün, niçin uzun yollar aştın,
Geldin yad ellere uçtun, yad ellerde sen neylersin.

Yari yad elde ararsın, her bir geçenden sorarsın,
Boşa kendini yorarsın, yad ellerde sen neylersin

Buralarda gülzar yoktur, hep kıştır bak bahar yoktur,
Buralarda o yar yoktur, yad ellerde sen neylersin.

Sesine ses veren olmaz, sana güller deren olmaz,
Burda vasla eren olmaz, yad ellerde sen neylersin.

Özden der, bahar sılada, burda değil  yar sılada,
Ne ararsan var sılada, yad ellerde sen neylersin.

Sorarsan da sıla izin, bülbül sıla senin özün,
Özüne dön dinsin sızın, yad ellerde sen neylersin.


16.02.2011

 

 

SÖYLE  HU ALLAH


Desturla girip gönül meydana,
Söyle Hu Allah, söyle Hu Allah,

 Aşkın oduyla sen yana yana,

Söyle Hu Allah, söyle Hu Allah.

 

Gafleten uyan gel eyle zikir,
Temizler kalbi bırakmaz hiç kir,

 Aşk ile söyle de ki Allah bir,

Söyle Hu Allah, söyle Hu Allah,

 

Her şey zikreyler kendi diliyle,
Aşıklar coşar vecdin seliyle,
Kalbine vurup gönül eliyle,
Söyle Hu Allah, söyle Hu Allah.

 

Öyle bir sır ki bu zikr-i cehri,
Arıtır kalbi giderir zehri,
Budur aşığın yarine mehri,
Söyle Hu Allah söyle Hu Allah.

 

Bu can bir kuştur, ten ona kafes,
Hu çeker daim veren her nefes,
Ses ver ey gönül haydi ses ver ses,
Söyle Hu Allah, söyle Hu Allah.

 

16.02.2011

 

 

 

SERDEN GEÇER DE AŞIK


Serden geçer de aşık, asla yarinden geçmez,
Yalnız yarini görür gözü gayrını seçmez.

 

Zehir sunsa da içer aşık yarin elinden,
Ab-ı hayat da olsa, ağyar elinden içmez.

 

Aşıklar razı olur yarinden her gelene,
Aşk’a düşüp de yanan,  derd-i mihnetten kaçmaz.

 

Şikayet etmez asla, belli etmez halini,

Hakk’a gerçek kul olan, halka derdini açmaz.

 

Bilen çokça söylemez, çokça söyleyen bilmez,
Arif olan cevherin çünkü boş yere saçmaz.

 

Oku ilmi ledünni, bil sırrı Muhammed’i (a.s.)
Muhammed’i (a.s.) bilmeyen, burdan imanla göçmez.

 

Kuşun iki kanadı, Hakk emir ve  nehy’leri,
Özden, tut şeriatı ki kuş kanatsız uçmaz.

 

18.02.2011

 

 

 

SENİ   SENDE  ARADIM


Yıllar  yılı  seni  ben, gayrisinde aradım,
Bendeymişsin meğer sen, seni sende aradım.

 

Ayrı sandım bedende, canı görmedim tende,
Boş yere seni sende, beni bende aradım.

 

Aşka düşüp gezeli, sen sandım her güzeli,
Aşk meyini ezeli, ben mahzende aradım.

 

Ben bir şeyda bülbülüm, yandım savruldu külüm,
Seni boş yere gülüm, her gülşende aradım.

 

Kalmışım meğer zanda, takılmışım cananda,
Candaymışsın sen canda, seni tende aradım.

 

Ben bildim bende beni, seni gördüm hep seni,
Boş yere o buseni, her gülende aradım.

 

Senmişsin benden gören, hem gören hem işiten,
Sen sanarak seni ben, her gelende aradım.

 

Bilmedim bittiğimi, yanıpta tüttüğümü,
Sılada yittiğimi, ben Yemen’de aradım..

 

Bilemedim cananı, göremedim ben anı,
Ruhta gizli o canı, ben bedende aradım.

 

Özden der, canım tenim, senmişsin benim genim,
Sen mi ben, ben mi senim, şaştım ben ne aradım.

 

20.02.2011

 

 

 

PİR’E SORDUM; HAKK’A NASIL ERİLİR

 

Pir’e sordum, dedim ki; Hakk’a nasıl erilir,
Dedi; Kendini bilen bil ki Rabbini bilir.

 

Ancak şunu da bil ki, yakin bilene inmez,
Bilme ile erilmez, erme ile bilinmez.

 

Şeytan da biliyordu ancak ateştir yurdu,
Bilme ile olsaydı, o mel’un kurtulurdu.

 

Amel etmek gerekir ancak amelle bitmez.
O dost’u bulmak için, amel etmek de yetmez.

 

Sen elbet amel eyle, amel olmazsa olmaz,
Ancak Hakk’ı bulanlar bil ki amelle bulmaz.

 

Peki dedim ilimle ve amelle değilse,
Hakk’a nasıl erilir, bu garip bunu bilse.

 

Dediki; vuslat ancak Hakk’ın bağşıyla olur,
Bu yolda Hakk’ı bulan, Hakk’ın bağşıyla bulur.

 

Sordum; kime bağş eder, Hakk kendini bulmayı,
Kimlere ihsan eder acep vasıl olmayı.

 

Dedi; İstemen lazım, Hakk isteyene verir,
Ancak ; İstemeyi de istediğine verir.

 

Hakk seni istemese, istemeyi kim versin,
Bil ki Hakk seni ister, o yüzden sen istersin.

 

Sordum; Özden ne yapsın, tavsiye buyrun bana,
Bu ayrılık,uzaklık, ıstırab verir cana.

 

Dedi ki; hizmet eyle, benden himmet bulursun,
Himmet bulursan benden, Hakk’a vasıl olursun.

 

20.02.2011

 

 

O YAR BİZİ BİLSİN DE

 

O yar bizi bilsin de varsın ağyar bilmesin,
O gül bizim olsun da varsın bahar gelmesin,

 

Hakk için eyle gönül sen ne amel eylersen,
Hakk razı olsun yeter, varsın da Halk olmasın.

 

Hakk’tan iste istersen, kula minnet eyleme,
Şeyda bülbüller gibi güle minnet eyleme,

 

Rızık Allah’tan gelir, kapılma endişeye,
Bu dünyada, paraya, pula minnet eyleme.

 

Düş sen yarin derdine, derman olmasın varsın,
Bu dertten kurtulmaya, ferman olmasın varsın,

 

İstikamet üzre ol, ey Özden sen bu yolda,
İstikamet delildir , burhan olmasın varsın.

 

Boş kalmasın kadehler haydi doldur ey saki,
Aşk meyidir içilen sanma sen bizi şaki,

 

Hakk rızası için biz terk etmişiz ağyarı,
İçelim aşk meyini ölüm olmadan vaki.

 

21.02.2011

 

 

MİNNET ETME

 

Ey! Gönül bir gül için, sen hara minnet etme,
Kıştan kurtulmak için, bahara minnet etme,

 Eğer gerçek aşıksan, yardan gayrına bakma,

Yardan gafil olup da, ağyara minnet etme.

 

Rızkı veren Allah’tır, sen dert etme yarını,
Fakiri gözetmede esirgeme varını,
Hakk terazisiyle ölç,  karını zararını,
Helal haram bilmeyen, pazara minnet etme.

 

Cümle rızkı hep veren, ol Gani Rezzak iken,
Darda kalana yeten hep ol yüce Hakk iken,
Her şeye gücü yeten  Kadir-i mutlak iken,
Sen mahluktan gelecek, ol kara minnet etme.

 

Rezili vezir eder, veziri rezil eder,
Diler ise yüceltir, dilerse zelil eder,
Duyma varlıktın gurur, duyma yokluktan keder,
Dünyadaki sultana, hünkara minnet etme.

 

21.02.2011 

 

 

 

GEL YAVAŞ YAVAŞ

 

Gönül dön Mevlaya, terk et sivayı,
Sivadan aklını çel yavaş yavaş,

Hakk seni çağırır koy masivayı,
Haydi geç olmadan gel yavaş yavaş.

 

Bulursun o yari bendin aşınca,
Bulmanın şevkiyle coşup taşınca,
Taş kalbin yumuşar aşka düşünce,
Boşanır gözünden sel yavaş yavaş.

 

Hiç kararın kalmaz daim anarsın,
Her ne yöne baksan O yar sanarsın,
Ey gönül aşk ile sen de yanarsın,
Savurur külünü yel yavaş yavaş.

 

Gel Özden'i  dinle, nefsine uyma,
Aşka düş başka da bir elem duyma,
Kalbine yari koy sen eli koyma,
Terk ede kalbini el yavaş yavaş.

 

22.02.2011

 

 

FEDA OLSUN 

 

O dost için be ey gönül! Koy bu canı geda olsun,
Kalırsa da bizden kalan dosta bir hoş seda olsun.

 

Terk eyleyen varlığını, vuslat bulur cananına,
Gek terk eyle sen varlığın, vuslat için feda olsun.

 

Emmareye  bende olma, nefsi hevaya sen uyma,
Daim ol dostu zikreyle ki nefs senden cüda olsun.

 

Kıl namazı tut orucu, Hakk rızasın gözleyerek
Ki kılacağın her namazın ihlas ile eda olsun

 

Kızdığına Hakk için kız, sevdiğini Hakk için sev
Dostun ulu evliyalar, yarenin şüheda olsun

 

Özden Hakk’ı  koy kalbine, gayrısına meyil verme,
Ki senden görüp işiten hep ol yüce Hüda olsun.

 

Biat eyle şeyh elinden Geylani’ye derviş ol ki,
Son bulsun bu ayrılığın ağyarlığın meda olsun.

 

22.02.2011

 

 

 

DERVİŞLİK YOLU


Bu yollar zorludur dağlar dolanır,
Mevla’nın aşkıyla dolacaksan gel
Samimi olmayan boş oyalanır,
Aşkında samimi olacaksan gel.

 

Aşk kalpte ateştir, başta dumandır,
Bu aşk imandan da içre imandır,
Hakikat ilmidir bu bir ummandır,
Sen de bu ummana dalacaksan gel.

 

Dervişlik yolu bu kolay aşılmaz,
Bin engel çıksa da yoldan şaşılmaz,
Bir ümmül kitaptır hiç anlaşılmaz,
Dersini Mevla’dan alacaksan gel.

 

Bu dervişlik yolu  pek bir uludur,
Derviş olan Hakk’ın gerçek kuludur,
Bu yol irfan yolu, edep yoludur,
Bu yola edeple geleceksen gel.

 

Eğer olacaksan can’ından ayrı,
Sen de kalacaksan canan’dan ayrı,
Derviş gibi sen de o dosttan gayrı,
Ne varsa kalbinde sileceksen gel.

 

Nefsine uyanlar görmez bendini,
Takılır bendine bilmez fendini,
Fendini bilmeyen bilmez kendini,
Bu yola kendini bileceksen gel.

 

Derviş ne gelirse razıdır Hakk’tan,
Asla bir itibar beklemez halktan
Kendini aşağı görür topraktan
Topraktan  aşağı olacaksan gel.

 

Ateşten gömlektir dervişlik yaman,
Giyemezsen Özden uzak dur aman,
Hem nefse uyup hem bekleme eman,
Biatına sadık  kalacaksan gel.

 

23.02.2011

 


HAKK AŞKIYLA DOLMAZ MISIN

 

Aşıklar gece kalkarlar , gönül sen de kalkmaz mısın
Yare teheccüt kılarlar , gönül sen de kılmaz mısın

 

Bak şu bülbülün işine, düşmüş bir gülün peşine,
Ne işler açmış başına, bakıp ibret almaz mısın.

 

Aşığın kalbi kırıktır, hüzünlüdür hep buruktur,
Her zaman boynu büküktür, Hakk aşkıyla dolmaz mısın

 

Halkı bırak gel Hakk’a dön, ey gönlüm gerçek aşka dön, 
Yanlıştır bu gittiğin yön, hala yolun bulmaz mısın.

 

Bir han ki bu dünya yalan, var mıdır bu handa kalan,
Uyan artık haydi uyan, sen dünyayı bilmez misin.

 

Özden karalar bağladın, sineleri hep dağladın
Ağyar için çok ağladın, sen yar için gülmez misin.

 

Gel yanalım yane yane, olalım Hakk’a pervane,
Yeter olduğun divane, hala  pişman olmaz mısın.

 

24.02.2011

 

 


GEL DÖNELİM MEVLA’YA


Gezme gönlüm avare, gel dönelim Mevla’ya
Meyletme başka yare,  gel dönelim Mevla’ya.

 

Fani aşklara yanma, Hakk’tan gayrini anma
Nefsinle oyalanma, , gel dönelim Mevla’ya

 

Ömür gelip geçmeden, fırsat elden kaçmadan,
Can kafesten uçmadan, gel dönelim Mevla’ya

 

Varlığı Hakk’tan bilip, kendi varlığın silip,
Ölmeden önce ölüp, gel dönelim Mevla’ya

 

Aşkla secdeye varıp, tövbe edip hıçkırıp,
Özden bendini kırıp, gel dönelim Mevla’ya

 

25.02.2011

 

 

ŞEYH ABDÜL KADİR GEYLANİ (k.s.)
HAZRETLERİ’NİN  DUA MANZUMESİ


Ey Allah’ım sen nurunla bizleri dosdoğru yoluna ilet, hidayete erdir,
Sıdk ile kulluk etmeyi nasip et, gaflet ve masiyetlerimizi nihayete erdir.

 

Ey Rabbim senin kapından başka gidilecek bir kapı mı var ki  gideyim,
Tüm hazineler senin tasarrufunda iken,  ben ihtiyaçlarımı kime arz edeyim .

 

Ey korkanların dergahına sığındığı ulu Mevlam, korkularımı gider
Ey isteklere icabet eden, bu naçar kulunun da isteklerine cevap ver.

 

Beni yakınlığına ermiş bahtiyarlardan eyle, rahmetinden uzaklara atma,
Korktuklarımdan emin, umduklarıma nail eyle,  haybet ve hüsrana uğratma.

 

Ey Allah’ım ömrümüzü sonuna kadar taatle geçitmeyi ve seni bilmeyi nasib et,
Son nefeste de iman ile ölmeyi ve af edilmiş olarak huzuruna gelmeyi nasib et.

 

Ey Allah’ım sana şikayet ediyorum  zayıflığımı, çaresizliğimi ve gönlümdeki melallerimi,
Sana şikayet ediyorum, insanlar arasındaki önemsizliğimi, değersizliğimi, ıslah olmayan hallerimi.

 

Sana şikayet ediyorum dilimin derdime tercüman olamayışını,
İnişli çıkışlı gidişatımı ve gönlümün vuslat bulamayışını,

 

Ey bütün çaresizlerin ve bu çaresiz kulunun rabbi,cümle mahlukat sana bendedir,
Benim de, tüm çaresizlerin de halini ıslah edecek güç ve kuvvet  yalnız sendedir.

 

Düçar kaldığım musibetler büyüdükçe büyüdü, tasalarım arttıkça arttı, yüreğim zar oldu,
Ömrüm tükendi, gençliğim elden gitti, kederler üzerime çullandı, sırlarım aşikar oldu.

 

Ya Rab bu naçar kulunun önündeki yollar daraldıkça daraldı, beklediği cevher ise hiç saçılmadı,
Ömrü tükenmeye yüz tuttu da hala huzura ve vuslata giden kapıların hiç birisi açılmadı.

 

Yola gelmedi bir türlü nefs, bu dünya tarlasına bir hayırlı amel ekemedi,
Yıllar geldi geçti  de,  hala aşağılık işlerden  elini eteğini çekemedi.

 

Ey kendisine el açıldığında cevap veren rabbim, merhamet et sönmeye yüz tutmuş gençliğime acı,
Sen’sin çaresiz  kalanların tek mercei,  Sen’sin derdimin dermanı , hasta gönlümün ilacı

 

Vuslatıma mani olan sayısız bağların esiri  oldum,  perişanım ve hakirim,
Bu bağların çözülmesi umuduyla kapına gelmiş, lütfunu dilenen, günahkar bir fakirim.

 

Yad elde, hafakanlar içinde gezen bir zavallıyım, ne olur hiç olmazsa hicranıma bir fasıla olsun,
Sılada dahi gurbeti yaşayan bu bedbaht kuluna merhamet eyle, merhamet eyle ki gurbetim sıla olsun

 

Ey tevbe edip yeni bir teveccühle dergahına dönenleri, muhabbet tecellileriyle karşılayan Rabül Alemin,
 Benim ve tüm müslümanların tevbe ve dualarını  kabul et!  habîbin Muhammed’ü’l-Emîn hürmetine, amin.


02.03.2011

 

 

  

Gerçek aşk Allah’a duyulandır, gerisi nefsin aldanmalarıdır.İnsan bu aldanış ve yanılgılara bir kere düştü mü bunları aşk zanneder. Sevdiğini Allah için sevmek ve sevmediğini Allah için sevmemek faziletlerin en büyüğüdür.


İLAHİ AŞK


Geç ey gönlüm! fani aşktan, O Baki’yle olalım gel
Gel sevelim yeni baştan, Hakk aşkıyla dolalım gel

 

Aşk ya Allah’tan gelmeli, ya Allah için olmalı,
Hakk çün sevip sevilmeli, bu çizgide kalalım gel.

 

Meyledip de  fani aşka, bitince de deme keşke,
Aşk yok baki aşktan başka, gel bu aşkı bilelim gel.

 

Aşk insanı oldurmalı, feyizlerle doldurmalı,
Aşk Allah’ı buldurmalı, gel Allah’ı bulalım gel.

 

Hakk’ı seven aşka düşer, aşka düşen yanar pişer,
Nasipsizler buna şaşar, gel bir nasip alalım gel.

 

Aşk seni senden sildirir, Özden özünü bildirir,
Kah ağlatır kah güldürür, gel ağlayıp gülelim gel.

 

06.03.2011


 

SELAM SANA


Arza gerek yok halimi,
Halim zaten ayan sana,
Sustum gönül melalimi,
Suskunluğum beyan sana.

 

Sana döndürdüm yüzümü,
Sen’de buldum ben özümü,
Lal eyledim her sözümü,
Sözsüzlüğüm kelam sana,

 

Sen görensin işitensin,
Her halimi bilen sensin,
Bana benden öte bensin,
Sen eylersin selam sana.

 

06.03.2011

 

 

 MÜTMAİN OLMAYACAK KALBİN 

 

Hiçbir zaman mütmain olmayacak kalbin,
Asla ve asla tatmin olmayacak.
Kimi seversen sev sonunda ayrılacaksın.
Neye yaklaşırsan yaklaş, sonunda mutlaka uzaklaşacaksın
Ne varsa bağlanıp bırakamadığın, sonunda hep bırakacaksın
Peşinden koştuğun, Asla vaz geçemediğin şeyler, bir gün senden vaz geçecekler.
Ve asla geri gelmeyecekler.

 Hep anlık olacak dünyada duyduğun hazlar…
Ve kışa dönecek yavaş yavaş ömründeki bütün gerçek sandığın yazlar.

Hiçbir zaman mütmain olmayacak kalbin,
Asla ve asla tatmin olmayacak.

 

Doldurmayacak, dolduramayacak hiçbir şey içindeki o boşluğu.
Ve ne yaparsan yap azaltmayacak, azaltamayacak hiçbir şey ruhundaki sarhoşluğu.

Ve sonra alışacaksın ve alıştığın gibi yaşayacaksın ve en kötüsü de daha sonra yaşadığın gibi inanmaya başlayacaksın.
Hep yarım, hep eksik kalacak hayatında bir şeyler, fark edemeyeceksin…
Ve sonra tamamlamadan eksik olanları , bitiremeden yarım kalanları,
 Bir meçhule doğru sen de çekip gideceksin…

Hiçbir zaman mütmain olmayacak kalbin,
Asla ve asla tatmin olmayacak.

 

Güzelliklerin birer birer tükenmeye, zevklerin bitmeye, Zaman seni eskiterek geçmeye ve  sahip olduğun  her şey elinden gitmeye mahkum olacak hep.


Hiçbir zaman mütmain olmayacak kalbin,
Asla ve asla tatmin olmayacak.

 

Ne yaparsan yap, neye yaklaşırsan yaklaş, neyin peşinden koşarsan koş,
Kimi seversen sev, Ve neye sarılırsan sarıl ,.. sonunda o şeyden mahrum kalacaksın. Ayrılacaksın…Uzaklaşacaksın…

Hiçbir zaman mütmain olmayacak kalbin Mütmain olmayacak çünkü;
 "Kalpler yalnız Allah’ı anmakla mütmain olur."
Ve ancak Allah diyen mahrum kalmaz.
Allah ile olan hiç ayrılmaz. Uzaklaşmaz…
Asla terk edilmez ve asla yalnız bırakılmaz.
 

O halde soruyorum cevap verebilir misin?
Allah’ı bulan ney’i kaybeder ? O’nu kaybeden ise ney’i kazanabilir ?
Ne kadar yanlış yaparsan yap, senden vaz geçmeyen tek dost, Sen terk etsen ve unutsan bile, seni asla terk etmeyen ve unutmayan gerçek sevgili. Her taşkınlığından sonra O’na geri dönüşünde seni kapısından çevirmeyen sadık yar. Ve seni asla yalnız bırakmayan, seni yalnız senin için seven tek varlık yalnız Allah’tır.

 

2010

 

 

KENDİ ÖZÜMDEKİ SULTANA GELDİM


Mecnun’dum bir zaman Leyla uğruna
Leyla’nın  derdinden usana geldim,
Vaz geçtim leyladan, Mevla uğruna,
Mevla’nın aşkına ben yana geldim.

 

Nefsimin zulmüne dayanmak için,
Gaflet uykusundan uyanmak için
Aşk sarhoşu olup da yanmak için,
İçip aşk meyini ben  kana geldim.

 

Aşıklar dönerler yar hayaliyle,
Kendinden geçerler vuslat haliyle,
Ben de dönmek için ol ahaliyle,
Girdim de  meydana, devrana geldim.

 

Yanar bu yüreğim hayli zamandır,
Bu aşkın derdi de pek bir yamandır,
Temennim ne candır, ne de canandır,
Geçtim ben canandan, Yezdan’a geldim.

 

Bülbüller öterler her seher vakti,
Gözlerler vuslatı günün her vakti,
Tazelemek  için  yar  ile  akti,
Dertli bülbüllerle figana geldim.

 

Suretten geçenler, aslına erer,
Aslına erenler, vaslına erer,
Özden özündeki Sultan’a erer,
Kendi özümdeki sultana geldim.

 

08.03.2011

 

 

VAR MI ACEP BENİM GİBİ


Bu dünyada bir biçare,  var mı acep benim gibi
Bulamayan derde çare, var mı acep benim gibi.

 

Günahları haddi aşan, tövbe eden, sonra şaşan,
Böyle bedbah ve perişan, var mı acep benim gibi,

 

Kalbi gün gün nasırlaşan, Hakk’a karşı sağırlaşan,
Gün geçtikçe ağırlaşan, var mı acep benim gibi.

 

Kendi kendisinden pişman, kendi kendisine düşman,
Gönlü asi ve delişman, var mı acep benim gibi.

 

Vuslata yemin getirmiş, ermeden yari yitirmiş,
Yad elde ömrün bitirmiş, var mı acep benim gibi.

 

Bu kemter kulunun Ya Rab, umutları olmuş serab,
Böyle serkeş, böyle harab, var mı aceb benim gibi.

 

Asi olup özden dönen, her verdiği sözden dönen,
Yanıp yanıp sonra  sönen, var mı acep benim gibi.

 

Ya Rab cürmüm gönlümde gam, af eyle, alma intikam,

Almayan bu dünyadan kam, var mı acep benim gibi.

 

Kaç yıl oldu gurbette kaç,Özden, sana susuz ve aç,
Böyle aciz böyle muhtaç, var mı acep benim gibi.  

 

08.03.2011

 

 

 

Başınıza her ne musibet gelirse, kendi yaptıklarınız yüzündendir. O, yine de çoğunu affeder.
 
ŞÛRÂ SÜRESİ  - 30. Ayet

 

KENDİMDEN KAÇABİLSEM


Kendime zulmettim ben, en büyük zalim benim,
Kendi yüzümdendir bu hüzn-ü melalim benim,

 

Hiç kimse benim kadar zarar veremez bana,
Çektiğim cevr-i cefa,  kendi vebalim benim.

 

Kul irade gösterir, yaratır eylemi  Hakk,
Ben kendimim kendime en zor düşman ve tuzak,

 

Böyle sıladan ayrı, böyle vuslattan uzak,
Düştüğüm bu delalet, kendi delalim benim.

 

Usandım ben olmaktan, kendimden ben’i silsem,
Ölmeden önce ölüp, bendeki sen’i bilsem,

 

Beladan kaçar gibi , kendimden kaçabilsem,
Gerçek olurdu ya Rab, vuslat hayalim benim.

 

Güzellik içten gelir, görünüşte tendendir,
Her bela, her kötülük yine bana  bendendir,

 

Acizim çaresizim, Ya Rab çare sendendir,
Sen’sin tek dayanağım, sensin mecalim benim.

 

10.03.2011

 

 

HAKK’A GÖNÜL VER

 

Ey ! Faniye ağlayan, yüce Hakk’a gönül ver,
Nefsani aşkı bırak, gerçek aşka gönül ver.

 

Kurtul fani aşkların öldüren zulmetinden,
Hakk’tan sana  gelecek feyz-i paka gönül ver.

 

Şeyda bülbüller gibi, gülün derdine düşme,
Hakk aşkından nasibin *istihkaka gönül ver.

 

Boyun eğme nefsinin heva ve hevesine,
Daim mücahedeyle, *intihaka gönül ver.

 

Yıllar yılı bekledin, bitmedi müzbin gecen,
Kurtul geceden artık, gel *işraka gönül ver,

 

Fani aşklar tez geçer, arzusu çabuk biter,
Ebedi bitmeyecek *iştiyaka gönül ver

 

Hakk’tan gayrı ne varsa terk eyle sen onları
Batıl şeylere değil daim hakka gönül ver

 

Fani aşkın derdiyle, harab etme kalbini,
Harab yere yar gelmez, sırça köşke gönül ver,

 

Ağyarla oyalanma, fanide karar kılma,
Özden terk et gayrını, Hakk’la meşke gönül ver.


10.03.2011


*İstihkak: Ayrılan pay

*İntihak: Zayıflatma, nefsin gücünü azaltma

*İşrak: Güneş doğmak, parlamak, kalbe manaların doğması

*İştiyak: Arzu ve şevk

 

 

HEP “O” YÂRİN CEMÂLİDİR

 

Şu hüznümü *küsvâ kılan,  hep “O” yârin cemâlidir,
Beni ele rüsvâ kılan, hep “O” yârin cemâlidir.

 

Yüreğimi hûn eyleyen, her bahar efsûn eyleyen,
Bu denli mahzûn eyleyen, hep “O” yârin cemâlidir.

 

Baktırıp da melâlime, İbret eyleyen âleme,

Güldüren halkı hâlime, hep “O” yârin cemâlidir.

 

Hüznü bana şân eyleyen, gönlüme nişân eyleyen,
Böyle perişân eyleyen, hep “O” yârin cemalidir.

 

Yusuf’u kuyuya atan, esir pazarında satan,

Yakub’u hicrana katan, hep “O” yârin cemalidir.

 

Yunus’u şol süründüren, aşkı ile büründüren,
Yunus deyu göründüren, hep “O” yârin cemalidir.

 

Öfkeleri dindiren “O”, nefretleri söndüren “O”,
 Mevlana’yı döndüren “O”, hep “O” yârin cemâlidir.

 

Uzaklık verip öldüren, yakınlık verip güldüren,
Sevdiren ve sevildiren, hep “O” yârin cemalidir.

 

Özden yıkan şu özümü, kan dolduran hep gözümü,

Buldurmayan bir çözümü, hep “O” yârin cemalidir.  

 

15.03.2011


*Küsva: Son derecede bulunan, erişilecek en son nokta

 

 

EY ! HAKK’I SEVDİĞİNİ İDDİA EDEN CÜDA

 

Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı olsa da,
Ağız tadı kahveyle, ya da bal ile olmaz.

 

Ey! Hakk’ı sevdiğini iddia eden cüda,
Sevgi hâl ile olur, öyle *kâl ile olmaz.

 

Feryad eder ağlarsın, yârdan bir ezâ görsen,
Razı olmazsın asla, azıcık cefâ görsen,

 

Oysa seven razıdır, vaz geç iddiandan sen,
Sevgi böyle isyanla,  zâr-ı ahvâlle olmaz.

 

Hakk’ı severim dersin, daha kılmazsın namaz,
Oysa sevdiği için, seven her ne yapsa az,

 

Seven her daim anar, her daim eyler niyaz,

Dilin dönse gerektir ,böyle lâl ile olmaz.

 

Ticaretin ölçütü zarardır veya kârdır,
Güzel huyun ölçütü ise edeptir, ardır,

 

Sevgideyse ölçüt, fedakarlığın kadardır,
Kuru iddia ile böyle hayalle olmaz.

 

Kâl ile sevdim demek daim işgüzârlıktır,
Mal ile isbat etmek ancak  riyâkârlıktır,

 

Sevgiyi isbat eden bil ki fedâkârlıktır,
Özden geçmek gerektir,yalnız mal ile olmaz.

 

16.03.2011

*Kâl: Söz, laf

 

 

EY CENNET’İ İSTEYEN

 

Ey! Cennet'i isteyen, cennet *kurbet’tir sana
Sen kurbette değilsen, cennet *gurbet’tir sana

 

Kurbet ehli olup da, yâr’e yakın değilsen,
Cennet sürgün yeridir, yâr’sız zulmettir sana.

 

Cennet huri,köşk değil , cennet yâr’la olmaktır,
Sen yâr ile olursan, her yer cennettir sana.
 
Sen yâr ile değilsen, cennette dahi olsan,
O cennet cehennemdir, bil ki mihnettir sana.
 
O’nsuz sarayda olsan, o saray zindân olur,
Zindanda yâr ile ol, zindan devlettir sana.
 
O yârla olmadığın her mekan cehennemdir,
O yârla olmadığın her dem cinnettir sana.
 
Hakk’tan gafil olup da, halktan yakınlık umma,
Halktan gelecek bir şey ancak minnettir sana.
 
Hakk’tan uzak olmaktır her belanın sebebi,
O’nsuz her iş ziyandır, bil ki zahmetir sana.
 
Allah ile olanlar bil ki hiç mahzun olmaz,
O’nla olduktan sonra, her şey rahmettir sana.

 

16.03.2011

 

*Kurbet: Yakınlık, (Allah  ile olmak)
*Gurbet: Uzaklık, (yârdan uzak olmak)

 

 

 

DELİ GÖNÜL EYLENME

 

HalilUllah olmadan, ateşe dalınır mı,
İçi su alan tekne, deryaya salınır mı,
Ecel geli verince, vakitten çalınır mı,
Yolcuyuz bu dünyada, deli gönül eylenme.

 

O son vakit gelince, yalan olur tüm işler,
Solar pembe dudaklar, yarım kalır gülüşler,
Kul razı olmasa da, Hakk takdirini işler,
Yolcuyuz bu dünyada, deli gönül eylenme.

 

Emin olma bahardan düşse de en son cemre,
Bilmedin duymadın mı ne demiş Yunus Emre,
Toprak olur bu tenler, karşı konmaz bu emre,
Yolcuyuz bu dünyada, deli gönül eylenme,

 

Hep sebep gösterilir suça şeytanın fendi,
Oysaki şu insanın düşmanı yine kendi,
Bak yıllar nasıl geçti, ömür nasıl tükendi,
Yolcuyuz bu dünyada, deli gönül eylenme.

 

Güvenip de aldanma sakın dünya mâline,
Sana yar olmaz malın,  miras kalır âline,
Dünyada iken ağla ahretteki hâline,
Yolcuyuz bu dünyada, deli gönül eylenme.

 

Kabrini kazar eş dost, üstüne toprak atar,
Zaman ile üstünde dikenli otlar biter,
Gafletten uyan artık, bunca eylendin yeter,
Yolcuyuz bu dünyada, deli gönül eylenme.

 

Herkesin aynı yere, kabre çıkar yolları,
Üzerlerine sarkar incir ve dut dalları,
Zengin fakir aynıdır, bir kefendir malları,
Yolcuyuz bu dünyada, deli gönül eylenme.

 

Nice canlar kuş gibi tenlerinden uçtular,
Kimi şahtı, kimi kul, ahirete göçtüler
Kimi yâr’e kavuştu , kimi nâre düştüler,
Yolcuyuz bu dünyada, deli gönül eylenme.

 

Nerde şimdi o kullar, padişahlar nerede,
Cihana korku salan, Melik Şahlar nerede,
Herkes içindir ölüm, kimse kalmaz geride,
Yolcuyuz bu dünyada, deli gönül eylenme.

 

Özden der sur çalınır, tüm ölenler dirilir,
Dünyada yapılanlar, göz önüne serilir,
Defterin sağından mı, solundan mı verilir ?
Yolcuyuz bu dünyada, deli gönül eylenme.


18.03.2011

 

 

CEMALİNİ GÖRENLERDEN EYLE YA RAB

 

Beni rıza ve lütfuna, erenlerden eyle Ya Rab,
Aşkın vuslat güllerini, derenlerden eyle ya Rab.

 

Atma nâr-ı firkatine, erdir vuslat nimetine,
O yakınlık cennetine girenlerden eyle Ya Rab.

 

Islah et kulun hâlini, gider ya Rab melâlini,
Mahşer günü cemâlini, görenlerden eyle ya Rab.

 

Bulamadım burda vefâ, ağyar oldum çektim cefâ,
Cemalinle orda sefâ, sürenlerden eyle Ya Rab

 

Dünya pazar, koyma arda, arda kalan hep zararda,
Tezgahını bu pazarda,  serenlerden eyle ya Rab.

 

Bulundur hep kur’ân ile, tövbe ile rızân ile,
Son nefesi iman ile verenlerden eyle ya Rab

 

Salât olsun Ahmed’ine, Habibin Muhammed’ine,
Özden'i, şefaatine erenlerden eyle ya Rab.

 

24.03.2011

 

 

 

EYLENMEZ AĞYARLA, YÂRAN İSTEYEN


Oyalanma artık haydi çık yola,
Ey! Dosta varmaya ferman isteyen,
Razı ol gelene,  bakma sağ sola,
Kurtulur mu dertten,  derman isteyen.

 

Bulmayı dilersen  eğer Hüdâ’yı,
Terk eyle ey gönü! gel masivayı,
Terk eden sivayı, bulur Mevla’yı,
Terk ede sivayı,  ihsan isteyen.

 

Mademki cânandır, cân ihsân eden,
O cânana  erer, terk-i can eden,
Canı terk etmeye, cânandır neden ,
Terk eder cânını,  cânan isteyen.

 

Güzelin nişanı bil ki edeptir,
Güzeli sevmeye, edep sebeptir,
Edep ki, irfanla  ilel ebeddir,
Edebe sarılır irfan isteyen.

 

Leylayı bilmeyen mecnun olamaz,
Kanaat etmeyen memnun olamaz,
Ağyarla eylenen, yari bulamaz,
Eylenmez ağyarla, yâran isteyen.

 

13.04.2011

 

 

GELDİM KAPINA


Günahkar bir kulunum, cürmüm haddini aşmış,
Geldim Ya Rab kapına, ben güfran için geldim.

 

Nasipsizim ilimden, cehlim göğe ulaşmış,
Geldim dost meclisine ben irfan için geldim.

 

Bunca yıl nefse uydum, harab oldum, kahr oldum,
Bu emmare nefsime bir izan için geldim.

 

Tartacak terazi yok gönlümün hicranını,
Bu dolu hicranıma bir mizan için geldim.

 

Nadimim günahıma, gafletime, ahıma,
Yarab senin kapına ben rızan için geldim.

 

Kovmazsın sen kapına gelenleri bilirim
Bu yüzden ol meydana, ben devran için geldim

 

Yüzüm kara olsa da, rahmetini dilerim ,
Ey derdime dermanım, ben derman için geldim.

 

19.04.2011

 

 

 

ARZA GEREK VAR MI HALİMİ


Arza gerek var mı halimi yâre,
Yar benim halimi zaten bilmez mi.

 

Çağırsam gel desem vakt-i seherde,
Bilmem ki gelir mi, yoksa gelmez mi.

 

Hiç düşünmez mi  maşuk, aşığı,
Hiç yüzü güler mi, yoksa gülmez mi.

 

Acep  bir teselli kılmaz mı bana,
Hicrimi siler mi, yoksa silmez mi.

 

Ben Yâr’i bulmadan kayboldum yolda,
Yar beni bulur mu, yoksa bulmaz mı,

 

Bir yudum almadan dökülen meyim,
Dolar mı yeniden, yoksa dolmaz mı.

 

O aşk sarhoşluğu gelmez mi geri,
Yâr ile kavuşmak nasip olmaz mı.

 

10.05.2011

 

 

YAKAN SEN, YAKILAN BEN

 

Aşk kemendin boynuma takan sen, takılan ben,

Bir gurbetten gurbete atan sen, atılan ben.

 

Ben yurtsuzum mülk senin,  ben zayıfım güç senin,

Bir köleyim pazarda satan sen, satılan ben.

 

Senin iznin olmadan yere düşmez bir yaprak,

Bir yaprağım rüzgara katan sen, katılan ben.

 

Acizim yüküm senin, suçluyum hüküm senin,

Ey Yar verip hükmünü yıkan sen, yıkılan ben.

 

Sevdiren sen, seven ben , yakan sensin yanan ben,

Ya Vedud! Aşk odunu yakan sen, yakılan ben.

 

15.06.2011

 

 

EVLİYALAR SULTANI ABDÜLKADİR GEYLANİ (k.s.) 
 
Bazü-l eşheb’tir namı, Bağdat'tadır türbesi ,
Çağırınca yetişir, pek yücedir himmeti,
Darda kalanın dostu, kimsesizin kimsesi,
Gönüllerin sultanı yar Geylani, Geylani

Yar Geylani , Geylani , Pir Geylani  Geylani
Evliyalar sultanı Abdülkadir Geylani

Evliyalar içinde O’nun ismi uludur,
Eli Hakk’ın elidir, yolu Hakk’ın yoludur,
O’nun yoluna giren maksudunu tez bulur,
Gönüllerin sultanı  Yar Geylani , Geylani

Yar Geylani Geylani  Pir Geylani Geylani
Evliyalar sultanı Abdülkadir Geylani


15.06.2011

                                              


SİZDE BAŞKADIR, BİZDE BAŞKADIR

 

Binlerce yol var hepsi başkadır,
Bu aşka yanmak sizde başkadır, bizde başkadır,
Her yolun yönü hep bu aşkadır,
Bu aşka yanmak sizde başkadır, bizde başkadır.
 

ister nakşi ol, ister rıfai,
İster halveti, ister cerrahi,
Kadiriyiz biz zikrimiz cehri,
O yari anmak  siz de başkadır, biz de başkadır.


Biz Kadiriyiz gideriz Hakk'a,
Düşmeyiz hüzne yese firaka,
Gel güzeli sev nefsi bırakta,
Güzeli sevmek siz de başkadır, biz de başkadır.

Öyle bir yolki inceden ince
Yürürsün sende Hakk nasibince
Anlarsın bir gün sen de görünce
Güzeli görmek sizde başkadır, bizde başkadır.


16.06.2011

Onlardan birine ölüm gelince: "Rabbim! Beni geri çevir, belki, yapmadan bıraktığımı tamamlar, iyi iş işlerim" der. Hayır; bu söylediği sadece kendi lafıdır. Tekrar diriltilecekleri güne kadar arkalarında geriye dönmekten onları alıkoyan bir engel vardır.

MÜMİNUN Süresi/99-100


 

ÖLÜM GELMEDEN ÖNCE

 

Tövbe et her günaha, ölüm gelmeden önce,
Ey gönül dön Allah’a , ölüm gelmeden önce.

 

Dünyadan eyle firak, emmareden ol ırak,
Kötülükleri bırak, ölüm gelmeden önce.

 

Hacı’m, uyardı utan, serkeşlikten gel usan,
Sözde değil, özde yan, ölüm gelmeden önce

 

Onca günaha battın , beni hicrana kattın,
Haydi kalk yeter yattın, ölüm gelmeden önce

 

Gel biraz ağlayalım, ağıtlar söyleyelim,
İstiğfar eyleyelim, ölüm gelmeden önce

 

Virdini ettin heba, oldun bu yoldan cüda,
Gel dön Hakk’a ol feda, ölüm gelmeden önce.

 

Seyr-i süluk edelim, yoldan nasip alalım,
Biz de derviş olalım, ölüm gelmeden önce.

 

Gel Özden gel rahmet bul, Şeyh Rıdvan’dan himmet bul,
Gel Hakk’a ol gerçek kul, ölüm gelmeden önce.

 

21.06.2011

 

 

BİR GAFİL YOK BENİM KADAR

  

Benim kadar Hakk’tan uzak,

Var mı bir kul benim kadar,

Kendi kendisine tuzak,

Var mı acep benim kadar.

 

Emmare nefsin çağrısı,

Masiyettir her arzusu,

Talep etmekte  arsızı,

Var mı acep benim kadar.

 

Gitmedi hiç kalpten masi,

Olamadım Hakk’a vasi,

Benim kadar serkeş,  asi,

Var mı acep benim kadar.

 

Masiyet ruhumda yara,

Vermedi hiç nefsim ara,

Benim kadar gönlü kara,

Var mı acep benim kadar.

 

Gülistanın hâresiyim,

Hem serkeşim, hem asiyim,

İhfan’ın yüz kâresiyim,

Var mı rezil benim kadar.

 

Ben Hakk yolu’nun balçığı,

Dervişlerin  en alçağı,

Benim kadar pişmez çiği,

Var mı zelil benim kadar.

 

Uyan gönlüm artık uyan,

Sende Allah aşkına yan,

Senin  kadar nefse uyan,

Var mı gafil senin kadar.

 

Benliğinden sıyrıl  Özden,

Gel Hakk’a yan sen de öz’den,

Geç artık bu kalden, sözden,

Bir gafil yok senin kadar.

 

11.07.2011

 

 

 

ALLAH’tan (c.c.) başkasıyla ülfet etmekte (beraber olmakta) devam ettiğin sürece, sürekli gam, keder ve şirk içinde bulunur, günah yükünden kurtulamazsın.
Eş Şeyh Seyyid Abdülkadir Geylani (k.s.)

 

ÜLFET ETME AĞYAR İLE

 

Ülfet etme ağyâr ile,  ister isen zevk-i südur
Gel bulun hep o yâr ile, bulmak ister isen sürur.

 

Gel ey gönlüm kendin kına, yüreğini aşkla  sına,
Meylettinse başkasına, vur kendini tevhidle vur.

 

Bırak artık şekaveti,  terk eyle sen her adeti,
iki cihan saadeti, budur gönlüm yalnız budur.

 

Tövbe edip her günaha, yalvar yakar gel Allah’a,
Her akşamdan her sabaha, dur kapıda edeple dur

 

Zannetme kul yapısıdır, kapı dostun kapısıdır,
Aşk ki onun tapusudur, Vur kapıyı sen aşkla vur

 

Açılmazsa ses eyleme,  usanıp da  pes eyleme,
Özden bıkıp yes eyleme, sabır gerek biraz sabur.

 

11.07.2011

 

 

KİMİ

 

Pek gariptir dünya hali,  kimi ağlar kimi güler,
Çift kapılı bir handır bu, kimi gelir kimi gider.

 

Kimi sever yakınlaşır, sonra ağyâr olur gider,
Kimi de uzaktır önce, sonradan yâr olur gider.

 

Kimi aşık bülbüllerle, meşk eden gonca gül olur,
Kimi aşık bülbülleri, kanatan hâr olur gider.

 

Kimi içten yabancıdır, dıştan aşina görünür,
Kimi dıştan yabancıdır, içten pür nur olur gider,

 

Kimi sever anlaşılır, sevgi görür hörmet bulur,
kimi sever anlaşılmaz,  davası sır olur gider.

 

Mevlana ve Yunus gibi  saygı görür kimi veli,
Kimisi de Mansur gibi , avama hor olur gider.

 

Kimi önce Hakk’ı görmez, sonradan gözü açılır
Kimi ayan beyan görür, sonradan kör olur gider.

 

Kimi cahil cüdaradır, sonradan alleme olur,
Kimisi de cahil gelir, yine öyle cahil gider.

 

Kimisi yücelir önce, sonra azar zelil olur,
Kimiside zelil gelir bu dünyadan zelil gider.

 

Kimisi Hakk’a kul olur, Hakk’ın her emrini tutar,
Kimisi de nefse uyar, bu dünyadan rezil gider.

 

Kimi aşık Nesimi’yle, varlığından soyunur da,
Halk katında zelil olur,  Hakk katında ehil gider.

 

Sen de geç şu benliğinden, Özden,soyun varlığından,
Varlığından soyunanlar, halil olur,  halil gider.

 

13.07.2011

 

 

GİDENLERE HELAL OLSUN

 

Şeyh Rıdvan oturur postta, onun gönlü daim dostta,
Hakk şerbeti sunar tasta, içenlere helal olsun.

 

Şeyh Rıdvan kalkar devrana, melekler dolar meydana,
Ol devranda  yana yana, dönenlere helal olsun.

 

Ol meydanda baş kesilir, münkirler hep taş kesilir,
Görmeyen  Hakk’ı ne bilir, görenlere helal olsun.

 

Aşıklar serden geçerler , Allah aşkını seçerler,
Ateşten gömlek biçerler,  giyenlere helal olsun.

 

Sır bağdaşmaz sebep ile , sorma sakın bile bile,
Bu meclise edep ile,  gelenlere  helal olsun

 

Kanadı kolu neylersin, sen kendini ne eylersin,

 Kanadı kolu olmadan, uçanlara helal olsun.

 

Özden, sen dünyaya daldın,  kendini saldıkça saldın,
Sen bu yolda geri kaldın, gidenlere  helal olsun.

 

13.07.2011

 


O YAR İHMAL ETMEZ, İMTİHAN EDER

 

Gurbet ellere düştüm, ayrı kaldım o yardan,
Bir teselli aradım, bulamadım  ağyardan.

 

Aşk şarabı dediler, kadeh kadeh doldur iç,
Kadeh kadeh doldurdum, yokluğa düştüm vardan.

 

Hazan verdi gönlüme sensiz gelen her mevsim,
Hiç bir şey anlamadım, ne kıştan ne bahardan,

 

Ben hep uzak olsam da, uzaklara kaçsam da,
Uzak olmadı gönlüm bir lahza ah-ü zardan.

 

Düştükçe dibe düştüm, dip oldu yerim yurdum,
Düştüm gözden de düştüm,  geçtim şereften ardan.


Bir teselli aradım, gonca güllere vardım,
Gül teselli etmedi, teselli buldum hardan

 

Bana vaz geç dediler o yar seni istemez,
Ben geçtim de bu deli gönlüm geçmiyor yardan.

 

Şeyh dedi yar unutmaz bil ki imtihan eder,
İhmal etmez kulunu, yan elem duyma nardan.

 

Özden tut şeyh sözünü, Hakk'a çevir yüzünü,
O Yar seni unutmaz, uzak dur intizardan.

 

13.07.2011


 Ey Mevlam! Sadece tertemiz bir kalple Allah’in huzuruna çikan hariç mal ve evlatlarin -insana- hiçbir yarari olmadigi günde senden aman diliyorum. Zalimin -hasretle- ellerini isiracagi ve “keske ben Resulullah’a -itaat- yolunu tutsaydim” diyecegi günde senden aman diliyorum. Günahkârlarin yüzlerinden taninacagi, saçlari ve ayaklarindan tutulacagi günde senden aman diliyorum. Merhamet diliyorum.  ( Hz. Ali k.v.)


 

EY MEVLAM

 

Çıkmazlarla dolu yolum,
Çaresizlik sağım solum,
Sen Mevlasın, bense kulum,
Kula Mevladan başka kim merhamet eder

 

Ya Rab sen beni dileki, ben seni dileyebileyim ,
Bana nasib eyle ki aşkın ile  öleyim,
Sen sahipsin Ya Rab, ben kapında köleyim,
Köleye, sahibinden başka kim merhamet eder.

 

Sen yüceler yücesisin , bense aşağılık ve  rezil,
Varlık senin varlığın, benim varlığım hayal, benim varlığım zill,
Sen Aziz olansın Ya Rab, ben se daima düşkün ve zelil,
Zelile, Azizden başka kim merhamet eder.

 

Yalan Senden başka ne varsa, varlık alemi yalan,
Benim varlığım bana azab, benim varlığım bana yılan,
Sen yoktan var eden, yaratansın ya Rab ben se yaratılan,
Yaratılana yaradandan başka kim merhamet eder.

 

Sen nur sahibisin, ben ise günah leke ve kir,
Mülk senin, zengin Sen'sin, bense kapında dilenen bir fakir,
Ya rab Sen en yücesin, bense hakir oğlu hakir,
Hakire, yüceden başka kim merhamet eder.

 

Sensiz her nefes bir ziyan ve kayıp
Her işim noksanlık, her işim pişmanlık ve hayıf,
Yarabbi Sen güçlüsün, ben ise aciz ve zayıf,
Zayıfa, güçlüden başka kim merhamet eder.

 

Yıkıldı ocağım,söndü ateşim, savruldu aşkımın külü,
Kalbim aşka yasaklı, kalbim aşka örtülü,
Ya Rab Sen Hay’sın dirisin, bem ise aşka hasret, bir ölü
Ölüye, diriden başka kim merhamet eder.


Nefsim bana düşman, nefsim seyrime mani,
Ben sailim muhtacım, ya Rab Sen ise gani,
Yarab Sen bakisin, ben ise fani,
Faniye, bakiden başka kim merhamet eder.

 

Yarabbi Sen gerçeksin , bense yalan
Sen daima verensin ben ise daima alan,
Sen rızıklandıransın, bense rızıklanan,
Rızıklanana, rızıklandırandan başka kim merhamet eder.

 

Sen hazır ve nazır olansın her yerde,
Sen hayır verensin, bense daima olan şerde,
Ben dertliyim Sense derman verensin derde,
Dertliye, derman verenden başka kim merhamet eder.


Ben kendi kendine düşman, ben kendi kendime yük,
Sen en yüce olansın, bense en aşağı ve  en düşük,
Sen en büyüksün Ya Rab, bense en küçük,
Küçüğe, büyükten başka kim merhamet eder.

 

Sensin emreden, yaptıran ve yapan,
Sen tek tapılansın, bense sana tapan,
Sen hidayet verensin Ya Rab, bense yoldan sapan,
Sapana, hidayet edenden başka kim merhamet eder.

 

Yarab! Sen doyuransın, ben ise daima aç,
Ben hasta olanım, Sense hastaya ilaç,
Ya Rab! Sen Rahman'sın, bense rahmete muhtaç,
Muhtaca, Rahmandan başka kim merhamet eder.

 

Ben günah işleyenim, Sen günahları af edip silen,
Ben cahil olanım, Sen ise her şeyi bilen,
Sen imtihan edensin, bense imtihan edilen,
İmtihan edilene, imtihan edenden başka kim merhamet eder.

 

Ben gafilim ben bedbahtım, ben şımarmış,
Sen fırsar verensin, bense her fırsatı kaçırmış,
Sen kılavuzsun, bense yolunu şaşırmış,
Yolunu şaşırmışa, kılavuzdan başka kim merhamet eder.

 

Ben kullarının en kötüsü, ben har içinde har
Her işim zarar ziyan, her işim bar üstüne bar
Sen günahları bağışlayansınsın, bense adi günahkar
Günahkara, bağışlayandan başka kim merhamet eder.


Ya Rab! Sen her şeye galipsin, ben ise her şeye mağlup,
Mağlupa galipten başka kim merhamet eder.
Yarab Sen Halık'sın, bense mahluk,
Mahluka, Halık'tan başka kim merhamet eder.

 

Ey bagis, ihsan, fazl ve nimet sahibi! Rahmetinin hakki için -duami kabul buyur-, ey merhametlilerin en merhametlisi!

 

21.07.2011

 

 

YILLAR NE ÇABUK GEÇTİ

 

Yıllar ne çabuk geçti, eskidi hatıralar,
Şimdi kollarım kırık, avuçlarım boş şimdi,
Yalnızım, kimsesizim, neredesin güzel  yar,
Bilincimin seyri yok,  gönlüm hep sarhoş şimdi.

 

Seneler gelir geçer, sensiz döner mevsimler,
Uğramaz olur dostlar, unutulur isimler,
Teselli etse bile bazen eski resimler,  
Aşkın şarabı zehir, kadehi  bomboş şimdi.

 

Yıllar sensiz geçiyor, gençlik bitmek üzere,
Sensizlik beni şimdi , dibe itmek üzere,
İtibarım kalmadı , aklım yitmek üzere,
Halim mecnunun hali,  ahvalim nahoş şimdi.

 

Deli dolu bir seldim, akıp giden yabana,
Ben dönmek istedikçe, nefsim vurdu sabana,
Sıla gurbetim oldu, gurbetim sıla bana,
Vuslatım olsa da hoş,olmasa da hoş şimdi.

 

Ey yar benim halimi, benden iyi bilensin,
Sen bir adım gelene hep koşarak gelensin,
Mecalim yok gelmeye, güçlü olan tek sensin,
Ben adım atmasam da, sen gel  bana koş şimdi.

 

Çıkar beni diplerden, kurtar beni azaptan,
Bir yudum içir bana, o aşk kokan şaraptan,
Kaldır perdelerimi, kurtar beni seraptan,
Gerçek olsun serabım,  sona ersin düş şimdi.

 

Ben değilim isteyen, sensin bana isteten,

Ben hala istiyorsam, demek istiyorsun sen,
Yardım et yolda kaldım, engellere düştüm ben,
Kaldır engellerimi,  bitsin  bu düşüş şimdi.

 

19.08.2011

 

Ehli Beyt imamları şanı yüce olan Allah’ın bu son olan ümmete tayin etmiş olduğu huccetleri ve hidayet yollarıdır.Peygamber Efendimiz kendisinden sonra oniki imamlann geleceklerini ve kim olduklarim ümmetine açık bir şekilde beyan etmişti.Ehli Beyt imamları da peygamer efendimiz tarafından vasiyet edildiği şekilde bu ümmetin içinde iman edenlere yol gösterici olmuşlardır.
Kendileri yeryüzünde Allah’ın kullarına karşı huccetleri olmuşlardır.Ehli Beyt imamları İslam dinini korumak ve doğru yaşatmak için en büyük mücadeleyi vermişlerdi.İslam dini zalim hükümdarların elinde hakimiyet aracı olarak kullanıldığında onlara karşı halkı aydınlatan Ehli Beyt imamları olmuşlardı.
Ehli Beyte uyanlar hiç şüphesiz Peygamber Efendimize uymuştur.
Onların yolu , yaşantısı ve şahsiyetleri Peygamber Efendimizin yolu, yaşantısı ve şahsiyeti ile beraberdi.Ehli Beyt imamların sözü hak sözüdür , onlar ancak hakkı söyledi ve hak için yaşadı.Onların ağzından şüpheli veya yersiz söz çıkmadı.Onlar ancak doğruyu ve insanlara yararlı olanları konuştu ve öğretti.O’nları sevenler ve O’nlara uyanlar kurtulur, onlara uymayanlar ise helak olur. Allah O’nlardan razı olsun.

 

 ON İKİ İMAM

 

O Hazreti imam Ali, nesl-i pakin incisidir,
Hakk’ın dostu, peygamberin sevgide birincisidir.

 

Rasülullah buyurdu; Beni seven sever Ali’yi,
Ayrı bilmez peygamberden, ol Haydar Şah-ı veliyi.

 

O Hazreti İmam Hasan, Rasülullah’ın torunu,
O’na en çok benziyeni, O’ndan almış tüm huyunu,

 

O'ndan birşey isteyeni, asla geri çevirmezdi,,
Düşmanlarına bile o, asla hayır diyemezdi.

 

O Hazreti İmam Hüseyin,  O’na korku hiç değmedi,
Şehid düştü kerbelada, Zalimlere baş eğmedi,

 

Yiğitliği söylenir hep yıllar geçsede dillerde,
Kerbelanın hüznü  durur, hala mümin gönüllerde.

 

İmamların dördüncüsü, Hazreti Zeynel Abidin,
O'nla aydınlandı dünya ve O'nla ihya oldu din,

 

Buyurdu ki: Sevdiğiniz şeyden etmezseniz  infak,
İyiliğe ermezsiniz, razı olmaz sizden ol Hakk,

 

O İmam Muhammed Bakır, ilmin kapısını açan,
Evliyanın feyz kaynağı, gönüllere nurlar saçan,

 

Buyurduki: İlim ancak amelle makbul ve hoştur,
Amelsiz ilim vebaldir, ilimsiz  amelse  boştur.

 

O İmam Cafer-i Sadık, yakin eden imanları,
Ondan ders ve feyzler aldı devrinin tüm imamları,

 

İmam-ı Azam buyurdu; Helak olur giderdim ben,
Olmasaydı iki senem, İmam Cafer ile  geçen.

 

O, İmam Musa-i Kazım, daim yenerdi öfkeyi,
İncinmezdi hiç kimseden, incitmezdi hiç kimseyi,

 

Geceleri az uyurdu,  Çokça ibadet ederdi,
Müctehid makamındaydı, din ilimlerinde  rehberdi.

 

Sekizinci imamdır O,Hazreti Aliy-ül Rıza
O’na rıza dendi çünkü; Hakk katında buldu rıza,

 

Büyük bir Hakk aşığıydı,   maşuk onun  niyazıydı
Hakk’tan ne gelirse gelsin,  O, Allah’dan hep razıydı


Dokuzuncu imamdır O Hazreti Muhammed Taki
Üstün takva sahibiydi, bu yüzden denildi  Taki,

 

Kararmış ölmüş kalplere, sohbeti verirdi hayat,
Hakkla batılı ayırdı, ihya oldu maneviyat.

 

Onuncu imamdır İmam Hazreti Ali el Naki
Hidayet güneşiydi, bir lakabıda onun Hadi,

 

Söz ederdi insanlara daima Hakk’tan, ahretten,
İhya ederdi kalpleri, uyandırırdı gafletten.

 

Onbirinci imamdır O, İmam Hasan el Askeri
Eline geçeni verir dağıtırdı o ekseri,

 

Cömertliği ve ahlakı hayran bırakırdı nas'ı,
Tüm ilimlerde alimdi, Hakk’tı onun hulasası,


O İmam Muhammed Mehdi, hüccet-üs  sahibüz zaman,
Müminlerin hasret ile hep bekledikleri  eman,

 

Zuhur eyleyecek gaybtan , ki gelince ahir zaman,
Batılı, küfrü yıkacak,  dünyaya verecek izan.


14.09.2011

 

 

GÜZEL OLAN

 

Aşka çare arama, yan ey! Gönül, durma yan,
Aşkın çaresi yanmak, yine yanmak değil mi,
Aşk şarabı kandırmaz, belki kandırmaz ama,
İçenlerin maksadı ,yine  kanmak değil mi.

 

Aşka düşen gönüller, bulmalı mı  melamet,
Böyle yanmak mıdır aşk,  yok mu bulan selamet,
Allah için sevmektir  gerçek aşka alamet,
Neften olan her sevgi, hep aldanmak değil mi.


Karanlık bir gölgeyim her gün bekleyen seni,
Kaybetmişim kendimi, sen bana anlat beni,
Karanlığım dağılsın haydi aydınlat beni,
Cehaleti gideren, aydınlanmak değil mi.


Güzelliği sanırdım ilk önce  tenden gelir,
Sanırdımki biçimden, fani bedenden gelir,
Güzellik ruhtan imiş,  ruh ise Sen’den gelir,
Öyleyse güzel olan , Sen’i anmak değil mi.

 

30.09.2011

 

 

DİYEMEMKİ


Dost takmış kemendini,boynuma düğümlemiş,
Azad eylemez beni,ben bırak diyememki.

 

Çeker boynumu çeker,ne yön olsa giderim,
Diyememki gelemem, yol ırak diyememki.

 

Yıllardır bekliyorum, o aşka yanmak için,
Yak beni de aşkına haydi yak diyememki.

 

O dost bilmez mi benim ne halde olduğumu,
Diyememki gör beni, gel de bak diyememki.

 

Vuslata ermek için bekleyip dursam da ben,
Ne zaman bitecek ah! bu firak diyememki.

 

Dost benim efendimdir, ben dostun kölesiyim,
Sırrına eremeden, 'ene-l Hakk' diyememki.

 

Özden, gafil kulundur, ıslat şu yüreğini,
Gönül bahçesi susuz ve çorak diyememki.


02.10.2011

 

 

BENİ DE YAD EDİN SEHER VAKTİNDE

 

Ey! Hakk yolcuları benide anın,
Beni de yad edin  seher vaktinde,
Ey! izin görenler canda cananın,
Beni de yad edin  seher vaktinde.

 

Ne hırka isterim, ne burhan, ne  taç,
Aşığım maşuka, gönlüm susuz aç,
Günahlarım vardır affına muhtaç,
Beni de yad edin  seher vaktinde.

 

Hazana uğradım  ben gülden fazla,
Ahu zar eyledim  bülbülden fazla,
Anarken Allah’ı kalpten niyazla,
Beni de yad edin  seher vaktinde.

 

Himmet eyler kırklar, yediler, birler,
Sizlerden razıdır büyükler pirler,
Özden, dua bekler sizden kardeşler,
Beni de yad edin  seher vaktinde.

 

04.10.2011

 

 

EY ALLAH’IM SEN OL GÖNLÜMÜM YARI

 

Ey Allah’ım sen ol gönlümün yarı,
Beni senden başka yara düşürme.

 

Denk eyle gözümde yok ile varı,
Dünya derdi ile dara düşürme.

 

Muhtaç etme senden başkalarına,
Başım öne yüzüm ara düşürme.

 

Bir garip bülbülüm senin bağında,
Gül dururken beni hara düşürme.

 

Af eyle cürmümü günah suçumu,
Cehennem ateşi nara düşürme.

 

Fakirliği eyle  bana  iftihar,
Beni senden başka vara düşürme.

 

Vuslatı nasib et Özden kuluna,
Senin hicranınla zara düşürme.

 

08.10.2011

 

 

DOST’TA TUTUKLUYUM
 

Bazı  ayrılık verir,  canıma tak eder dost,
Bazı yakınlık verir, beni müştak eder dost,

 

Ben dostta hükümlüyüm, ben dostun esiriyim,
Kendisinden gayrını bana yasak eder dost.


 Kimin haddine beni esaretten kurtarmak,
Beni dost azad eder, beni tutsak eder dost.

 

Ben kaçmak istesemde en yakınıma dahi,
O en yakını bile bana uzak eder dost.

 

Gayrıyla oyalanmak bana perişanlıktır,
Çün kendinden gayrını  bana tuzak eder dost.

 

Dost çilesi çektiğim, mümkün mü firar etmek,
Tiryakiyim çileye, beni tiryak eder dost.
 
Ben gitmek istesemde, mümkün mü çekip gitmek,
Gideceğim her yeri  bana firak eder dost.

 

 Güzeli dostta gördüm, güzeli dostta sevdim,
Bu yüzden bu gönlümü aşka uğrak eder dost.

 

Özden, bırak vehimi, kimi sevsen sen kimi ,
Kendi yoluna seni ,  yine ilhak eder dost.
 
19.10.2011

 

 

MEVLA’YI ARARSAN

 

Mevla’yı ararsan, vaz geç dünyadan,
Bu dünya hırsıyla Mevla bulunmaz.

 

Uzak tut gönlünden, bu hırsı, kini,
Bu hırsla, bu kinle, derviş olunmaz.

 

Bu fani dünyadan umma vefayı ,
Geçici olandan vefa umulmaz.

 

Ayrılık yurdudur, bu dünya yurdu,
Hakiki manada  burda  gülünmez.

 

İş işten geçmeden,  dön masivadan ,
Bu fani dünyada fazla kalınmaz.

 

Zahmet de rahmettir  şikayet etme,
Ki zahmet olmasa rahmet bilinmez .

 

Bilmez misin Özden, kabaran sular,
Önce bulanmasa , sonra durulmaz.

 

06.11.2011

 

Denizden ne kadar uzaksan, o kadar çok benlik izi bırakırsın kumsalda ve ne kadar çok iz varsa işte o kadar denizden uzaksındır. Sonra denize yaklaştıkça izler de azalmaya başlar, çünkü sana ulaşan dalgalar izleri hemen siler, tamamen denize girdiğinde ise artık ne senden ne de izlerden eser yoktur.

 

 

 

HER VARLIK O YÂR OLDU

 

Ne zaman ağyâr oldu bana yardan gayrısı,
Gönlümün sırça köşkü o zaman imâr oldu.

 

Gayrı ağyar olunca kalmadı bir ayrısı,
Her görünen gözüme yalnız o dildâr oldu.

 

Can içinde cananı temaşa ettiğimde,
Ne can kaldı ne canan külli tarumâr oldu.

 

Sıla özlemi dindi, vuslat arzusu geçti,
Ne gurbet var, ne sıla hepsi bir diyâr oldu.

 

Vuslat olması için hicran olsa gerektir,
Özden, idrak edince her varlık o yâr oldu.

 

18.01.2012

 

 

SIFATLARIN ALEMDE AKS ve NİŞAN EYLEMİŞ

 

Sıfatların alemde aks ve nişan eylemiş,
Ol dem yakmış aşığı hep perişan eylemiş.

 

Ne gamdır aşığına aşkından harap düşmek,
Aşıkların gönlünü aşk  gülistan eylemiş.

 

Ne harabe bırakmış  aşkın ne de virane,
Her bir tarafı  almış,  bağ-ı bostan eylemiş.

 

Alem-i varlık yoktur, Dostun varlığı vardır,
Tek bir varlıktan alem bunca elvan eylemiş.

 

Her ne kadar kendini nihan ettiyse de Dost,
Aşıklarına hüsnün  külli ayan eylemiş.

 

Suret-i eşyadan hep Hakk görünür arife,
Her bir nazara ayrı nice ihsan eylemiş.


İnsana bak görürsün Hakk'ın sıfatlarını,
Her sıfatta yaradan kendin ilan eylemiş.

 

Âmâ göremez belki, hayali gerçek sanır,
Ancak görebileni ol dem hayran eylemiş.

 

Görmemiş  bu Özden de, bilmemiş o Dostu ki,
Boş yere gurbet elde bunca seyran eylemiş.

 

23.01.2012

 

 

 

Masiyetimin pişmanlık acısı,  kalpte aşkının lezzetini gölgeler. Günahın göz yaşı,  aşkın neşesini söndürür. Ey Sevgili biliyorum masiyetim hadden fazla, fakat izin ver de aşkının verdiği sarhoşlukta kalayım , çünkü bu sarhoşluk masiyetimin hüznünü yok eder,  Cennet ve Cehennem aynı olur gözümde. Artık ne tasa vardır ne de keder.


HÜZN-Ü MELÂL

 

Bozuldu gülistanım  hâr oldu ah hâr oldu,
Hayat denen muamma bâr oldu ah bâr oldu.

 

Hüznü melalim arttı , hicran gönlümü sardı,
Böyle olmama sebep  yâr oldu ah yâr oldu.

 

Gurbet elde kimsesiz avare dolaşırım,
Şu koca dünya bana dâr oldu ah dâr oldu.

 

Bahtı kara aşığım matlubumdan uzakta,
Doldu gözlerim doldu zâr oldu ah zâr oldu.

 

O yarin cemalinin şem’i dir beni yakan,
Yan Özden sana yanmak  kâr oldu ah kâr oldu.

 

24/01/2012

 

 

 

Ey! Gönlüm bu ağlamak Cehennem korkusundan mı, yoksa Cennet iştiyakından mı, eğer bu ikisinden biriyse kötüdür. Bu ağlamada hayır yoktur.Eğer İlahi rıza kaygısındansa buda hoş değildir. Ne haddine senin sevgiliden rıza beklemek, seven, sevdiğine feda gerektir.


HAKK’A AŞIK OLANLAR

 

O yarin aşıkları hiç inkisâr eylemez ,
Şükreder her heline yari  isar eylemez.

 

Varlık ve yokluk aynı  aşık olanlar için,
Bu dünya pazarında aşık  zarâr eylemez.

 

Ne yakin bekler yardan  ne lütuf ne de rıza,
Aşık feda olmuştur  başka  karâr eylemez.

 

Sakınır şan şöhretten, o yare aşık olan,
Halkın teveccühüne  hiç itibâr eylemez.

 

Kalbi mütmain olmaz o yardan başkasıyla,
Hakk’a aşık olanlar Halk’a nazâr eylemez.

 

Yarden gelen her şeye, razı olmuştur aşık,
Ağyara derdin açıp,  yârine  âr eylemez.

 

Hoştur yardan her gelen, aynıdır gülle diken,
Aşık olan ey! Özden, sen gibi zâr eylemez .

 

24/01/2012


 

 

DEDİM SANA

 

Deli gönül sen dervişlik, Edemezsin dedim sana,
Pek çetindir bu Hakk yolu, Gidemezsin dedim sana.

 

Ben en başta dedim sana, Edemezsin dedim sana,
Pek çetindir bu Hakk yolu, Gidemezsin dedim sana.

 

Benliğini soyamazsın, Geçer yıllar duyamazsın,
Hakk yola baş koyamazsın, Koyamazsın dedim sana.

 

Dedim gönül dedim sana, Duyamazsın dedim sana,
Hakk yola baş koyamazsın, Koyamazsın dedim sana.

 

 Dervişlik kendin bilmektir, Hakk yolunda bin ölmektir,
Kor ateşten bir gömlektir, Giyemezsin dedim sana.

 

Sen uzak dur çekil yana, Dervişler girsin  meydana,
Sen dervişler gibi cana, Kıyamazsın dedim sana.

 

Kadiriliktir yolumuz, Hakkı söyler hep dilimiz
Şeyh Geylanidir pirimiz, Uyamazsın dedim sana.

 

Şahım İmam Hüseyince, Hakk aşkını çekip içe,
Kerbelada canı hiçe, Sayamazsın dedim sana.

 

İtip nefsinin koynunu, Bozamıyorsan oynunu,
Zülfikara sen boynunu,Veremezsin dedim sana.

 

Duyamazsın ne seladır, Nefsin sana ne beladır,
Her günah bir Kerbeladır , Göremezsin dedim sana,

 

Sorma nerde Hakk’ın izi, İmam Ali yolun özü,
Dinlemezsen mürşid sözü, Bulamazsın dedim sana.

 

Bir bak şeyhin Hacı Rıdvan, Nasıl olmuş yola revan,
Sen bu halle O'na ihvan, Olamazsın dedim sana

 

Vaz geçemezsin varlıktan, Hamd edemezsin darlıktan,
Yare karşı  ağyarlıktan, Geçemezsin dedim sana.

 

Özden, sana dedim elbet, Daha başta olmadan bet,
Hakk rızası acı şerbet, İçemezsin dedim sana.

 

Dedim Özden, dedim sana, Geçemezsin dedim sana,
Hakk rızası acı şerbet, İçemezsin dedim sana.

 

01.03.2012

 


SENDEN DERVİŞ OLUR MU SANDIN


Takke, haydariyi  bir iş mi sandın,
Giymeyle kendini derviş mi sandın.

Derviş feda etmiş canı, canana,
Sen bu dervişliği bir düş mü sandın.

 

Bir sır ki bilen demez, diyen bilmez,
Bilenle bilmeyen hep bir mi sandın.

O yar gelmediyse, kendine dön bak,
Her  çağrana yari  gelir mi sandın.

 

Çaba göstermeden, gayret etmeden,
Hakk yola her giren yürür mü sandın.

Mücahede nedir daha bilmeden,
Nefsin defterini dürür mü sandın.

 

Baş gözü var diye, her bakanı sen,
Yarin cemalini  görür mü sandın.

Dost bir tanedir, O Dost'u ara bul,
Sen herkesi dostun  olur mu sandın.

 

Arayan bulamaz ,bulanlar arar,
Her arayan Dost'u bulur mu sandın.

Bir takke giymeyle, devran etmeyle,
Özden, senden derviş olur mu sandın.

 

07.03.2012

 

 

Bir gün bir âşık sevgilisinin kapısına gidip kapıyı çalınca, sevgilisi içerden seslendi:
“Kapıyı kim çalıyor? Kim O?”
Âşık cevap verdi:
“Ey yüce sevgili! Kapına gelen benim; ben, zavallı kölen.”
Sevgili öfkeyle bağırdı:
“Çekil git kapımdan. Sen daha olgunlaşmamışsın. Bu sofrada hamlara yer yok. Bu eve iki kişi sığmaz.”
Zavallı adam çaresiz ayrıldı. Tam bir yıl O sevgilinin ayrılığına dayanıp dolaştı durdu, kavrulup pişti. Bir sene sonra sevgilisinin kapısına geldi. Heyecanla kapıyı çaldı. Sevgili içerden seslendi: “Kimdir O? Kim çalıyor kapımı?”
Çaresiz âşık perîşan bir halde cevap verdi: “Ey câna cân katan sevgili! Ey bir bakışıyla binlerce âşığı perişan eden gönül avcısı! Kapını çalan Sensin! Sen!”
Sevgili gönül okşayan bir sesle: “Madem ki “Sen Bensin”. Ey Ben! Gel içeriye, gönül evi burasıdır. Oraya iki kişi sığmaz” dedi. (Mesnevî)
Âşık mâşûkunun kulu, kölesidir. Âşığın sahip olduğu her şey sevgilisine aittir. Gerçek âşık Mevlâsı karşısında hiçbir şeye mâlik olmadığını idrâk edendir. Kul kendi varlığının gerçek sahibinin de Mevlâsı olduğu şuuruna varınca yokluk mertebesine ulaşır. Yokluğa eriştiğinde ise geriye sâdece Mevlâsı kalmıştır. Böyle bir yokluğun fânîsi Ahmedî, cümle vârını dosta veren yoksullardandır:
Hz.Mevlana (k.s.) 

 


 

                                 YEDİ NEFS, YEDİ KAPI, YEDİ ŞART

 

Nefs-i emmaredir birinci nefis, kapısı tövbedir şartı pişmanlık,
Bu nefse uyanlar hep helak olur, bu neftsen gafil olmaya gelmez bir anlık.

 

Nefs-i levvamedir ikinci nefis, kapısı inabe şartı mücahededir,
Bu nefteki dervişe lazım olan, mücahedeyle beraber murakabedir.

 

Nefs-i mülhimedir üçüncü nefis, kapısı takva, şartı sabırdır .
Günah işlememeye sabır gösterene güzel akıbet hazırdır.

 

Nefs-i mutmainedir dördüncü nefis, kapısı Veradır,  şartı Muhabbet,
Çünkü Vera sahibi olmak için, muhabbetin olması ilk şarttır elbet.

 

Nefs-i radıyedir beşinci nefis, kapısı zühddür, şartı kanaat
Çünkü kanaat sahibi ancak; zühd sahibi olur ve razı olur ondan Hazreti Hakk

 

Nefs-i merdiyyedir altıncı nefis kapısı ihsandır, şartı Hakikat,
Hakk’ı görür neye baksa kul, yoktur artık ona gurbet, yoktur artık ona firkat.

 

Nefs-i Safiyedir yedinci nefis  kapısı fakr,  şartı marifettir
Bu nefsteki derviş Hakk’ta fena bulmuştur andan görünen ise surettir.


Özden güzel dersinde, sen daha kendini bilmezken, bu yazdıkların ne demektir,
Senin yaptığın ancak; büyüklerin sözlerini şiir yapıp süslemektir.

 

08.03.2012

 

 

EĞLER DURUR


Coştu yine deli gönül, sular gibi çağlar durur,

Kavuşmadı güle bülbül, içli içli ağlar durur.

 

Gün gün arttı  hüzünlerim, boşa geçti hep günlerim,

Bu yüzdendir sevenlerim, karaları bağlar durur.

 

Dost yüzüne ben tiryâkım , ancak dosta hep ırâkım,

Bu yüzden hep bu firâkım,  ciğerimi dağlar durur.

 

Dünya odu değildir bu, ki bu oda buluna su,

Yandım oda derim ya Hu, gönül bunu yeğler durur.

 

Özden nedir yine bu hal, nerde o yar, nerde visal, 

Ben derim bu hüzn-ü melal, seni yine eğler durur.


08.03.2012

  

 

                                             

                Cüneyd-i Bağdadi (kaddesallahu sırrahu) der ki;

"Derviş, toprak gibidir.
Her kötü ve beğenilmeyen şey onun üzerine atılır.
Fakat ondan çıkan tatlı ve güzel şeylerdir."

Büyük Hakk aşığı Yunus Emre (kaddesallahu sırrahu) der ki;

 Yaradılanı severim yaradandan ötürü

DERVİŞSEN OL TOPRAK GİBİ 

Dervişsen ol toprak gibi,
Çiğnesinler yaprak gibi,
Ses etme sen mevta ol ki,
Dostun olsun ol Hakk gibi.
Derviş toprakla yarışır,
Dervişlere bu yaraşır.

 

Ayırma sen gül’le harı ,
Bir tut meşki , ah-u zarı
Sever isen eğer yarı,
Yar hatrına sev ağyarı.
Aşk nefestir hu karışır.
Dervişlere bu yaraşır.

 

Sen Kırılsan gücensende,
Olmuş isen Hakk’a bende,
Gücenmek hoş durmaz sende ,

Her kusuru bul kendinde. 
Derviş kendinle savaşır
Dervişlere bu yaraşır

 

Kimin kalpte vardır kini,
Yoktur artık onun dini,
Kin öldürür  sahibini,
Ateş olur onun  sini.
Derviş kinden uzaklaşır
Dervişlere bu yaraşır

 

Sözü uzun etme Özden,
 İncitme hiç kimseyi sen,
Ve incinme hiç kimseden,
Eğer gerçek derviş isen.
Dervişlere Hu yaraşır.
Dervişlere bu yaraşır.

 

17.04.2012

 

 

SORUNUN İÇİNDE CEVÂBTIR


Sorma âbı hangi cenâbtır
Yanmışlara her cenab âbdır.

 

Sen dünyada hırstan fariğ ol,
Hırs zillete açılan bâbdır.

 

Kim ki bile kendi nefsini,
Hakk nazarında ol erbâbtır .

 

Bir göz ki görmez hakikatı,
Her gördüğü onun serâbtır.

 

Bir aşk ki Hakk’a ulaştırmaz,
O aşk,  aşk değil ıstırâbtır.

 

Herkes terk edip gider, eş, dost,
Terketmeyen bir yüce Râbtır.

 

Kim ki bilmemiştir rabbini,
Her bildiği ona hicâbtır.

 

Hakk’la olana, harabe, köşk,
Olmayana her köşk  harâbtır.

 

Özden, sen seni terk et ki gör,
Sorunun içinde cevâbtır.

 

07/05/2012

 

 

EY SEVGİLİ!  TENDE CAN , CAN DA TENSİN
  

Ey sevgili! Tende can, canda tensin,

Benden duyan gören, ben değil ,sensin,

 

Öyle bir bensin ki benim içimde,

Ben mi senim yoksa, sen mi bensin,

 

Her nereye dönsem senin yüzün var,

Her görünen şeyden zuhur edensin,

 

Vahdetten kesret ,hem kesretten vahdet,

Hem bedende ruh, hem ruhta bedensin,

 

Dalganın varlığı madem denizden,

Cümle mevcudata bir sen nedensin,

 

Hallac seni gördü, benlikten geçti,

Enel Hakk sırrına sen erdirensin,

 

Firavun da gördü benliğe düştü,

Enel Hakk sırrıyla helak edensin,

 

Özden de içerde bir öz var özde,

Bulanlar görür ki öz yalnız sensin.

 

16.05.2012

  

 

BİZ KİMLERİZ

                                      Sorarlar biz kimleriz,

Fakirler miskinleriz,

Biz Garip dervişleriz,

Asla benlik gütmeyiz.

 

Her gece kadir bize ,

Her gelen Hızır bize,

Ecel hep hazır bize,

Uzun emel etmeyiz.

 

Hakkı söyler dilimiz,

Hakk’a gider yolumuz,

Bir deryadır gönlümüz,

Ummanlarda yitmeyiz.

 

İncinmeyiz kimseden,

Biliriz Hakk’tır neden,

Hakktan gelir her gelen,

Kimseyi incitmeyiz.

 

Özden bu aşkın meyi,

Dökülse sussa neyi,

Hakk ka verdik her şeyi,

Biz bir şey kaybetmeyiz.

  

16.05.2012

 

 

ŞEYH CİDDO SENDEN MEDET

 Hakk’ı eylerim talep, Şeyh Ciddo senden medet,

Sensin vaslıma sebep, Şeyh Ciddo senden medet.

 

Geldim kapına hakir, Getirdim günah ve kir,
Sen sultansın ben fakir, Şeyh Ciddo senden medet.

 

Başkasına meyl etmem, Gayrı yöne yüz tutmam,
Başka kapıya gitmem, Şeyh Ciddo senden medet.


Geldim derviş olmaya, Hakk’a vuslat bulmaya,
Hakikatı  bilmeye, Şeyh Ciddo senden medet.

 

Özden sana kul, bende, Kurtuluşum tek sende,
Kapına geldim ben de, Şeyh Ciddo senden medet.

 

27.05.2012


 

ŞEYH CİDDO

 Şu gönül pasını nasıl silelim,

Hakk yolun izini nasıl bulalım,
Şeyh Ciddo’ya gidip, derviş olalım,
Evliyaların şâhı Şeyh Ciddo,
Gözlerimizin mâhı Şeyh Ciddo,
Allah yolunun râhı Şeyh Ciddo.

 

Mangalı yakmaya biraz köz gerek,
Her bakan göremez, gören göz gerek,
Ciddo’yu bilmeye var mı söz gerek,
Evliyaların şâhı Şeyh Ciddo,
Gözlerimizin mâhı Şeyh Ciddo,

Allah yolunun râhı Şeyh Ciddo.

 

Onun meydanında girenler safa,

Düşer hemen aşka, sürerler sefâ,

Özden de görseydi seni bir defa,

Evliyaların şâhı Şeyh Ciddo,
Gözlerimizin mâhı Şeyh Ciddo,
Allah yolunun râhı Şeyh Ciddo.

 

Gönül bahçemizin gülleri soldu,

Gözlerime yine kanlı yaş doldu,

Urfa şu gönlümün başkenti oldu.

Evliyaların şâhı Şeyh Ciddo,
Gözlerimizin mâhı Şeyh Ciddo,
Allah yolunun râhı Şeyh Ciddo.

 

Gel Özden,  gel bırak sen teşvişleri,
Himmeti hayra döndürür işleri,
Aşık olmuş  gezer bak dervişleri,
Evliyaların şâhı Şeyh Ciddo,
Gözlerimizin mâhı Şeyh Ciddo,
Allah yolunun râhı Şeyh Ciddo.

 

27.05.2012

 

 

ALEV ALSA CAN EVİN


 Alev alsa can evin, kaçıp gitme o evden,

Pervane olan aşık hiç kaçar mı  alevden.

 

Bela nârında yanmak, aşığa farz-ı dindir,

Çünkü aşkın mezhebi, belâ mezhebindendir.

 

Gurbetlik yola giden, hazırlıksız çıkar mı,

O yar'in aşıkları hiç belâdan bıkar mı.

 

Yardan geldiyse belâ,  aşığa çölde âbtır,

Yar elinden olunca, zehir olsa şarâbtır.


Hiç bıkkınlık gösterme, ey aşık-ı biçâre

Hiç beladan bıkkınlık, gösterilir mi yâre

 

Delse belâ okları aşığın sinesini,

Aşık şikayet etmez, bekler bir yenisini.

 

Eğer gerçek aşıksan, koy belâ oku  vursun,

Hakk aşkının ateşi, tâ en derinde dursun.

 

Hakk’ın aşıklarına, her belâ bir ezeldir,

O yâr, öldürürken de, vururken de güzeldir.

 

Varsın aşkın şarâbı, aşığa keder olsun,

Bir yudum içsin Özden, her şeyi heder olsun.

 

28.05.2012

 

 


EY ALLAH’IM NE OLUR, BENİ SEN’DEN AYIRMA

 Ey Allah’ım ne olur, beni senden ayırma,

Ben, beni terk etmeden, beni benden ayırma.

 

Can canan için yanar, Canan canda gizlidir,
Göremeden cânanı, cânı tenden ayırma,

 

Cemalini görmeye , çırpınır can atarım,
Ne olur beni senin  Cemalinden ayırma

 

Bir kemter aşığıyım, habibin Muhammed’in
Ya rab! Ne olur beni,  habibinden ayırma.

 

Habibini her şeyden fazla sevmektir iman,
Ya Rab! Ne olur beni,  sen imandan ayırma.

 

Habib’inin yoluna, râm olmak; farz-ı dindir,
Ya ilahi! Sen beni,  farz-ı dinden ayırma.

 

Şeyhimin bahçesinde, bir hazan yaprağıyım,
Bu hazan yaprağını, sen dalından ayırma.

 

Şeyhim gül, sohbeti bal, ben onun arısıyım,
Ya ilahi arıyı, sen balından ayırma.

 

Bu Özden, Şeyh Rıdvan’ın, en kötü ihvanıdır.
Ya Rab beni ihvandan, Şeyh Rıdvan’dan ayırma.


 

01 HAZİRAN 2012

 

ÖZÜNDE BULDUM

 Neşede değilmiş , bu hüzne çare,

Çareyi ben yine, hüzünde buldum.

 

Mevsimler geçti de, bahar gelmedi,
Baharı, gönlümün güzünde buldum.

 

Bekleyip durduğum dost cemalini,
O Yar’in Celalli yüzünde buldum.

 

Rahmet, zahmetteymiş, aradım durdum.
En dik yokuşların düzünde buldum.

 

Ateşlere yandım, umman aradım,
Ummanı ateşin közünde buldum.

 

Gam duyma tasadan, Allah var, gam yok.
Teselliyi şeyhin sözünde buldum.

 

Yıllarca uzakta sandığım yari,
Aradım Özden’in özünde buldum.

 

08.06.2012

 

YAĞMALADI CAN MÜLKÜNÜ

 Yağmaladı can mülkünü, bak tarumar eyledi  dost,

İçmeden aşk şarabını, beni  humar eyledi  dost.

 

Neyim varsa alan alsın, geçtim serden, herkes bilsin,

Beş kuruşa duyan gelsin, beni pazar eyledi dost.

 

Varlığımı aldı benden,  yerle yeksan etti birden,

Perdelerin perdesinden, yine nazar eyledi dost.

 

Kah yıktı kah imar etti, kah üzdü kah bimar etti,

Neyim varsa elden gitti,  beni ifkar eyledi dost.

 

Günden güne arttı barım, Kalmadı bir itibarım,

Halk içinde ben biarım , beni ayyar eyledi dost.

 

Geçtim halkın saygısını  , varın yoğun kaygısını,

Kendisinden gayrısını , bana ağyar eyledi dost

 

Özden oldu öz’den pişman, ne kin kaldı, ne de düşman,

Beni kendime  delişman,  halka hazar eyledi dost.

 

13.06.2012

 

 

NURA DOĞRU GİDERİM

 Eyup ile sabıra bel bağlarım,

Musa ile tura doğru giderim,

Yakup gibi, Yusuf deyu ağlarım,

İbrahimle nara doğru giderim.

 

Ömür kısa geçirmem onu hazla,

Oyalanmam ne kış ile ne yazla,

Çıkarım miraca ben de namazla,

Muhammed’le yara doğru giderim.

 

Bir gül için ben de yanarım hara,

Kaygı duymam asla yok ile vara,

Boynumu vermişim ben zülfikara,

Ali ile sırra doğru giderim.

 

Davud ile demir erir elimde,

Hakk’ın zikri vardır her an dilimde,

Kerbelada keskin kılıç belimde,

Hüseyin’le zora doğru giderim.

 

Anlatsam zarımı gelir mi dile,

Nedir ehl-i beytin çektiği çile,

Kerbelada şahım Hüseyin ile,

Ben de  al kanlara doğru giderim.

 

Özden söyler içi yanarak sözü,

Özden’den söyleyen, Özden’in özü,

Özden değil , Dosttur yandıran közü,

Ben Dost ile nura doğru giderim.

 

15.06.2012

 

 

 

 

“Resûlüm onlara de ki: Ben bu davetime karşılık olarak sizden bir karşılık ve ücret beklemiyorum; sadece yakınlarıma sevgi göstermenizi istiyorum.” (Şûrâ/23)

İbn Abbas (r.a) naklediyor: Bu ayet-i kerime indiği zaman, bazıları, “Yâ Resûlellah! Sevmemiz vacip olan bu yakınlarınız kimlerdir?” diye sordular; Efendimiz (s.a.v),

“Ali, Fâtıma ve onların çocukları Hasan ile Hüseyin” buyurdu. (Tabarânî, el-Kebîr, No: 2641; Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, IX, 168)

Efendimiz (s.a.v), başka bir hadislerinde, onları dost edenleri kendisinin de dost edeceğini, onlara düşmanlık edenlere kendisinin de düşman olacağını beyan buyurmuştur. (Hâkim, Müstedrek, III, 149; Tabarâni, el-Kebîr, No:2619, 2620)

Resûlullah (s.a.v) Ali, Fâtıma, Hasan ve Hüseyin’le yemek yedi. Yemekten sonra, onları üzerindeki elbise ile sardı ve,

“Allahım! Bunlara düşman olana sen de düşman ol; bunları seveni sen de sev!”

diye duâ etti. (Ebû Ya’lâ, Müsned, No:6951; Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, IX, 166-167.)

Allah Rasülü şöyle buyurdu; 

“Hz. Ali’den önce hiç kimse Kabe’de doğmamıştır. Allah-u Teala O’nu yüceltmek, mertebesini yükseltmek ve ikram olsun diye sadece O’na bu şerafeti vermiştir.

 Enes bin Malik’den Peygamber(s.a.a )’in şöyle buyurduğu kaydedilmiştir

”Mirac gecesi arşın sutununda şöyle yazıldığını gördüm:

”La ilahe illallah Muhammed’un Rasulullah, eyyedtuhu bi-Aliyyin”

(Allah’dan başka ilah yoktur, Muhammed Allah’ın elçisidir ve onu Ali ile güçlendirdim).”

Not:Celaluddin Suyuti Hesais’ul- Kubra c.1, s.10’da ve Dürr’ul-Mensur İsra suresinin başında İbn-i Adiy ve İbn-i Asakir’den nakledilmiştir.

 “Ey Ümmü Seleme! Gerçekten Ali’nin eti benim etimden ve onun kanı benim kanımdandır. Benim nezdimde onun makamı Harun’un Musa nezdindeki makamı gibidir.”

Not:Kenzü’l- Ummal,c.6,s.154,hadis:2554

**Ehli Sünnetten seksen dokuz alim bu hadisi nakletmiştir.**

Bir gün kadının biri kızartılmış bir kuşu Resululah(s.a.a)’in yemesi için ona hediye etmişti.  Resululah(s.a.a) onu yemeden önce ellerini göğe kaldırıp şöyle dua etti:”Allah’ım! Sana ve bana en sevgili olan kulunu gönder de bu (kızartılmış) kuşu benimle beraber yesin.” Derken Hz.Ali gelip o kuşu Resullah(s.a.a) ile birlikte yediler.

Enes diyor ki:”Resul-ü Ekrem bu dua ile meşgulken Ali üç defa geldi. Her gelişinde özür getirerek onu geri yolladım. Üçüncü gelişinde ayağıyla kapıyı vurdu .Resullah (s.a.a);”O’nu içeri al.” diye buyurdular. Ali içeri girdiğinde; “Allah sana rahmet etsin,senin bana gelmene mani olan şey neydi?” diye sordular. Ali de ;üç defa kapıya kadar geldim,bu üçüncü gelişimdir.” diye arz etti.Resullah(s.a.a) bana dönerek; “Enes! Neden Ali’nin gelmesine mani oldun? Seni bu işe sürükleyen şey ne idi?” diye sordu. Ben de;”Ya Resullah! Doğrunu isterseniz, sizin duanızı duyduğumda benim kavminden birisini gelmesinin istedim” dedim. 

Hz.Ali, Rasülullah'ın en çok sevdiği kişiydi.

 Cumey’ bin Umeyr’den şöyle naklediyor: “Halamla birlikte Ümm’ül Mü’minin Aişe’nin yanına gittik.Ben ondan Resullah’ın en çok sevdiği insanların kimler olduğunu sordum. Aişe de: “kadınlardan Fatıma ve erkeklerden ise

O’nun kocası Ali bin Ebi Talip” diye cevap verdi.

Not:”İthaf”kitabının 9. sayfasında,Süleyman Belhi ”Yenabi’ul-Mevedde’de ve Muhammed bin Talha eş-Şafii” Metalib-is Süul” un 6.sayfasında Tirmizi’den nakledilmiştir.

Resulullah şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

“Ali’yi inciten beni incitmiştir.ey insanlar Ali’yi inciten kıyamette Yahudi veya Hristiyan olarak haşir olacaktır.” 

Not:Ehli Sünnettin büyük alimlerinden imam Ahmed bin Hanbel kendi Müsned’inde birkaç yolla ve imam Salebi kendi Tefsir’inde ,Himvini ise Feraid’den nakledilmiştir.

 EHL-İ BEYT’E ZULMEDENDE İMAN OLUR MU

                         On iki İmam, ümmetin başının tacı, incisi,

                    On iki İmamdan büyük, imam olur mu, imam olur mu.

İmam Ali, peygamberin sevgide en birincisi,

Ali’ye kılıç çekende hiç vicdan olur mu, vicdan olur mu

Ehl-i beyt’e zulmedende iman olur mu 

 

 Sakınmaz yiğit, gözünü zulmün çöpünden sapından,

Boyun eğmez, korkmaz asla  Muaviye ordusundan, 

Hayır gelmez ehl-i beyt’e,  Yezid’in soyundan sopundan,

Hasan’ı zehirleyende hiç vicdan olur mu, vicdan olur mu,

Ehl-i beyte zulmedende iman olur mu .

 

Kerbela’nın ismi bile hüznüme hüzün katıyor,

İmam Hüseyin’im yerde, kanlar içinde yatıyor,

Kakülleri düşmüş yere, cana ciğere batıyor,

Hüseyin’e bunu yapan hiç insan olur mu,  insan olur mu

İnsan olmayan da zaten   vicdan olur mu, vicdan olur mu.

Ehl-i beyt’e zulmedende iman olur mu.

 

Özden, der:  gelin kardaşlar, ram olalım  Hüseyin’e 

Yezide bin lanet edip, yine ağlayalım yine,

Yetmiş yerdendi yarası, yetmiş defa çıktı bine,

Hüseyin’e yara açan hiç mümin olur mu, mümin olur mu,

Bunu yapanlara Hakk’dan aman olur mu, aman olur mu,

Ehl-i beyte zulmedende iman olur mu

20.06.2012

 

 

ŞAHIM ALİ’YE GİDELİM


Turnalar yol bulun yara,Şahım Aliye gidelim,

Zulüm düştü bu diyara,Şahım Aliye gidelim.


Yüreğim döndü şaşkına,Zulüm eyleme düşküne,

On iki imam aşkına,Şahım Aliye gidelim.


Yol sisli puslu dumandır, Kerbela gibi yamandır,

Zaman da ahir zamandır, Şahım Ali’ye gidelim


Allah’ın aslanı yari, Muhammed’in gözü nuru,

Allah aşkının zuhuru, Şahım Ali’ye gidelim.


Muhammed bizim yarimiz, İmam Ali’dir şahımız,

Şeyh Geylanidir pirimiz, Haydi  Ali’ye gidelim.


Esme artık seher yeli, Böyle hırçın deli deli,

İmam Ali şah-ı veli, Haydi Ali’ye gidelim.


Zorsa eğer  canı vermek, Mümkün müdür sırra ermek,

Nasib olur belki görmek, Haydi Ali’ye gidelim.


Zülüfü bölük bölüktür, Gönlü her dem hep yanıktır,

Çok sevmek tez ayrılıktır, Haydi Ali’ye gidelim.


Rasülün âl-i abası, Üzerindedir libası,

Hasan Hüseynin babası, Şahım Ali’ye gidelim.


Rasülün huyu huyudur, İçtiği Kevser suyudur,

O, Rasülün pâk soyudur, Haydi Ali’ye gidelim.


O, rasülü canı bildi, İslam onla kuvvet buldu,

Allah'ın aslanı oldu, Haydi Ali'ye gidelim.


Ali’ye uy, gel sen aşkla, Nefse kanıp uyma akla,

Hakk Ali'yle, Ali Hakk'la, Haydi Ali’ye gidelim.


Ehl-i beyttir çerahımız, On iki İmam mahımız,

İmam Ali’dir şahımız, Haydi Aliye gidelim.


Toprağa bezenmiş  üstü, Er meydanındadır postu,

Ali’dir Allah'ın dostu, Haydi Ali’ye gidelim.


Hakk eylemiş O’na nazar, Ali okur,  Ali yazar,

Cenneti alada gezer, Haydi Ali’ye gidelim.


Cennet demiş Ya Rab keşke, Ali gelse, düşsem meşke,

Huri gılman düşmüş aşka, Haydi Ali’ye gidelim.


İlk Müslüman olan oydu, Kabede tek doğan oydu,

Zulme karşı koyan oydu, Haydi Ali’ye gidelim.


İlim şehrinin yapısı, Ali’dir onun  kapısı,

Muhammed’dir bil hepisi, Şahım Ali’ye gidelim.


Pınarın başında havuz, Şah-ı merdandır kılavuz,

Düldül ile verip omuz, Şahım Ali’ye gidelim.


Hasan diye ahlar çekip, Hüseyin'e yaşlar döküp,

Zülfikara boyun büküp, Şahım Ali’ye gidelim.


Kısas ister  Fatma ana, Hüseyin’e ve Hasan’a,

Kanlı gömlek delil buna, Şahım Ali’ye gidelim.


Özden’e başka yol yoktur, Ahu zarı her dem çoktur,

Şah Ali’dir, yolu Haktır, Haydi Ali’ye gidelim.


20.06.2012 
 
 
ALİ DEĞİL Mİ

Bir lakabı şah-ı merdan, diğeri haydar değil mi,
Ali gibi yiğit var mı, haydar-ı kerrar değil mi.

Biri Kuran elindeki, biri Zülfikar değil mi,
Allah’ın aslanı Ali,  yenilmez serdar değil mi.

Bir kardeşi Muhammed’dir, diğeri Tayyar değil mi,
Hakk’ı bilen O’nu bilir, bilmeyen ağyar değil mi.

Musa’nın Harun’u gibi, Rasüle yaver değil mi,
Rasül demiş; Ebu Turab, toprağı amber değil mi.

Ali Hakk bağında bülbül, Ali gülizar değil mi,
O’na aşık olanların, işi ahüzar değil mi.

Ali anam, Ali babam, Ali din iman değil mi,
Ali delil, Ali burhan, Ali ilk imam değil mi.

O keremAllahu veche, O ilk müslüman değil mi,
Kabede gelen dünyaya, Kabede doğan değil mi.

İlim şehrinin kapısı, yaşayan kur’an değil mi,
Allah’ın aslanı Ali, küffarı kıran değil mi.

Rasülün en yakınında, her zaman duran değil mi,
Zülfükarı zalimlerin boynuna vuran değil mi.

Zalime Haydarı kerrar, mazluma eman değil mi,
Zorda kalanın merceği, Ali el aman değil mi.

Esedullah denmiş cenkte Ali en yaman değil mi,
İslamın son halifesi, din O’nla tamam değil mi.

Ehl-i beyti Rasülullah, Ali mürteza değil mi,
Bir evladı O’nun Hüseyn, diğeri Hasan değil mi.

Allah ayetlerle övmüş, O şir-i Yezdan değil mi,
Özden sen sus, O’nu öven, Rasül-ü Zişan değil mi.

20 Haziran 2012 
 
 
 

ALİ’ YE KARŞI DURAN


Ali’ye karşı duranda nasıl usul ararsın,

Aliye karşı duran, usule de karşıdır.


Şu Sıffin savaşını,  nasıl hayra yorarsın,

Ali’ye karşı duran,  Rasüle de karşıdır.


Ali  daim Hakk’ladır, Hakk daim Ali’yledir,

Ali’ye karşı duran,  hep Hakk’a da karşıdır.


Ali leyli gideren,  işrakın güneşidir,

Ali’ye karşı duran, işraka da karşıdır.


Ali vicdanın sesi, Ali aklın yoludur,

Ali’ye karşı duran,  hep  akla da karşıdır.


Ali, Allah aşkının,  sönmeyen ateşidir,

Ali’ye karşı duran  bu aşka da karşıdır


Rasülullah aşkını, arttıran meşk Ali’dir

Ali’ye karşı duran bu meşke de karşıdır.,


İmanın nuru Ali,  Ali şevk , şevk Ali’dir,

Ali’ye karşı duran bu şevke de karşıdır.


Özden der Hak yolunda,  bilki maşuk Ali’dir,

Ali’ye karşı duran maşuka da karşıdır.


21.06.2012 
 
 
 

  ALİ  DİYE


Bahar olur güller biter, Biter  Ali, Ali diye,

Dallarında bülbül öter,  Öter Ali, Ali diye


O’na dendi bir gün deli, delil oldu şah-ı veli,

O gün bu gün seher yeli, eser Ali, Ali diye.


Hakk’ı gönülden ananlar, gelsin Ali’yi sevenler,

Hakk aşkıyla hep yananlar, tüter Ali , Ali diye.


Ali’dir yiğidin hası, mümin olmaz O’na asi,

Ehl-i beyte tutan yası, tutar Ali, Ali diye.


 O’na aslanım demiş Hakk, Cennet olmuş O’na müştak,

Akşam olur; biter işrak, batar Ali, Ali diye.


Rüzgar savurur söğüdü,  Özden’e verir öğüdü,

Kur’an över  bu yiğidi, över Ali, Ali diye.


21.06.2012 
 
 
 
NEREDEN BİLSİN


Ali ilmin kapısı, Ali akl-ı Cibrildir,
Ali’yi bilemeyen, aklı nereden bilsin.

Ali’nin sözü Haktır, Hakk’ın sözü Ali’dir
Ali’yi bilemeyen, Hakk’ı nereden bilsin.

Ali imanın nuru , Ali aşk, aşk Alidir,
Ali’yi bilemeyen, aşkı nereden bilsin.

Bülbül Ali der öter,  Ali meşk , meşk Ali’dir,
Ali’yi bilemeyen, meşki nereden bilsin.

Gönülleri Allah’a çeviren şevk Ali’dir,
Ali’yi bilemeyen, şevki nereden bilsin

Gönüllere imanı tattıran zevk Ali’dir,
Ali’yi bilemeyen, zevki nereden bilsin

Hakk katında rızaya, yol bulan fevk Ali’dir
Ali’yi bilemeyen, fevki nereden bilsin.

Özden hakkı batıldan ayıran fark Ali’dir, 
Ali’yi bilemeyen, farkı nereden bilsin.

22.06.2012 
 
 
 
YORGUNDUR  HÜSEYİN’İM

Reva mıdır bu zulüm, Rasül ehl-i beytine,
Bir zorluktan zorluğa,  sürgündür Hüseyin’im.

Yapılanlar sığar mı,  akla, vicdana, dine,
Bundan sonra asırlar, bir gündür Hüseyin’im.

Bir damla suyu gölden , esirgediler  sizden,
Akan sular bu yüzden durgundur Hüseyin’im.

Çağırdılar kardeşçe, Hüseyin geldi mertçe,
Bu nasıl bir kalleşçe , vurgundur Hüseyin’im.

Özden ne söylese az , kıldırmadılar namaz,
Durun kalleşler biraz, yorgundur Hüseyin’im.

22.06.2012
 
 
 
HAZRETİ İMAM ALİ’DİR

Rasülün en kıymetlisi, Hazreti İmam Ali’dir
Ashabın en hürmetlisi, Hazreti İmam Ali’dir

Yiğitlikte yoktur misli, doğruluktur onun aslı,
Son nebinin soyu , nesli, Hazreti İmam Ali’dir

Rasüle büyük aşk duyan, Her sözüne şeksiz uyan,
Şah-ı Veli ayan beyan,  Hazreti İmam Ali’dir.

Küfrünü kıran Kayserin, Fatihi olan Hayberin,
En yakını peygamberin, Hazreti İmam Ali’dir,

En yiğit vuruşan cenkte, Bedir ,Uhud, ve Hendekte,
Amr'i yenen teke tekte,  Hazreti İmam Ali’dir.

Emanet malları  tutan, Rasüllullah’a güç katan
Yatağına girip yatan,  Hazreti İmam Ali’dir

Lakabı Ebu Turabtır,  künyesi Ebu Talibtir,
Düşmanına hep  galiptir, Hazreti İmam Ali’dir

Hakk rızasıdır tapusu, Rasüllullah’tır yapısı, 
İlim şehrinin kapısı, Hazreti İmam Ali’dir.

Doğduğu ilk günden beri, hiç olmadı Hakk’tan ber’i,
Özden seven peygamberi ,Hazreti İmam Ali’dir.

22.06.2012 


BİR DOST YOKTUR
 
Bu alemde,        bir dost yoktur      sadık olan           Haktan daha
  Bir dost yoktur,  itibara                   layık olan           Hakktan  paha
  Sadık olan,         layık olan             sevilecek              Hakktan baha
   Hakktan daha,   Hakktan paha,     Hakktan baha,    Bir Dost yoktur


  Bir dost yoktur    varsa gelsin       dar gününde        sefa olan
   Varsa gelsin        Yalnız Hakk’tır    herbi derde          safa olan
    Dar gününde       her bir derde     Hakk’tan başka     şifa olan
          Sefa olan              safa  olan             şifa olan        bir dost yoktur.


Özden derki      bu alemde         olma sakın          Hakk’tan ayrı
   Bu alemde         dost arama        bir dost yoktur   Hakk’tan gayrı
Olma sakın,      bir dost yoktur,   olma sakın         Hakk’tan  arı
Hakk’tan ayrı,  Hakk’tan gayrı,    Hakk’tan  arı    bir dost yoktur.


06.07.2012




VUSLATA FERMAN



Vuslata ferman var mı,  yarin sözü  "kün" mü ki,
Ben düşkünüm o yare, yar bana düşkün mü ki.

Neyleyim, ne yapayım, hangi yolu tutayım,
Yolum sarpa uğramış, ahvalim düzgün mü ki.

Yıllar yılı  yar için, gizli gizli ağladım,
O yari beklediğim,  üç gün mü, beş gün mü ki.

Yok mudur bir çaresi, artar gün gün efkarım,
Görmemek müşkil yari,  görmekse mümkün  mü ki.

Yermeyin beni dostlar, yare sitem etmezem,    
Yardır söyleten beni,  bağr-ı tegazün mü ki.
 
Anladım dervişliği, yare feda olmakmış,
Yalnız bir takke giymek, bir haydari yün mü ki.

Özden, yardan razıdır,  hiç şikayet etmezem
Ne gelirse o yardan, safadır , hüzün mü ki.

06.07.2012
 
 
YAR GİZLİDİR, AĞYAR İÇİNDE

Mevsime aldanıp; sen, bahar sanma,
Zemheri gizlidir,  bahar içinde.

İbrahim olana;  od’u, nar sanma ,
Gülizar gizlidir, o nar içinde.

Katre ayrı ,pınar ayrı, sanırdım,
Katre bir hayalmiş,  pınar içinde.

Nakkaş’ın varlığı, nakışta gizli,
Âmâ  göremedi, inkar içinde.

Hakk oldu her zerre, Hakk’tandır mutlak,
Çünkü Hakk gizlidir, her var içinde.

Bu yüzden her zerre söyler: “ene-l Hakk”
O  mimar gizlidir,  imar içinde.

Bülbülün meyli; güle mi , hara mı,  
Har, gülizar olmuş, gülzar içinde.

Neharın; leyl içre, bir sırrı vardır,
Leyl ‘in sırrı vardır, nehar içinde .

Alemde; ağyara, hor bakma, Özden
Çünkü yar gizlidir;  ağyar içinde.

09.07.2012
 
 
 
 MEVLAYI TANIMAYAN O’NA MEFTUN OLUR MU


Leyla’yı tanımayan; aşık,  mecnun olur mu,
Mevlayı tanımayan; O’na  meftun olur mu.
 
O yari tanıdıkça gün gün efzun olur aşk,
Yarini  bilmeyenin, aşkı  efzun olur mu.

Sığmaz asla  bir gönle, birden ziyade sevgi,
Leyla’ya hun olan kalp,  Mevla’ya hun olur mu.

Dünya arzusundan geç, ukba kaygısından geç,
Gönül, Allah’tan başka şeyle memnun olur mu.

Ne tasa, ne de keder, ne de bela etkiler, 
Dostu Allah olanın, gönlü mahzun olur mu.

Sultan Süleyman olsan, dünyaya hükmetsen de,
Allah’ı anmayan kalp hiç mütmain olur mu.

Üç bin sene  yaşasan, yine kısadır ömür,
Ahirete nazaran,  ömür uzun olur mu.

İnkara düşme sakın, “kün” sırrına ere gör,
Nur’u görenlere  nun, nardaki “nun” olur mu.

Bahaneler bularak,  taatten geri kalma,
İpe un serme, Özden; hiç ipte un olur mu.

12.07.2012
 
 
 
 
 
Tasavvuf yolu şu üç şeyden ibaretir:Bunlardan biri eksik olsa mürid ilerleyemez yerinde sayar.
Samimiyet , Mürşide Teslimiyet ve Sabır
Bu üçü bir zincir gibi birbirine bağlıdır, örneğin bir dervişin teslimiyeti tam değilse, bil ki onun samimiyeti tam değildir. Ya da bir dervişin sabrı tam değilse bil ki onun teslimiyeti tam değildir.
Çünkü samimiyetin ıspatı teslimiyet, Teslimiyetin ıspatı da sabırdır.



KİM  MÜRŞİD  SÖZÜNÜ  TUTAR

Kim, mürşid sözünü tutar; kendi için yarar görür,
Mürşid sözünü tutmayan hep sonunda zarar görür.

Menziline tez ulaşır , mürşid sözü tutan  talip,
Himmet bulur mürşidinden, emmareye olur galip.

Mürşid sözünü tutmayan, ne yanar; ne pişer; hamdır,
İlerlemez Hakk yolunda, gönlü onun daim  gamdır.

Teslim olan erer elbet en sonunda selamete,
Mürşid onu ulaştırır , Hak yolunda kemalete .

Su toprağa teslim olur, ummana yol bulmak için,
Akar gider , şüphe duymaz ; sormaz asla; neden, niçin..

Sen, su gibi  teslim ol ki, maksuduna ulaşasın ,
Özden, mürşid sözün tut ki, sarp dağları hep aşasın.

17.07.2012
 
 
 

 AŞKA DÜŞTÜK 
  
 Aşka düştük, aşka düştük, yine aşka düştük yine,
O yar ile, o yar ile,  yine  meşke düştük yine.

Cemaliyle, cemaliyle, mesrur olduk cemaliyle,
Sonra yarin celaliyle, yine başka düştük yine.

Gamlar aldı, gamlar aldı, bizi dolu gamlar aldı,
Çare diye, gamdan kaçtık, biz gamnâka düştük yine. 
 
Sitem olmaz, sitem olmaz, o yare hiç sitem olmaz,
Sitem ettik , sitem ettik,  bak firaka düştük yine. 
 
Seherlerde, seherlerde, meftun olduk seherlerde,
Yakın sandık semt-i yari,  bak ıraka düştük yine.

Ayrı kaldık, ayrı kaldık, hayli zaman  ayrı kaldık,
Yari bulduk, sonra amma, iştiyaka düştük yine.

Yar unutmaz, yar unutmaz, ihmal etmez, yar unutmaz,
Yar lütf etti, unutmadı, feyz-i paka düştük yine.

Leyla ile, leyla ile, mecnun olduk, leyla ile,
Ah şükür ki Mevla ile  yine Hakk’a düştük yine.

Nefse uyduk, nefse uyduk, hayli zaman, nefse uyduk,
Yar lütf etti, bu Özden’e , intihaka düştük yine.


18.07.2012
 
 
 
 KADİRİLERDİR



Allah Allah deyip her an, yanan  Kadirilerdir.
Yüce Hakk'ı büyük aşkla, anan  Kadirilerdir.

Nefsin hevasından geçen, Dünya zevklerinden kaçan,
Aşkın şarabından içen, kanan Kadirilerdir.

Rıdvan Baba'nın gülleri, Hakk'ı söyler hep dilleri,
Kıskandıran bülbüleri, inan kadirilerdir.

Hep düşünen bu ümmeti, eden durmadan hizmeti,
Rahmet görüp de zahmeti, çeken  kadirilerdir .

Şeyh Rıdvana'a gel, bul safa, Ne  gam kalır ne de cefa,
Ahde eyleyenler vefa, her dem  kadirilerdir.

Şeyh geylanidir pirleri, Hakk'a fedadır serleri,
Mevladan gelen sırları, tutan  kadirilerdir.

Derdi aşka meftun olan, Alah için mecnun olan,
Özden yanan ve hun olan, tüten  Kadirilerdir.


24.07.2012
 
 
 
AŞK



Aşk, ilahi feyziyle,  Mevlana’yı döndürdü,
Yunus ile bir oldu, öfkeleri dindirdi,
Gül’de naza dönüştü, bülbülü süründürdü,
Bülbülün figanını  halka  delil  etti aşk.

Hallacı Mansuru da, aşk düşürdü peşine,
Enel Hakk dedirtti de ne iş açtı başına,
Aşkın; akıl ermedi, sır ermedi işine,
Arifi bu alemde, külli cahil etti aşk.

Zeliha, “Yusuf” dedi, genç ömrünü yitirdi,
Yağma etti mülkünü, servetini bitirdi,
Yusuf’u kaybettirdi, sonra geri getirdi,
Hem sevindirdi hem de böyle sefil etti aşk.

Tacı tahtı bıraktı aşk uğruna nicesi,
Necat bulmadı aşktan ,ne şahı, ne ecesi,
Kim ki bu aşka düştü, karıştı gün  gecesi,
Kibri yıktı; şahları,  maşuka kul etti aşk.

Aşk için; Ferhat ile yüce dağlar delindi,
Sebebi ya şirinden, ya leyladan bilindi,
Ne aşka bir teselli, ne de çare bulundu,
Uğradığı her gönlü, mutlak zelil etti aşk.

Kimi ruhuyla sevdi,  gönlüne Hüda düştü,
Kimi nefsiyle sevdi, Hüda’dan, cüda  düştü
Sılası gurbet oldu, vuslattan geda düştü,
Aşkı fani olanı ,  hor ve melul etti aşk.

Mecnunu ki çöllerde, “Leyla” diye gezdirdi,
Keremi Aslı için;  yok canından bezdirdi,
Şu uslanmaz Özden’e,  ne yeminler bozdurdu,
Özden’i  rüsva etti, ele rezil etti aşk.


25.07.2012 
 
 
 
DÖN ALLAH'A

Dön Allah’a artık, gönül sivadan,
Dönenler Allah’a bahtiyar olur.
Gel çevir yüzünü  nefs-i hevadan,
Nefs-i heva sana yarın nar olur.

Yetmez mi gurbetlik, bunca uzaklık, 
Yetmez mi bu kadar yardan firaklık,
Dön Allah’a artık bitsin ıraklık,
Dönenler Allah’a, sadık yar olur.

Uzakta olanın hep yanar canı,
Buldum sanar ama bulmaz cananı,
Verse tüm varını, alsa cihanı,
Aşıklara cihan, yarsız dar olur.

Aşığı mest eden, sakidir sanma,
Her bade içeni şakidir sanma,
Bu cihan mülkünü bakidir sanma,
Cihan mülkü bir gün tarumar olur.

Yönünü Allah’a döndürenlerin,
Nefsin ateşini söndürenlerin,
Bu dünya hırsını dindirenlerin,
Her mevsim bahçesi gülizar olur.

Gel Özden yanalım aşkın narına
Mansûr olalım enel Hakk darına
Gel arif olalım yarin sırrına
Yarini bilmeyen hep ağyar olur

26.07.2012 
 
 

ARAMAKLA BULUNMAZ O YAR

 

Bil ki aramakla bulunmaz o yar,

Arayanlar yari bulmaz ey gönlüm,

Ancak denmiştir ki bulanlar arar,

Aramayan bunu bilmez ey gönlüm.

 

O yar gizlimi ki; sen hep ararsın,

Her gelen geçenden haber sorarsın,

Sen baştan aşağı  zaten o yarsın,

Fark etmeyen vasla ermez ey gönlüm.

 

Çağırırsın yari;  ey dost! Dost, dersin,

O yar ile vuslat bulmak dilersin,

Yar gelmeyince de,  küser gidersin

O yar çağırmakla  gelmez ey gönlüm.

 

Bulmak fark etmektir, kaybeden arar,

Gördüğün her şeyde zaten o yar var,

Bu iş dervişliktir ki akla zarar,

Senden derviş olmaz, olmaz ey gönlüm.

 

Ben de yandım dersin  Hakk ateşine,

Sonra da düşersin heva peşine,

Yakışır mı bu hal Hakk dervişine,

Böylesi yol almaz, almaz ey gönlüm

 

Düşman sorma, düşman kendi nefsindir,

Hevadır, hevestir, bu hırs ve kindir,

Bir dön bak kendine , sendeki kimdir,

Bu sırrı, her kişi bilmez ey gönlüm.

 

Özden, der gaflete bir son verelim,

Şeyh Rıdvan’a uyup, Hakk’a erelim ,

Çok hizmet edelim, himmet bulalım

Himmet bulan yolda kalmaz ey gönlüm.

11.09.2012 

  

ŞU BAĞDAT İLİNDE YÂRİM VAR BENİM

Hızır gibi gezer, cisme bürünür,

Kâh semalarda kâh arzda görünür,

Kabri Bağdat’tadır, yüzler sürünür,

Tespihi arşa çıkan, pirim var benim,

Şu Bağdat ilinde, yârim var benim.

 

Lakabı muhyiddin,  bazü-l eşheptir,

Batmayan güneştir, kutbu-l aktaptır,

Hem seyyid , hem şerif soyları paktır,

Abdülkadir isminde, pirim var benim,

Şu Bağdat ilinde, yârim var benim.

 

Kim eylerse eğer bolca hizmeti,

Bulur yüce pirden elbet himmeti,

Bu ümmet uğruna çeken zahmeti,

Darda kalana yeten, pirim var benim,

Şu Bağdat ilinde, yârim var benim.

 

Hay ismin sırrıyla daim diridir,

O’ Allah aşkıyla  yanan biridir,

O gavsü-l azamdır, pirler piridir,

Dört yana himmet saçan, pirim var benim,

Şu Bağdat ilinde, yârim var benim.

 

Resulün verdiği destur ondadır,

Ayağı her velinin omzundadır,

Bu dünya pirimin avucundadır,

Çağırınca tez gelen, pirim var benim,

Şu Bağdat ilinde, yârim var benim.

 

Mağripte olana, meşripten yeten,

Libası açılsa o gelip örten,

Dört kutuptan biri, tasarruf eden,

Himmeti devam eden, pirim var benim,

Şu Bağdat ilinde, yârim var benim.

 

Ya Şeyh Abdülkadir Geylani medet

Bu Özden kuluna lütf et, himmet et,

Uzanan elleri eylemeyen ret,

El tutucu lakaplı, pirim var benim,

Şu Bağdat ilinde, yârim var benim.

12.09.2012

 

 

SEVMEDİN GÖNÜL

 

Gözün görür müydü, senin ağyarı,

Gerçekten sen yari görmüş olsaydın,

Sevdim dersin amma anmazsın yarı,

Böyle mi yapardın sevmiş olsaydın.

Hiç incitir miydin; dikeni, harı,

Gül’ün değerini bilmiş olsaydın,

Bilmedin sen yari bilmedin gönül,

Sevmedin sen yari sevmedin gönül.

 

Söz verdin, sözünde durmadın gitti,

Keşke sen sözünde durmuş olsaydın,

Vuslat kapısını vurmadın gitti,

Belki açılırdı vurmuş olsaydın,

Bir türlü vuslatı bulmadın gitti,

Böyle mi yapardın  derviş olsaydın,

Olmadın sen derviş olmadın gönül,

Bulmadın sen vuslat bulmadın gönül,

 

Özden, söyler sözü, işler derine,

Gönül, biraz ibret almış olsaydın,

Koymazdın ağyarı yarin yerine,

Yar ile bir tenha kalmış olsaydın,

Bela narından çıkardın serine,

Sen de bir İbrahim olmuş olsaydın,

Olmadın İbrahim olmadın gönül,

Yar ile bir tenha kalmadın gönül.

 

12.09.2012 

 

 

 

 

Şeyh Abdülkadir Geylani k.s. Hazretleri buyururki;

 Sabret. İnsanlardan gelen cefalara eğer Allah için sabredersen, Allah katında yükselirsin, Allah sana fena makamını nasip eder.O makamda her şeyin Allah’tan geldiğini görürsün. Bütün işlerin yoluna girer.

 

 

GÖRDÜĞÜN CEFAYA SABRET

 

Ey gönül gördüğün cefaya sabret,

Karşılık verme ha! kaller içinde,

Sen, cefa edeni hoş görüp af et,

Muhammedi haldir bu, haller içinde.

 

Sen seni dövene karşı elsiz ol,

Sen sana sövene karşı dilsiz ol,

Topraktan hakir ol,sen gönülsüz ol,

Hakk seni yüceltir, kullar içinde.

 

Dervişlik değildir giymek haydari,

Dervişsen sen eğer hoş gör ağyarı,

Dervişlik gönülden sevmektir yarı,

Derviş olgunlaşır yıllar  içinde.

 

Yunus der ki; ey sofiyyey-i fırka,

Dervişlik olsaydı, taç ile hırka,

Biz dahi alırdık otuza, kırka,

Ateşten gömlektir küller içinde.

 

Sen Hakk rızası yap, bütün gayeyi,

Kırılma kimseden, kırma kimseyi,

Ayırma fakiri, zengini, beyi,

En güzel yoldur bu, yollar içinde.

 

Dünyada saltanat, boş bir sevdadır,

Dervişlik hepsinden daha  evladır,

Hor görme garibi, dostu Mevladır,

Cevherler gizlidir  çullar içinde.

 

 Sen kütük sanırsın, o belki çamdır,

Görünüşe bakıp, aldanan hamdır,

Böyle ham olana, dervişlik gamdır,

Çünkü har olmuş o, güller içinde.

 

Derviş güzel görür, çirkini örter,

Din güzel ahlaktır, hoş görü ister,

Herkesi Hızır bil, hoş görü göster,

Ne akıllılar var, deller içinde.

 

Kim gerçek derviştir, o gerçek kuldur,

Bu dünya; gözünde, değersiz çuldur,

Akçesi, parası değersiz puldur,

Akçe pul olmuştur, pullar içinde.

 

Özden sen kimseye eyleme ahı,

Değersiz olmaktır, dervişin rahı,

Sen kendinde ara suçu, günahı,

Derviş en hakirdir kullar içinde.

 

Özden der uzağım,  iller içinde,

Uzaklık mil oldu, miller içinde,

Yari göremedim ona yanarım,

En ağyarı benim eller içinde.

 

16.09.2012

 

 

RIDVAN BABA MEDET

 

Ey! Rıdvan Baba medet, vuslat kısmet olmazsa,

Zulmetlere düşeriz sizden medet olmazsa.

 

Ahlak-ı Muhammediniz, nâs'ı irşad ederken,

Bu serkeş kulun kalbi, ah pür lezzet olmazsa.

 

Hastalanmış kalplere şifadır sohbetiniz,

Hasta kalır hep kalbim, sizden sohbet olmazsa.

 

Ve ey! Sohbeti baldan daha tatlı sultanım,

Neylerdik ömrümüzde aşkı hikmet olmazsa.

 

Himmet isteriz daim, himmet bekleriz ama,

Biliriz himmet olmaz eğer hizmet olmazsa.

 

Ateş-i aşkla gönül, mum gibi yansa dahi,

Rahmete erişilmez elbet zahmet olmazsa.

 

Size layık olmayan bu Özden yolda kalır,

Ey! Hacı Rıdvan Baba, sizden himmet olmazsa.

 

Kab bin Zuheyr misali arz eylerim halimi,

Ey velayet sahibi, ey rasülün hadimi,

 

Siz Hakk yolun kurbeti, Hakk aşkının kadimi,

Ben gurbette kalırım, sizden kurbet olmazsa.

 

16.09.2012 
 

 

 

DERVİŞ OLMAK İSTEYEN

 

Kim ki Yusuf der ağlar, sevgide Yakub olur,

Yusuf’un kokusunu , alır şad-ı hub olur.

 

Kim ki gerçekten sevip, yare talip olursa,

Her ne yöne bakarsa gördüğü matlub olur.

 

Nemrud’un gücü yetmez, İbrahim’i yakmaya,

İbrahim olanların, nemrudu mağlub olur.

 

Herkes sevdim der ama, çekmez cefay-ı yari,

Yarin gerçek aşığı sabırda Eyyub olur.

 

Eğer yare aşıksan, ağyara gönül verme,

Ağyara gönül veren, yarine mahçub olur.

 

Kınama sen mecnunu, meczup olduğu için,

Yari gönülden seven , elbette meczub olur

 

Aşıkların gönlünde yardan gayrısı olmaz,

Aşık oldum diyenin her şeyi mahbub olur.

 

Rıdvan baba gibi bir Hakk erine gönül ver,

Derviş olmak isteyen bir şeyh’e mensub olur.

 

Özden bil ki Hakk yolda ilerlemek isteyen,

Feda eder varını her şeyi mahrub olur.

 

18.09.2012 

 

 

 

AŞIĞIN DERDİNE DERMAN DERDİDİR

 

Aşık olan, derde derman aramaz ,

Aşığın derdine derman, derdidir.

Bu sırrı bilmeyen yare varamaz,

Aşığın derdine derman, derdidir.

 

Aşık ar etmez mi derman dilese,

Şikayet eylese, niçindir dese,

Bunu bilir elbet bir aşık ise,

Aşığın derdine derman, derdidir.

 

Ne gelse razıdır aşık, yarinden,

Şikayet eylemez, gülün harından,

Geçmiş çünkü aşık kendi varından,

Aşığın derdine derman, derdidir.

 

Gözü görmeyene kör denir ama,

Gönlü görmeyendir aslında âmâ,

Aşıksan derdine derman arama,

Aşığın derdine derman, derdidir.

 

Cenneti verseler yarsız neylersin,

Cenneti bir gurbet , gurbet eylersin,

Dermanı bulsan da, derdi yeğlersin,

Aşığın derdine derman, derdidir.

 

Yola revan olan, kervan beklemez,

Yar'e feda olan, ferman beklemez,

Aşıklar, derdine derman beklemez, 

Aşığın derdine derman, derdidir .

 

Gel Özden aşıksan, ağyara gitme,

Halka gidip, Hakk’ı şikayet etme,

Derdinden razı ol,  Yar'i incitme,

Aşığın derdine derman, derdidir .

  

19.09.2012 

 

 

 

KİM Kİ HAK’ YOLUNDA REVANE OLUR

 

Kim ki Hakk yolunda revane olur,

Gönlü, aşk od’una pervane olur.

 

Divane olmayan, derviş olamaz,

Derviş olan Hakk’a divane olur.

 

Bir yudum yetişir aşık olana,

Kadehi bitmeden mestane olur.

 

Ve bil ki o kadeh, gönüldür ama,

Sanma sen her gönlü peymane olur.

 

O Yar’i anmadan mey içtiğin yer,

Sanmaki içmeyle meyhane olur.

 

Gönül bir kabedir, sakın ha! yıkma,

Yıkarsan kabeyi, harebe olur.

 

Gönlünde ağyardan suret olanın,

Özden bil,  kabesi puthane olur.

 

20.09.2012

 

 

 

 

 

 

DERT ÇEKMEYE DERMANIN MI VAR

 

Ey gönül! sen derde talip olursun,

Senin, dert çekmeye dermanın mı var,

Derviş olup nefse, meydan okursun,

Nefsini vurmaya , fermanın mı var.

 

Derviş, nefse cellat olmak demektir,

Cellat olanlara, urban gerektir,

Seven sevdiğine kurban gerektir,

İsmail misali kurbanın mı var.

 

O yarden daima ihsan istersin,

Musa nebi gibi, mihman istersin,

Mihman, harabeye ne için gelsin,

Senin yüreğinde Tûr dağın mı var.

 

Derviş hep Hakk eyler bütün kastını,

Terk eyler Hakk için cümle dostunu,

Derviş yere serer nefsin postunu,

Er meydanında bir postluğun mu var.

 

Sular yüz sürmeden, ummana akmaz,

Yar'e aşık olan, ağyar’e bakmaz,

İbrahim olanı ateşler yakmaz,

İbrahim misali dostluğun mu var.

 

Gel Özden bilmeden, dervişim deme,

Ben de bu Hakk yola girmişim deme,

Belaya uğrarsın, yalan söyleme,

Senin Eyyub gibi bir sabrın mı var.

 

20.09.2012 

 

 

AKAN SULAR DURULMAZ MI

 

Yola revan olmak gerek, Hakk’a böyle varılmaz mı,

Niçin yolda kaldın gönlüm, o yar duysa darılmaz mı.

 

Musa nebi geçsin diye, deniz yarıldı ikiye,

Sen Hakk’ı sev ölesiye, yollar sana yarılmaz mı.

 

Çıkmadı şu kara kıştan, kaçtı yardan, kaçtı aşktan,

Ben yoruldum bu kaçıştan, deli gönlüm yorulmaz mı.

 

Nasıl yapıp, nasıl edem, naçar kaldım ben  dem be dem

Bilmem ki bu gönlüme gem, vurulur mu, vurulmaz mı.

 

Ok kırıldı, yay kırıldı , din-i tevhid haykırıldı,

Kabedeki put kırıldı,  gönüldeki  kırılmaz mı.

 

Oldum yarin ağyaresi, bulunmaz mı bir çaresi,

Sarılır elin yaresi, binimkisi sarılmaz mı .

 

Gönül asi ve de mağrur, Özden oldu bundan mağdur,

Duruldu bak dindi yağmur, akan sular durulmaz mı.

 

21.09.2012

 

 

 

PERVANELER GİBİ

 

 

Pervaneler gibi nara, yanmaya can atar gönlüm,

Dur, İbrahim olmadıysan; bizi ateş yakar gönlüm.

 

Yusuf’un hoş kokusunu, Yakup olmayanlar almaz,

Yakup olanın göz yaşı , kan olup da  akar gönlüm.

 

Belki narda gül olursun, belki yanar kül olursun,

Şakıyan bülbül olursun, bülbül olan şakır gönlüm.

 

Musa dahi göremedi, Hakk cemali baş gözüyle,

Ol Muhammed emin olan, Hakk cemale bakar gönlüm.

 

                     Ümmet-i Muhammed olmak , Hakk’tan kullarına taçtır,

Özden der; tacı başına, O’na uyan takar gönlüm.

 

21.09.2012 

 

 

FIRSAT GİTMEDEN

 

Demir tava gelse gerek, kömür bitmeden, bitmeden,

Akıl başa gelse gerek, ömür bitmeden, bitmeden.

 

Çeki düzen ver kendine, yolcusun sen bu dünyada,

Tandır tava gelse gerek, hamur bitmeden, bitmeden.

 

Yüreğini aşkla ısıt, örs ile vur  ve şekil ver,

Tava getir acele et, demir bitmeden, bitmeden.

 

Hakk emrine itaat et, şu ömrün gelip geçmeden,

Geç olmadan senin için, emir bitmeden, bitmeden.

 

Özden der ey asi gönül, bu uzun sözün kısası,

Hakk yolunda geçir ömrü, fırsat gitmeden, gitmeden.

 

26.09.2012 

 

 

ZİYAN OLUR GİDER

 

 Taş bir kalbi yakma narda , kömür ziyan olur gider,

Aşk’ı sakın koyma arda , ömür ziyan olur gider.

 

Ömrünü aşk ile yaşa, Sevmeyen kalp döner taşa, 

Gel su katma pişmiş aşa, hamur ziyan olur gider.

 

Sevmeyen kalp döner hara, sevmeyen kalp sinde yara,

Atsan onu sen çamura , çamur ziyan olur gider.

 

Yüreğini ateşe at, demir gibi döv, sevgi kat,

Bulamazsa yine vuslat, demir ziyan olur gider.

 

Uzaklık girdi araya  , tabip neyler ki yaraya,

Bulunmaz çare saraya ,  revir ziyan olur gider.

 

Hakk emriyle bir dem yoksa, gönül sende adem yoksa,

Edepli dur madem yoksa , emir ziyan olur gider

 

Gel Özden ayrılma Hakk’tan, yari sevdin hep uzaktan,

Kurtulmazsan sen tuzaktan , devir ziyan olur gider,

 

 28.09.2012

 

 

 

FARK ETMEDEN

 

Tutuştur artık mangalı, kömür tükenip bitmeden

Tut tarik-i şeriatı, ömür tükenip bitmeden

 

Ganimet bil her saati, aşk ile kıl itaati,

Gönül eyle gel taati, gençliğin solup gitmeden.

 

Bilirsin bu dünya fani, ecel birden gelir ani,

Bundan kaçan var mı hani, dön Hakk’a şu can yitmeden.

 

Hakk sözünde eyle akit, bir su gibi geçer vakit,

Hayra zorla nefsini it, o seni şerre itmeden

 

Gel ruhunu sen mir eyle,can mülkünde emir eyle,

İradeni demir eyle, bu can seni terk etmeden.

 

Yoktur bu hanın hancısı, herkes yolcu, yabancısı,

Vardır gönlün bir sancısı, Özden solmuş fark etmeden.

 

28.09.2012

  

 

 

İSTER İSEN AŞK-I HÜDA

 

İster isen aşk-ı Hüda, olma gönül Hakk’tan cüda,

Şekavete bir son ver ki, aşk yolunda bul ibtida.

 

Aşka feda eden canı, bulur canda o cananı,

Çünkü aşık her bir anı, aşka eyledi mübteda.

 

Hakk’tır aşığın yadı hep, artar gün gün feryadı hep,

Aşk olmuş çün evradı hep, onun için olmuş feda.

 

At gönlünden masivayı, terk ede gör gel hevayı,

Hem dünyayı, hem ukbayı, aşka eyle sen ittiba.

 

Günah arttırır gafleti, gaflet arttırır kasveti,

Terk eyle bu şekaveti, ol Hakk kapısında geda.

 

Masivaya meyil verme , gül dururken, harı derme,

Yol uzundur gayri durma, aşk’a eyle sen iktida,

 

Özden aşkla gel an Hakk’ı , yardır aşkla anan  Hakk’ı,

Çün bu yolda bulan Hakk’ı , aşkı kıldı hep mukteda.

 

28.09.2012 

 

 

HEVAY-I NEFS ATEŞİ

 

Ey gönül! Her bir günah, başkasına sürükler,

Günah, arzuyu kesmez; daha fazla körükler.

 

Olur mu, hem kömür at, hem bekle ki nar sönsün,

Kömür atıp durdukça, nar  nasıl küle dönsün.

 

Eğer  nefs  ateşini ,  kül eylemek istersen,

Nefsine karşı koyup , mücahede eyle sen.

 

Nasıl ki yenen gıda, besler vücudu teni,

Günah da nefsi besler, zayıflatırken seni.

 

Eğer nefse uymazsan,  nefs kendini hayıflar,

Çünkü nefsin arzusu, uyulmazsa zayıflar.

 

Nefs süt emen bir küçük, çocuğa benzer aynen,

Nefs günahtan zor geçer, küçük çocuksa sütten.

 

Çocuğu sütten  kesmek,  zor da olsa  mümkündür,

Nefs’i  günahtan kesmek ,  tövbe ettiğin  gündür.

 

Nefsi kontrol etmezsen, o seni kontrol eder,

Bu ömür sermayeyse, sermayen olur  heder.

 

Nefsini   dizginlemek,   rızaya  vesiledir,

Hakk katında üstünlük çünkü takva iledir.

 

Nefsini arındıran,  kurtuluşa  erendir,

Hevay-ı  nefse uyan ebedi kaybedendir.

 

Özden gel nefsini kes, bu günah arzusundan,

Bil ki Hakk’a ermeye, başka yol yoktur bundan.

 

02.10.2012 

 

 

HAYDİ HAKK’A DÖNELİM GEL

 

Bunca siva yeter gönül, haydi Hakk’a dönelim gel,

Bu masiva yeter gönül,  haydi Hakk’a dönelim gel.

 

Sona ersin artık gurbet , gel buluruz belki kurbet,

Nefs ufkundan kay gurûb et, haydi Hakk’a dönelim gel.

 

Har'a gülsüz  yaz geçer mi, yari seven vaz geçer mi,

Azrail'e naz geçer mi, haydi Hakk’a dönelim gel.

 

Terk eyle sen gayrı fikri, fikrin olsun Yar’in zikri,

Eyleyelim daim şükrü, haydi Hakk’a dönelim gel.

 

Vardan geçip içten içe, ulaşalım gel biz hiçe,

Aşk meyini  içe içe, haydi Hakk’a dönelim gel.

 

Hayır işle daim hayr et, sakın etme hayra hayret,

Gösterelim biraz gayret, haydi Hakk’a dönelim gel.

 

Cürüm, isyan ve gaf ile, dönmüşsün bak bir gafile,

Gel gitmeden son kafile, haydi Hakk’a dönelim gel.

 

Olamadık bir Hakk eri, yarım kaldı bak her seri,

Şimdi olduk bir serseri, haydi Hakk’a dönelim gel.

 

Yakalanmadan ecele , tövbe edelim acele,

Eyleyelim mücadele, haydi Hakk’a dönelim gel.

 

Toplamadan bendi bizi, Azrail'in kendi bizi,

Toplayalım kendimizi, haydi Hakk’a dönelim gel.

 

Nedir gönül bu buz ağı, sen samiri, nefs buzağı,

Gel bul nerde o Tur dağı, haydi Hakk’a dönelim gel.

 

Kurtulalım buz ağından, putlaşan nefs buzağından,

Samirinin tuzağından, haydi Hakk’a dönelim gel.

 

Ur eyledin gururunu, at içinden kus ur’ unu,

İtiraf et kusurunu, haydi Hakk’a dönelim gel.

 

Er kendinin farikine, uyma nefsin tahrikine,

Gir kadiri tarikine, haydi Hakk’a dönelim gel.

 

Yar yolunda sen ol heder, umursama ağyar ne der,

Rıdvan baba himmet eder, haydi Hakk’a dönelim gel.

 

Yıllar yılı o yar için, hep ağladın için için,

Şimdi böyle durmak niçin, haydi Hakk’a dönelim gel,

 

Terk eyleme Özden hayrı, sanma yari senden ayrı,

Azmedelim  bundan gayrı, haydi Hakk’a dönelim gel.

 

03.10.2012

 

 

BENDEN DEĞİL

 

Bülbüldendir efganımız, ahımız, gülşenden değil,

Aşk meyimiz döküleli, meclisimiz şenden değil,

 

Meyhaneye gidenlere, hep kızılır elbet ama,

Kızılacak o kişi ki,  Hakk’a  karşı içten değil.

 

Usta terzi de olsa, dar kumaştan bol gömlek çıkmaz,

Biçki payı ki kumaşın, boydan değil,  enden değil.

 

Hakk irade eder,  öyle  husule gelir her ilim,

Zahiren fenden görünse de, batinen fenden değil.

 

Ben sanırdım güzelliği , soydan gelir, tenden olur.

Bu güzellik ruhtan imiş, anladım ki tenden değil.

 

Özden sanırdı  ilhamı, bu gönülde hep ırsi'den,

Gönül, dedi;  “ben Hakk’tanım, bu ilhamım senden değil”

 

Feyz alsam da ben Yunus’tan, Şeyh Niyazi Mısri' den ,

Himmet-i Rıdvan Babadır,  yazdıklarım benden değil.

 

05.10.2012 

 

 

 

PERVANEDİR


Pervanedir aşk od’una, daim yanan pervanedir,

Yarla virane saraydır, yarsız saray viranedir.

 

Yardan gelen cefa ile usananlar geri dursun,

Derviş derde aşık olur,  ağyar olan usanedir.

 

Gafil işler daim günah, etmez ona hiç bir gün ah,

Nerde akşam orda sabah,  gezip duran avaredir.

 

Gönül kabesine sakın , Hakk’tan gayrısını koyma,

Gayrısının olduğu kalp,  kabe değil puthanedir.

 

Hor görme sen divaneyi ,divane deyip de geçme,

Hakk’a aşık olan derviş, aşk elinden divanedir.

 

Akla uymamak delilik, nefse uymamak velilik,

Öyleyse bu divanelik bize Hakk’tan nişanedir.

 

Gönül ister derviş olmak, şeyh Rıdvan’dan himmet bulmak

Kalini hal edemedi ,  bu içinde bir  yaredir.

 

Şiirde, Niyazi, Yunus, Eşrefoğlundan feyz alır,

Kali onlar ile yardır, hali ise ağyaredir.

 

Özden kali hal eyle gel, geçip artık can mülkünden,

Bu can mülkünden geçene,  yarin mülkü meskanedir.

 

05.10.2012

 

 

 

 

 

 

 

KİM BU AVARE DESİNLER

 

Yar ile gez  şam-u seher, “kim bu avare” desinler,

Bilmeyenler seni yarla, bırak “ağyare” desinler.

 

Yar elinden iç sen meyi , boş bırakma mey-haneyi,

Doldur saki peymaneyi bize “mestane” desinler.

 

Aşk meyini doldur cana,  doldur da iç kana kana

Bundan sonra gönül sana, bırak “ peymane” desinler.

 

Aşk meyini doldurt  yare, ne bilsin bizi ağyare,

Bırak gittiğimiz yere,  kızıp, meyhane desinler.

 

Özden sen ol  bir Hakk eri, bırak ağyar sansın beri,

“Kim”  desinler; “bu serseri”, “kim  bu  divane” desinler.

 

05.10.2012 

 

 

 

BELDE  BELDE  ARARSIN

 

Ey gönül! sen dildarı, belde belde ararsın,

Sıladaki gülzarı,  gurbet ilde ararsın.

 

Yari bulmak istersen, kendi içinde ara,

Sende gizli o yari, niçin elde ararsın.

 

Aşk'ın nazı güldedir, efkarı bülbüldedir,

Yeri hep gönüldedir, niçin dilde ararsın.

 

İmar ettin dışını, yele verdin içini,

Bu yıkımın suçunu, niçin yelde  ararsın.

 

Kendin eyledin ahı, kendin kararttın mahı,

Niçin şimdi günahı, sen ezelde ararsın.

 

Kusurun aştı bini, bilmedin edebini,

Bu hüznün sebebini, her gazelde ararsın.

 

Bırak aşk-ı leylayı, koy gönlüne Mevlayı,

Niçin sen bu sevdayı, her güzelde ararsın.

 

Bilmezsin gülü harı,  yar sanırsın ağyarı,

Sende gizli baharı, niçin gülde ararsın.

 

Güzelliği bil içte, zannetme ki o dışta,

Hilal kaş sırma saçta ve kakülde ararsın.

 

Kendin açmadın babın, yoktu aşka icabın,

Sebebini hicabın, niçin tülde ararsın.

 

Gel Özden anla işi, özde ara o eşi,

Közde yanan ateşi, niçin külde ararsın.

 

10.10.2012 

 

 

GAFİLİN HALİ

 

 Kim ki Hakk’ın kapısından, gafletle yüzünü döndürür,

Sonra her kapıya gider lakin izzetini söndürür.

 

Gafillerden olur artık, Hakk katında gafil yazılır,

Rezil rüsva olur burda, ukbada da sefil yazılır.

 

Her kapıdan kovulur, “haydi git başka kapıya” denir

Yüzüne çarpılır kapılar, kilitlenir sürgülenir.

 

Balık, derya içindedir, ancak koca deryayı görmez,

Gafil, gaflet içindedir; oku görür de yayı görmez.

 

Aşık, bakar da cihana, Allah’tan başka  varı görmez,

Gafil, bakar imara; imarı görür, mimarı görmez.

 

Aşık, yardan gayrını sokmaz, gönül kapısını kitler,

Gafil ise kitlemez, oraya dolar şeytanlar, itler.

 

Ey! Özden, kazası var savmın ve vakti geçen namazın,

Ancak  gafil olma; kazası yok, yarsız geçen bir anın.

 

10.10.2012

 

 

 

 

İNSANDAN İÇRE

 

 

Kim ki Hakk uğruna, geçer ağyardan,

Hakk ona yar olur, yarandan içre,

Kim halka el açmaz, geçer ihsandan,

İhsan bulur Hakk'tan, ihsandan içre.

 

 Şeyh Niyazi Mısri der ki; varlığı,

Terkedenin gider kalpten darlığı,

Kim ki mahveylese bu ağyarlığı,

Yar olur mihmanı, mihmandan içre.

 

Kim ki yarla daim hep gözler anı,

Terk eder yar için tendeki canı,

Canı verir bulmak için cananı,

Canan olur canı, bu candan içre.

 

 Kim ki döner Hakk'a gönül gözünü,

Düşer nar-ı aşka, bulur özünü,

Burhan sormaz; tutar, şeyhin sözünü,

Şeyh'i burhan olur, burhandan içre.

 

 Özden gel insan ol, hayvanı terk et,

İnsi hayvan yapan, hevanı terk et,

İnsan ol Hakk için, insanı terk et,

İnsan bul kendinde insandan içre.

 

16.10.2012 

  

 

İNCİTME

Ey! Gönül hakiki aşıksan eğer,

Dikene kızıp da gülü incitme,

Eğer bilmez isen, nota kaç değer,

Mızrabı vurup da teli incitme.

 

Kimseden incinme, bilirsen hiçi,

Hiç olmak insanın Allah’a göçü,

Hiç olduysan eğer, neylersin öcü,

Nefsine uyup da eli incitme.

 

Pişmeyen çiğiyi haşlama boşa,

Haşlansa bile o gider mi hoşa,

Meyvesiz ağacı taşlama boşa,

Yaprağı döküp de dalı incitme.

 

“El ne der”  kaygısı gütmeyi bırak

Bir işi yaparken düşün;  “ne der Hakk”

Halkın değil; Hakk’ın dediğine bak,

Ağyara meyledip, yari incitme.

 

İhsana erilmez, geda olmadan,

Hakk için her şeyden cüda olmadan ,

Dervişim deme ha! feda olmadan,

Yola söz getirip, şeyhi  incitme.

 

Rıdvan baba gibi bir er değilsen,

Nefsinle savaşan nefer değilsen,

Sen kendi içinde sefer değilsen,

Yolcuyum deyip de, yolu incitme.

 

Üzüm kararır bakıp da üzüme,

Ey gönül gafletle bakma yüzüme,

Dalma aşk bahrine bilmeden yüzme,

Boşa kulaç atıp  gölü incitme.


Ey gönül aşk ile sen hun değilsen,

Yardan razı olup, memnun değilsen,

Leylayı arama,  mecnun değilsen,

Boş yere çiğneyip  çölü incitme.

 

Gel özden eylenme, Hakk’ı ararsan,

Terk eyle ağyarı , sen Hakk’a yarsan,

Girme dost bağına; gül değil, harsan,

Arıyı kaçırıp, balı incitme.

 

17.10.2012 

 

 

 

 

DOSTTAN GELDİ DOSTA GİDER

 

Ağyar oldu vuslat bana ,küse geldi, küse gider,

Lal oldu dil aşktan yana ,susa geldi ,susa gider.

 

Daldı gönül bir hülyaya, meyli kalmadı dünyaya

Dost yüzünden bu sevdaya,Düşe geldi , düşe gider.

 

Derdi veren eğer yarsa, Ses eylemem vursa, kırsa ,

Yardan gelen her ne varsa, Hoşa geldi, hoşa gider.

 

Aşk'ın derdi gönle süstür, dediler yar sana küstür,

Vaz geç bu yol, sarptır, pustur,Her daim yokuşa gider

 

Dedim ki;aşk kalpte kordur, bilirim ki sevmek zordur,

Ancak gönül sağır, kördür , ne söylense, boşa gider.


Bülbüller benden usandı, Güller beni meczup sandı

Dediler bu niçin yandı, ki her daim , nuşa gider.

 

Anlatsam aşk gelmez dile, Yandım yandım, bile bile,

Gönül aşkın meyi ile, cuşa geldi, cuşa gider.


Gönlüm kırık, boynum eğri, Hep yanlışım ,nerde doğru,

Bu yüreğim dosta doğru, Koşa geldi, koşa gider.

 

Akar gözlerimden yaşım, Derdim oldu arkadaşım,

Aşk elinden dertli başım , Taşa geldi,  taşa gider.

 

Dosta uzattım boynumu, Derde açtım şu koynumu,

Dost yüzünden dert boyumu, Aşa geldi,  aşa gider.

 

Zemheriye döndü  iklim , Kalmadı bir gizlim saklım,

Aşk elinden garip aklım, Şaşa geldi, şaşa gider.

 

Özden derki  aşktan yana , müştaktır can  o canana,

Emanettir bu can bana,  dosttan geldi dosta gider.

 

17.10.2012 

 

 

 

 

GEL

 

Kalpten kov sivayı,  gel def eyle gel,

Gönlü aşk okuna, hedef eyle gel.

 

Bitsin bu serkeşlik ,yardan ıraklık,

Bu leyl-i neharı  sedef eyle gel.

 

Hakk’ı seven aşık, canı neylesin,

Canı Hakk yolunda telef eyle gel.

 

Tövbeyle zikirle, vesveseyi kov,

Temizle kalbini gel saf eyle gel.

 

Kimseden incinme ve de incitme,

Düşmanını bile gel af eyle gel.

 

Yaradılanı sev,  yaradan için,

Gönül kabesini tavaf eyle gel.

 

Özünü sözünü bir eyle Özden,

Nefsine zulmetme,  insaf eyle gel.

 

18.10.2012 

 

 

AŞK’IN HÜZNÜ

 

Şu  günaha girip içen, ne sanır kendini er mi,

Hakk’ın kulu olan bir er , içip günaha girer mi ,

 

Aşkın hüznü gitsin diye, içeriz der kimisi de,

Be ey gafil ! içme ile,  aşkın hüznü hiç gider mi.

 

Nemrud’un ateşi söner  de, aşkın ateşi sönmez,

Aşık yanar, aşık pişer , yanmak aşığa keder mi.

 

Yarla vuslat dahi olsa, aşkın hüznü yine gitmez,

Çünkü aşkı hüzün besler, bu bilinmez bir kader mi.

 

Bilir elbet herkes bunu;  hüzün olmasa, aşk olmaz,

Aşk hüzünsüz, hüzün aşksız , aşık maşuksuz eder mi.

 

Derviş’in gayesi  Hakk’tır,  aşk’ın gayesi yanmaktır,

Aşk Allah’a bağlanmaktır, aşık nefse hiç  “he” der mi

 

Gel ey Özden gafil olma, Hakk aşkına yanmaya bak ,

Aşık, ölse yar uğruna, bu aşığa  bir  heder mi.

 

18.10.2012 

 

 

 YARISI YOK

 

Bir papatya buldum garip, beyazı var, sarısı yok

Kovan gördüm pek müzdarip , peteği var, arısı yok .


Kesildi sazların sesi, yarım kaldı aşk bestesi,
Tamamlanmadı  güftesi , yarısı var yarısı yok.

 

Eller bizi ne bilecek, bu dert nasıl çekilecek,

Bahçe buldum ekilecek, toprağı var,  darısı yok.

 

Gönül kalmış hayli yarsız, Bu yüzden hep olmuş arsız

Fani aşklar pek  ayarsız, başı var da gerisi yok.

 

Gönül aşkta kaldı  geri, olamadı bir hak eri,

Nefse oldu  yeni çeri, yenisi var çerisi yok.

 

Belki bir çocuksun dünkü, cahil olma sen bu günkü,

Cahiller ar etmez çünkü, Yüzleri var derisi yok.

 

Gönlün ince o sırrının, beri düşmez asırının,

Aşkın sonsuz  sınırının, ötesi var,  berisi yok.

 

Özden nasıl  dest olacak, gönül nasıl mest olacak,

Anladım ki dost olacak , Hakk’tan başka  birisi yok.

 

 

19.10.2012

 

 

 

 

Sen dervişsin, hep dinden dem vurursun,
Bana da sapık, dinsiz der durursun,
Peki, ben ne görünüyorsam O'yum,
YA SEN NE GÖRÜNÜYORSAN O'MUSUN…

 (Ömer HAYYAM)

 

Ya olduğun gibi görün, yada göründüğün gibi ol

(Hz. Mevlana Celaladdin Rumi k.s.)

 

Kendini tanımak istiyorsan; topluluk içindeki değil, yalnız kaldığındaki haline bak; yalnız kaldığında neysen, kimsen, işte sen o'sun. (Fakir)

 

 

GÖRÜNDÜĞÜN GİBİ OL

 

 

Ey ! Gönül , hep dinden,  söylersin; oysa,

Fiile gelince dersin; “bana ne”

Senin can mülkünde şeriat yoksa,

Cihan mülkündeki şerden sana ne.

 

Göründüğün gibi biri değilsen,

Sakın ha! çıkıp da dervişim deme,

Leke sürme dine, tasavvufa sen,

Dervişim deyip de her haltı yeme.

 

Dervişim deyip de, derviş olmayan,

Daha aşağıdır bir münafıktan,

Nasihat edip de kendi almayan,

Daha da beterdir bil ki  fasıktan.

 

Acep senin özün, sözün bir midir,

Göründüğün gibi  biri misin sen

Fasık insan, göründüğü gibidir,

Söyle göründüğün gibi misin sen.

 

Ey ! Gönül, sarhoş’u hor görme sakın,

Sarhoş, göründüğü gibi sarhoştur,

Öyle insanlar var, onlardan sakın,

Dıştan doludur o,  içtense  boştur.

 

Öyle insanlardan olma sen, Özden,

Eğer öyle isen düzelt halini,

Dön Hakk’a tövbe et, düşmeden gözden,

Hal eyle aşk ile cümle kalini.

 

 

19.10.2012

 

 

 Sonraki Sayfa

 

 

Üyelik Girişi
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi4
Bugün Toplam209
Toplam Ziyaret1337783
Hava Durumu
Saat
Takvim